Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/19379
Karar No: 2021/6603
Karar Tarihi: 21.05.2021

Danıştay 6. Daire 2019/19379 Esas 2021/6603 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/19379
Karar No : 2021/6603


DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı/…
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU : 25.07.2019 tarih ve 34082 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 5.maddesinin 8.fıkrasının (a), (b) bendinde değişiklik yapılmasına, (c) bendinin yürürlükten kaldırılmasına; 5.maddesi ile Yönetmeliğin parsel kullanım fonksiyonlarında yapılaşma koşulları başlıklı 19.maddesinde değişiklik yapılmasına; 6.maddesi ile Yönetmeliğin taban alanlarını düzenleyen 20.maddesinin 8.fıkrasının (b) bendinde yer alan "açık yüzme" ibaresinin ve (c) bendindeki "Bağlantılı olduğu bağımsız bölümün veya bulunduğu katın brüt alanının % 10'unu aşmayan üstü açık veya sökülür-takılır hafif malzeme ile örtülü zemin terasları" düzenlemesinin yürürlükten kaldırılmasına; 7.maddesi ile Yönetmeliğin katlar alanı hesabına dahil edilmeyen kullanımları düzenleyen 22.maddesinde değişiklikler yapılmasına ilişkin kısımlarının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Yüklenicilerin emsal harici iken dahi otopark alanlarını yapmaktan kaçınırken dava konusu değişiklikten sonraki haliyle emsale dahil edilen otopark alanlarının yapmasını beklemenin abesle iştigal olduğu, değişiklik sonrası otopark alanları yarı oranında azaltıldığından; otopark ihtiyacının yollara ve muhtemel yeşillik olması planlanan meydanlara taşacağı, bunun da şehirlerin trafik sorunlarının çözümü bir tarafa trafik yoğunluğunu ortaya çıkaracağı, yayaların rahat hareket edememesine, ayrıca meydanların betonlaştırılmasına, üzerindeki toprak ve bitki örtüsünün yok olmasına ve böylece meydan özelliğinin bozulmasına neden olacağı, yapılan değişiklik sonrası kapıcı dairelerinin yönetmeliğe göre hesap edilen asgari alanlarının emsal harici olmaktan çıkarılmasının bir çok soruna neden olacağı, bilhassa yüksek katlı yapılar bakımından kapıcı dairelerinin bir gereklilik olduğu, yönetmeliğe göre kapıcı dairelerine verilen alanın da oldukça sınırlı olduğu, görevli olarak çalışan bu insanların yaşam alanlarının en azından asgari yaşam şartlarını sağlayabilecek büyüklükte olması ve bunun da emsal harici alanlardan sayılması gerektiği, bu alanların emsal harici tutulmasının özelde bireylerin, genelde kamunun menfaatine olduğundan söz edilmeyeceği, depo amaçlı eklentilerin Türk toplumunun örf ve adetleri, gelenek-görenekleri nedeniyle sosyalleşme amaçlı kullanıldığı, bu kapsamda bağımsız bölüm sakinlerinin nişan-kına gibi organizasyonları veya apartman toplantıları oturmaları-cenaze töreni gibi toplantılarda kullanılmak üzere ayrılan söz konusu alanların bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi itibarıyla oldukça sınırlı bir surette olacağı, bu nedenle söz konusu alanların inşaat alanına dahil edilmesinin kamu yararına ters düşeceği, bu değişiklikler dolayısıyla kişilerin bilhassa sosyalleşme alanı olarak kullanmakta olduğu alanların azalacağı; insanların sağlıklı yaşam ve spor, çocuklar için oyun alanı olarak ayrılan alanların toplam kullanım alanının rekreasyon alanının %5'ini geçemeyeceğine ilişkin sınırlandırmada ve anaokulu, kreşler ile sağlık merkezlerinin, Yönetmeliğin 19.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendinin 2. alt bendinde sayılan yapıların ve (g) bendindeki etüt ve özel eğitim tesislerinin kurulma imkanının kaldırılmasında kamu yararının bulunmadığı, söz konusu alanların, insanca yaşamın bir gereği olarak mevcut durum itibarıyla zaten ihtiyaca tam anlamıyla cevap vermemekte iken bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesi itibarıyla daha da sınırlandırıldığı, anılan alanların ticari amaç kaygısı gütmediği, teknik ve sosyal altyapı alanlarına yük getirmekten ziyade faydasının bulunduğu, nüfus yoğunluğunu artırmadığı, artan yapı yoğunluğunun ise sağladığı kamu yararına nispeten önemsiz kaldığı, yapılan değişiklik sonrası açık yüzme havuzlarının TAKS değerine dahil edildiği, bağımsız bölüm alanının %10'unu aşmamak kaydıyla açık çıkma şartlarını taşıyan balkonların %30 alan hesabına dahil edildiği, %10'dan fazlasının ise KAKS hesabına dahil edildiği, bu değişiklikte de kamu yararından söz edilemeyeceği, değişiklikle getirilen 1000m²'lik sınırlamada herhangi bir beis bulunmamakla birlikte toplamda emsal hesabına konu alanın bilhassa % 5'i şeklindeki sınırlamanın; yapılan inşaatların ortalama toplam kat alanları dikkate alındığında çok düşük metrekarelerle (100 m² ila 150 m² civarında) ifade edilebilecek bir alan ortaya çıktığı, bunun kamu yararına aykırı olduğu; balkonlar, kat bahçe ve terasları ile iç bahçeler, zemin terasları, bina giriş holleri, kat holleri ve asansör önü sahanlıklarının imar parseli içinde tek başına bağımsız bölüm oluşturmadığı, nüfus yoğunluğuna sebebiyet vermediği, bu sebeple söz konusu kullanımların teknik ve sosyal altyapı alanlarına yük getirmekten ziyade faydasının bulunduğu, nüfus yoğunluğunu artırmadığı, kullanım alanlarının bağımsız bölüm oluşturmadan ve ticari amaç içermeden kısmen de olsa artan yapı yoğunluğunun ise sağladığı kamu yararına nispeten önemsiz kaldığından emsal hesabı dışında tutulmasında imar mevzuatına aykırılık bulunmadığından KAKS hesabı dışında değerlendirilmesi gerektiği, bu değişikliğe bağlı yeni Yönetmelikle yapılacak inşaatlarda müteahhitlerin söz konusu alanlar KAKS'a dahil edildiği için oldukça sınırlı bir düzenlemeye giderek imalat yapacağı, değişiklikle kişilerin sosyalleşme alanı olarak kullanmakta olduğu alanların azalması ve bilhassa yaşanabilir alanların imal edilmeyecek olmasına neden olacağı, bunda kamu yararının bulunmadığı ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Davacının sübjektif dava açma ehliyetinin bulunmadığı, dava konusu Yönetmeliğin yürütmenin durdurulması kararı verilen hükümlerinin uygulanmasına zaten hukuken imkan olmadığı, belirtilen dava konusu düzenlemelerin tamamının Danıştay Altıncı Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararları ve değerlendirmeleri doğrultusunda yapıldığı, dava konusu 25/07/2019 tarih ve 34082 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği Genel Gerekçesinde; "TMMOB Mimarlar Odası tarafından "03/07/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair 30/09/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik değişikliğinin bir kısım maddelerinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması" talebiyle, Bakanlık aleyhine Danıştay Altıncı Dairesinin E:2017/7567, E:207/4783, E:2017/4842 ile E:2017/4840 sayılı dosyalarında açılan davalarda, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin muhtelif maddelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, yürütmenin durdurulması kararlarına karşı yapılan itirazların incelenmesi neticesinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kararlarında; itirazların bir kısmının reddedildiği, bir kısmının kabul edildiği ve yürütmenin durdurulması kararının kaldırıldığı, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği söz konusu kararlar ve gerekçeleri dikkate alınarak revize edildiği ifadesinin yer aldığı, yargı kararı gereğinin yerine getirildiği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Yargı kararını yerine getirmeye dönük dava konusu Yönetmelik değişikliklerinde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 25.07.2019 tarih ve 34082 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 5.maddesinin 8.fıkrasının (a), (b) bendinde değişiklik yapılmasına, (c) bendinin yürürlükten kaldırılmasına; 5.maddesi ile Yönetmeliğin parsel kullanım fonksiyonlarında yapılaşma koşulları başlıklı 19.maddesinde değişiklik yapılmasına; 6.maddesi ile Yönetmeliğin taban alanlarını düzenleyen 20.maddesinin 8.fıkrasının (b) bendinde yer alan "açık yüzme" ibaresinin ve (c) bendindeki "Bağlantılı olduğu bağımsız bölümün veya bulunduğu katın brüt alanının % 10'unu aşmayan üstü açık veya sökülür-takılır hafif malzeme ile örtülü zemin terasları" düzenlemesinin yürürlükten kaldırılmasına; 7.maddesi ile Yönetmeliğin katlar alanı hesabına dahil edilmeyen kullanımları düzenleyen 22.maddesinde değişiklikler yapılmasına ilişkin kısımlarının iptali istemiyle açılmıştır. Anayasanın 124. maddesi; yönetmeliklerin, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri tarafından, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılabileceklerini öngörmektedir.
Davalı idarenin usule ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 1. maddesinde; bu Kanunun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlendiği, 3. maddesinde; herhangi bir sahanın, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamayacağı, 20.maddesinde; kuruluş ve kişilerce kendilerine ait tapusu bulunan veya kendilerine tahsis veya irtifak hakkı tesis belgeleriyle verilmiş bulunan arazi, arsa veya parsellerde yapılacak yapının imar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Yönetmelikle değiştirilen ve kaldırılan maddelerin, 03.07.2017 tarihli, 30113 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ile 30.09.2017 tarihli, 30196 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğinin bazı maddelerinin iptali istemiyle açılan davalarda, Danıştay Altıncı Dairesinin 12.07.2018 tarih ve E:2017/7567 sayılı kararı, Danıştay Altıncı Dairesinin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4783 sayılı kararı ve Danıştay Altıncı Dairesinin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4840 sayılı kararı ile itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/342 sayılı kararı ile hukuka aykırı bulunarak yürütülmesinin durdurulması üzerine yargı kararlarının uygulanması amacıyla düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Anayasanın 138.maddesinin son fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmüne yer verilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinde, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez" hükmü yer almıştır.
Bu durumda yargı kararlarını uygulamak zorunda olan idarenin Danıştay Altıncı Dairesi ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kararlarının uygulanması amacıyla düzenlenen dava konusu Yönetmelik hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Yargı kararlarının kısmen uygulandığı anlaşılan Yönetmeliğin 22.maddesi 1.fıkrasının (ç) bendi ile 22.maddesinin 1.fıkrasının (j) bendine gelince;
İptal davasında karar verilirken, davacının dava açtığı sırada var olan menfaatinin ortadan kaldırılmasına yol açacak şekilde aleyhe karar verilmesine olanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının dava açmaktaki menfaati gözönüne alındığında, anılan düzenlemeler hakkında davacı aleyhine sonuç doğuracak biçimde karar verilemeyeceğinden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

Usule ilişkin olarak;
Davacı … ile yüklenici firma arasında … Noterliğinde … tarihinde … Yevmiye Numaralı Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri akdedilmiş olup bu sözleşme gereğince yüklenici tarafından emsal değeri ve KAKS esasına göre bağımsız bölümlerin yapılarak teslim edileceği kararlaştırıldığından davacının işbu davada sübjektif dava açma ehliyeti bulunmadığı yönündeki davalı idare itirazı yerinde görülmemiştir.

Esas yönünden;
MADDİ OLAY :
1-Yönetmeliğin 5.maddesinin 8. fıkrasının (a) bendinde yer alan “alanlarının 2 katı,” ibaresi “alanları,” olarak değiştirilmiş, (b) bendinde yer alan “kömürlükler ve kapıcı dairelerinin” ibaresi “kömürlüklerin” olarak değiştirilmiş ve (c) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
Dairemizin 12.07.2018 tarih ve E:2017/7567 sayılı kararı ile, "İmar parseli içinde kapalı alan kullanımı sağlandığı, ayrıca yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan söz konusu kullanımların, emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, tamamının ya da bir kısmının alan hesabına dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, bend hükümlerinde imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 5.maddesinin 8.fıkrasının (a) bendindeki "2 katı," (b) bendindeki "kapıcı daireleri" kısımları ile (c) bendindeki "Konut kullanımlı bağımsız bölüm brüt alanının % 10’unu, ticari kullanımlı bağımsız bölüm brüt alanının % 50’sini aşmayan depo amaçlı eklentiler," ifadesi yönünden yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Kararın bu kısımlarına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/487 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567 K:2021/1090 sayılı kararı ile anılan düzenlemelerin iptaline karar verilmiştir.
2-Yönetmeliğin 19.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinin 2. alt bendinde yeralan “trafo,” ibaresi “parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo,” olarak değiştirilmiş, aynı bendin 3.alt bendi, "3) Tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması, giriş çıkışının parkın giriş çıkışından ayrı olması ve parkın ihtiyacı için Otopark Yönetmeliği ekindeki en az otopark miktarları tablosundaki benzer kullanımlar dikkate alınarak belirlenecek miktarı aşmamak kaydıyla kapalı otopark," olarak, (ç) bendinin 2.alt bendi, "2) Açık otopark ile tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması ve rekreasyon alanı ihtiyacı için Otopark Yönetmeliği ekindeki en az otopark miktarları tablosu dikkate alınarak belirlenecek miktarı aşmamak kaydıyla kapalı otopark," olarak ve 3.alt bendi de, "3) Toplam kullanım alanı, rekreasyon alanının %5’ini geçmemek üzere güreş, tenis, yüzme, mini golf, otokros, gokart ve benzeri spor alanları ve çocuk oyun parkları,” olarak, (f) bendinin 1.alt bendi ise, "1) İlgili idare meclisince yol boyu ticaret olarak teşekkül ettiği karar altına alınan konut alanlarında bulunan parsellerin; zemin kat ve yol seviyesinde veya açığa çıkan bodrum katlarının yoldancephe alan mekânlarında ya da binanın birinci katında veya bodrum katlarında zemin katta yer alan mekanla içten bağlantılı olan ve binanın ortak merdivenleri ile ilişkilendirilmeyen, getirilecek kullanıma ilişkin otopark ihtiyacını karşılamak kaydıyla, gürültü ve kirlilik oluşturmayan ve imalâthane niteliğinde olmayan, gayrisıhhi özellik taşımayan, halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik dükkân, kuaför, terzi, eczane, Sağlık Bakanlığınca aranan şartlar sağlanmak kaydıyla günübirlik sağlık hizmeti sunulan sağlık kabini, muayenehane ve lokanta, pastane gibi konut dışı hizmetler verilebilir.” olarak ve (g) bendinin 3.alt bendi de, "3) Sağlık kabini ve muayenehane,” olarak değiştirilmiştir.
Yönetmeliğin 19.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendinin 2.alt bendinin birinci cümlesi, (g) bendinin 4.alt bendi, (ğ) bendinin 1.alt bendinin son cümlesi, aynı bendin 2.alt bendinde yer alan “plan kararı gerekmeden” ibaresi ile 4.alt bendinde yer alan “plan değişikliği gerektirmeksizin” ibareleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Anılan değişikliklerin değerlendirilmesi;
A) Davacının Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının "park alanları" başlıklı (c) bendinin 2.alt bendinin, (g) bendinin 3.alt bendi, (ğ) bendinin 1, 2 ve 4.alt bentlerinin değişikliğine dair bir itirazı bulunmamaktadır.
B) Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının "park alanları" başlıklı (c) bendinin 3.alt bendinin değişikliğine dair;
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4783 sayılı kararı ile, "Yönetmeliğin 19.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinin 3.alt bendinde, tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği belirtilmiş ise de, ticari olmayan kamu kullanımına açık otopark yapılmasında bir sakınca bulunmamakla beraber düzenleme ortaklık payından karşılanan park alanlarının ayrılmaz bir parçası olan zemin altının ticari olarak faaliyet gösterilebilecek otopark kullanımına izin veren işbu düzenlemede imar mevzuatına uyarlık görülmemiştir." gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/342 sayılı kararı ile "Söz konusu Yönetmelik maddesi ile park alanlarında tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği öngörülmüştür.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara karşılık gelen, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden farklı olan kullanımların, yer seçimi kararlarının imar planı kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu doğrultuda, otopark ve park kullanımları da birbirinden farklı nitelikte kullanımlar olup, "otopark" Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde sayılarak, ayrı bir lejant olarak gösterilmiştir.
Öte yandan, öngörülen park kullanımının konumu ve büyüklüğüne bağlı olarak içerisinde kendi ihtiyacının karşılanabileceği ölçüde otopark yapılması mümkündür.
Ancak düzenleme incelendiğinde, ne parkın büyüklüğüne ne de park içerisinde ayrılacak otoparkın vasfı ve miktarına yönelik bir ayrıma yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, parkın ihtiyacının karşılanması amacıyla öngörülebilecek otopark ihtiyacını aşacak nitelikte, kamunun genel otopark ihtiyacının karşılanmasına yönelik imar planında ayrı bir kullanım kararı olarak yer alması gereken "otopark" alanının park alanlarında yapılmasına imkan sağlayan dava konusu düzenlemede bu yönüyle imar mevzuatına uyarlık görülmemiştir." gerekçesiyle reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4783 K:2021/1096 sayılı kararı ile anılan düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.
C) Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının "piknik alanları" başlıklı (ç) bendinin 2.alt bendinin değişikliğine dair;
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4783 sayılı kararı ile, "Yönetmeliğin 19.maddesinin 1.fıkrasının (ç) bendinin 2.alt bendinde, tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması kaydıyla kapalı otopark yapılabileceğine ilişkin düzenlemede zemin altında kapalı otopark yapılabilmesi belli şartlara ve standartlara bağlanmış olduğundan imar mevzuatına aykırlık görülmemiştir." gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir. Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/342 sayılı kararı ile kabul edilerek "Söz konusu Yönetmelik maddesi ile piknik ve eğlence alanlarında (rekreasyon alanları) tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması kaydıyla kapalı otopark yapılabileceği öngörülmüştür.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara karşılık gelen, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden farklı olan kullanımların, yer seçimi kararlarının imar planı kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu doğrultuda, otopark ve rekreasyon kullanımları da birbirinden farklı nitelikte kullanımlar olup, "otopark" Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde teknik alt yapı alanları içerisinde sayılarak, ayrı bir lejant olarak gösterilmiştir.
Öte yandan, öngörülen rekreasyon kullanımının konumu ve büyüklüğüne bağlı olarak içerisinde kendi ihtiyacının karşılanabileceği ölçüde otopark yapılması mümkündür.
Ancak düzenleme incelendiğinde, ne rekreasyon alanının büyüklüğüne ne de bunun içerisinde ayrılacak otoparkın vasfı ve miktarına yönelik bir kritere yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, rekreasyon alanının ihtiyacının karşılanması amacıyla öngörülebilecek otopark ihtiyacını aşacak nitelikte, kamunun genel otopark ihtiyacının karşılanmasına yönelik imar planında ayrı bir kullanım kararı olarak yer alması gereken "otopark" alanının rekreasyon alanlarında yapılmasına imkan sağlayan dava konusu düzenlemede bu yönüyle imar mevzuatına uyarlık görülmemiştir." gerekçesiyle düzenlemenin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4783 K:2021/1096 sayılı kararı ile anılan düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.
D) Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının "piknik alanları" başlıklı (ç) bendinin 3.alt bendinin değişikliğine dair;
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4783 sayılı kararı ile anılan düzenleme yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir. Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/342 sayılı kararı ile kabul edilerek, "Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara karşılık gelen, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden farklı olan kullanımların, yer seçimi kararlarının imar planı kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu doğrultuda, "piknik ve eğlence (rekreasyon) alanları" ve "spor alanları" kullanımları da birbirinden farklı nitelikte kullanımlar olup, "spor alanları" Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde ayrı bir lejant olarak gösterilmiştir.
Öte yandan, plan kararı ile belirlenen piknik ve eğlence (rekreasyon) alanlarının konumu ve büyüklüğüne bağlı olarak, kullanıcıların ihtiyacına yönelik güreş, tenis, yüzme, mini golf, otokros, gokart ve benzeri spor alanları kullanımlarına rekreasyon alanları içinde yer verilmesinin mümkün olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.
Ancak fıkra metni incelendiğinde, ne parkın büyüklüğü ne de hitap ettiği yerleşim birimi ölçeği yönünde bir kriter belirlenmediği, bu durumun piknik ve eğlence (rekreasyon) alanlarının, orantısız bir şekilde daralması ve asli fonksiyonundan uzaklaşması sonucunu doğurabileceği açıktır.
Bu durumda, piknik ve eğlence (rekreasyon) ihtiyacının karşılanması amacıyla öngörülebilecek güreş, tenis, yüzme, mini golf, otokros, gokart ve benzeri spor alanları kullanımları aşacak nitelikte, kamunun genel spor alanı ihtiyacının karşılanmasına yönelik imar planında ayrı bir kullanım kararı olarak yer alması gereken "spor alanı"nın piknik ve eğlence (rekreasyon) alanlarında yapılmasına imkan sağlayan dava konusu düzenlemede bu yönüyle imar mevzuatına uyarlık görülmemiştir." gerekçesiyle düzenlemenin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4783 K:2021/1096 sayılı kararı ile anılan düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.
E) Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının "konut alanları" başlıklı (f) bendinin 1 ve 2.alt bentlerinin değişikliğine dair;
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4783 sayılı kararı ile "Uyuşmazlık konusu düzenlemeler ile imar planında "konut kullanımına" ayrılan mekansal alanlarda, "ilgili idare meclisince yol boyu ticaret olarak teşekkül ettiği karar altına alınma" ve "zemin kat ve yol seviyesinde veya açığa çıkan bodrum katlarının yoldan cephe alan mekânlarında ya da binanın birinci katında veya bodrum katlarında zemin katta yer alan mekanla içten bağlantılı olan ve binanın ortak merdivenleri ile ilişkilendirilmeyen, getirilecek kullanıma ilişkin otopark ihtiyacını karşılamak kaydıyla, gürültü ve kirlilik oluşturmayan ve imalâthane niteliğinde olmayan, gayrisıhhi özellik taşımayan, halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik" koşullarına bağlı olarak bu alanda yaşayan insanların günlük ihtiyaçlarını karşılamaya dönük "dükkân, kuaför, terzi, eczane" yapımına imkan tanınmasında hukuka aykırlık bulunmamaktadır.
"Anaokulu ve kreş" ibaresi ile "gelişme alanları hariç; Sağlık Bakanlığınca aranan şartlar sağlanmak kaydıyla günübirlik sağlık hizmeti sunulan sağlık kabini, muayenehane, aile sağlığı merkezi, ağız ve diş sağlığı merkezi, diyaliz merkezi, acil servis içermeyen tıp merkezi, psikoteknik değerlendirme merkezi, üremeye yardımcı tedavi merkezi, fizik tedavi müessesesi, genetik hastalıklar tanı merkezi, evde bakım merkezi, işitme cihazı merkezi, ısmarlama protez ve ortez merkezi ve lokanta, pastane gibi konut dışı hizmetler verilebilir." ibaresine ilişkin olarak;
Her biri Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara tekabül eden, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden çok farklı olan kullanım kararlarına yer verilmesi ve konut kullanımı ile bağdaşması mümkün olmayan söz konusu kullanımlara imar planı kararı bulunmaksızın yer verilmesinde 3194 sayılı İmar Kanununa uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin 19.maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinin 1. alt bendinde yer alan "anaokulu ve kreş ile gelişme alanları hariç; Sağlık Bakanlığınca aranan şartlar sağlanmak kaydıyla günübirlik sağlık hizmeti sunulan sağlık kabini, muayenehane, aile sağlığı merkezi, ağız ve diş sağlığı merkezi, diyaliz merkezi, acil servis içermeyen tıp merkezi, psikoteknik değerlendirme merkezi, üremeye yardımcı tedavi merkezi, fizik tedavi müessesesi, genetik hastalıklar tanı merkezi, evde bakım merkezi, işitme cihazı merkezi, ısmarlama protez ve ortez merkezi ve lokanta, pastane gibi konut dışı hizmetler verilebilir." düzenlemesi ile 2. alt bendinde yer alan "İlgili idare meclisince yol boyu ticaret olarak teşekkül ettiği karar altına alınan konut kullanımına ayrılan parsellerde ilgili kamu kurumunun belirlediği standartları sağlamak ve uygun görüş alınmak ve ayrıca getirilecek kullanıma ilişkin otopark ihtiyacı karşılanmak kaydıyla müstakil olarak; yurt, anaokulu, aile sağlığı merkezi, kreş, ticari katlı otopark binaları ile gelişme alanları haricinde özel sağlık tesisi, özel eğitim tesisi ve yapılabilir." düzenlemesinin yürütülmesinin durdurulması isteminin kabulüne, kalan kısımların yürütülmesinin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara davalı idare tarafından yapılan itiraz kısmen kabul edilerek İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/342 sayılı kararı ile "Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde ayrı lejantlarla gösterilen, farklı fonksiyonlara karşılık gelen, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden farklı olan kullanımların, yer seçimi kararlarının imar planı kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu doğrultuda, bu nitelikteki kullanımlara imar planı kararı bulunmaksızın konut fonksiyonu içerisinde yer verilmesi imar mevzuatı uyarınca mümkün görülmemektedir.
Uyuşmazlık bu çerçevede ele alındığında, Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinin 1. alt bendinde yer alan "muayenehane", "lokanta", "pastane" ve "sağlık kabini" kullanımlarının, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki plan gösterimlerinde herhangi bir lejant ile gösterilmediği, bu fonksiyonlara karşılık gelen başka herhangi bir lejant da bulunmadığı anlaşılmakta olup, bu haliyle bunların yer seçimi kararlarının, imar planında konut kullanımından bağımsız, ayrı ayrı değerlendirilmesi zorunluluğunun olmadığı, diğer bir deyişle bu kullanımların konut kullanımı kapsamında yer alabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu doğrultuda, imar planında konut kullanımında olan bir alanda otopark ihtiyacının karşılanması kaydıyla, gürültü ve kirlilik oluşturmayan ve imalâthane niteliğinde olmayan, gayrisıhhi özellik taşımayan, halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik "muayenehane", "lokanta", "pastane" ve "sağlık kabini" kullanımlarına yer verilmesinde imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır." gerekçesiyle Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinin 1. alt bendinde yer alan "muayenehane", "lokanta", "pastane" ve "sağlık kabini" ibarelerinin yürütmesinin durdurulması isteminin kabulüne, diğer ibareler yönünden itiraz isteminin reddine karar verilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4783 K:2021/1096 sayılı kararı ile anılan düzenlemenin "anaokulu ve kreş ile gelişme alanları hariç; Sağlık Bakanlığınca aranan şartlar sağlanmak kaydıyla günübirlik sağlık hizmeti sunulan aile sağlığı merkezi, ağız ve diş sağlığı merkezi, diyaliz merkezi, acil servis içermeyen tıp merkezi, psikoteknik değerlendirme merkezi, üremeye yardımcı tedavi merkezi, fizik tedavi müessesesi, genetik hastalıklar tanı merkezi, evde bakım merkezi, işitme cihazı merkezi, ısmarlama protez ve ortez merkezi gibi konut dışı hizmetler verilebilir." hükmü ile "İlgili idare meclisince yol boyu ticaret olarak teşekkül ettiği karar altına alınan konut kullanımına ayrılan parsellerde ilgili kamu kurumunun belirlediği standartları sağlamak ve uygun görüş alınmak ve ayrıca getirilecek kullanıma ilişkin otopark ihtiyacı karşılanmak kaydıyla müstakil olarak; yurt, anaokulu, aile sağlığı merkezi, kreş, ticari katlı otopark binaları ile gelişme alanları haricinde özel sağlık tesisi, özel eğitim tesisi ve yapılabilir." kısmının iptaline, "İlgili idare meclisince yol boyu ticaret olarak teşekkül ettiği karar altına alınan konut alanlarında bulunan parsellerin; zemin kat ve yol seviyesinde veya açığa çıkan bodrum katlarının yoldan cephe alan mekânlarında ya da binanın birinci katında veya bodrum katlarında zemin katta yer alan mekanla içten bağlantılı olan ve binanın ortak merdivenleri ile ilişkilendirilmeyen, getirilecek kullanıma ilişkin otopark ihtiyacını karşılamak kaydıyla, gürültü ve kirlilik oluşturmayan ve imalâthane niteliğinde olmayan, gayrisıhhi özellik taşımayan, halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik dükkân, kuaför, terzi, eczane, muayenehane, lokanta, pastane ve sağlık kabini" kısmı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
F) Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının "Ticaret alanı" başlıklı (g) bendinin 4.alt bendi, "İlgili kamu kurumun belirlediği standartları sağlamak ve uygun görüşü alınmak kaydıyla özel eğitim tesisleri, kurslar, etüt merkezleri," düzenlemesi yer almakta iken "Sağlık kabini ve muayenehane," olarak değiştirilmiştir.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4840 sayılı kararı ile "Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği Ek-1/ç (nazım imar planı gösterimleri) sağlık alanı gösterimine yer verilmiş, Ek-1/d (uygulama imar planı gösterimleri) gösterimlerde de özel sağlık tesis alanları, sağlık tesis alanları başlığı altında gösterilmiştir. Aynı şekilde söz konusu Yönetmeliğin Eki 1/ç gösteriminde eğitim alanı, 1/d gösteriminde de özel eğitim tesis alanları, eğitim tesisleri alanı başlığı altında gösterilmiştir. Dolayısıyla özel sağlık ve özel eğitim tesisleri nazım ve uygulama imar planlarında özel sağlık ve özel eğitim tesis alanı olarak gösterilmesi gerekmektedir.
Her ne kadar, uyuşmazlığa konu Yönetmelik hükümlerinde ticaret alanlarında özel sağlık ve eğitim tesisleri, kurs ve etüt merkezleri yapılabileceği belirtilmiş ise de, sağlık ya da eğitim tesisleri alanlarının tanımı yapılırken bu alanların kamusal ya da ticari niteliğine değil, mekansal alanda söz konusu kullanım kararının ifa edeceği fonksiyon türüne tanımlama getirildiği, mekansal planlarda projeksiyon nüfus ayrılması gereken en az sağlık tesisi alanı miktarının belirlenmesi ile kamu veya özel sağlık tesisleri alanı yerleşim ve oran kriterlerinin belirlenmesinin Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'ne bırakıldığı, bu tesislerin özü itibari ile ticari değil, kamusal kullanımları barındırdığı, teşekkülünden de asli olarak kamu idarelerinin sorumlu olduğu, mülkiyet ve işletme yönünden özel kişilere de imkan tanınmasının, bu kullanımı tek başına "ticari tesis" haline getirmeyeceği, her biri Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki gösterimlerde ayrı lejantlarla gösterilen ve farklı fonksiyonlara tekabül eden, ulaşım başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapıya getireceği yük birbirinden çok farklı olan kullanım kararlarının 1/5000 ölçekli nazım imar planında ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında bu alanların konusuna göre sağlık ya da eğitim (özel sağlık veya özel eğitim tesis alanı ya da etüt ve kurs merkezi) tesis alanında yer alması gerektiği;
Bu nedenle, dava konusu edilen Yönetmelik hükmünde imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu hükmün yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/486 sayılı kararı ile "Her ne kadar, Daire kararında Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinin tamamının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş ise de, davacının iddialarının sadece söz konusu maddenin 3. ve 4. alt bentlerine yönelik olduğu dikkate alındığında, Dairece bu düzenlemenin 3. ve 4. alt bentleri ile sınırlı inceleme yapıldığı, gerekçesinin de bu hükümler yönünden oluşturulduğu dolayısıyla yürütmenin durdurulması kararının sadece bu kısımlara yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi yönünden davalı idare itirazının bu açıklama ile reddine karar verilmesi gerekmektedir." gerekçesiyle reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840 K:2021/1114 sayılı kararı ile anılan düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.
3-Yönetmeliğin 20.maddesinin 8.fıkrasının (b) bendinde yer alan “açık yüzme” ibaresi yönünden;
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/7567 sayılı kararı ile "Yüzme havuzları niteliği gereği, hem taban alanı hem de Katlar Alanı Kat Sayısı (KAKS) hesabında değerlendirilmesi gereken kullanımlar olmasına karşın, peyzaj düzenlemelerinde kullanılan süs havuzlarının, bu türlü hesaplamalara dahil edilmemesinin olanaklı olduğunun kabulü gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklama çerçevesinde uyuşmazlık incelendiğinde, taban alanı hesabından ayrık tutulan açık yüzme havuz yapısının, teknik ve sosyal altyapı alanlarına yük getirdiği gibi yapı yoğunluğunu arttırdığı anlaşıldığından emsal ve taban alını hesabında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, dava konusu bendin bu kısmında imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından" yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/487 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567 K:2021/1090 sayılı kararı ile Yönetmeliğin 20.maddesinin 8.fıkrasının (b) bendinde yer alan “açık yüzme” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.
4-Yönetmeliğin 20.maddesinin 8.fıkrasının (c) bendi yönünden;
Yönetmeliğin 20.maddesinin 8.fıkrasının (c) bendinde yer alan, "bağlantılı olduğu bağımsız bölümün veya bulunduğu katın brüt alanının %10’unu aşmayan üstü açık veya sökülür-takılır hafif malzeme ile örtülü zemin terasları," düzenlemesi dava konusu Yönetmelik değişikliği ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/4840 sayılı kararı ile "İmar parseli içinde bağımsız bölüme veya kata kapalı alan kullanımı sağlamayan ayrıca yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vermediği anlaşılan bu unsurların taban alanı hesabı dışında tutulmasında imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle anılan düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/486 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840 K:2021/1114 sayılı kararı ile Yönetmeliğin 20.maddesinin 8.fıkrasının (c) bendinin iptaline karar verilmiştir.
5-Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmış, (ç), (j), (k) ve (l) bentleri yönünden;
“ç) Bu Yönetmelik uyarınca yapılması zorunlu olan kapıcı dairelerinin toplam 70 m²’si,”
“j) Bütün cepheleri tamamen toprağın altında kalan bodrum katlar ile kısmen açığa çıkan yol cephesi haricindeki bodrum katlarda yer alan, tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan, bir bağımsız bölümün eklentisi olmayan, ticari amaç içermeyen, sadece binada oturanların kullanımına yönelik, toplamda emsal hesabına konu alanın % 5’ini ve 1000 m²’yi geçmeyen ortak alan niteliğindeki yönetim ve toplantı odaları ile spor ve sosyal mekânlar,
k) Bütün cepheleri tamamen toprağın altında kalan bodrum katlarda yer alan, tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan, bağımsız bölüm net alanının %50’sini geçmeyen depo amaçlı eklentiler,”
l) Bağımsız bölüm net alanının %10’unu geçmemek kaydıyla açık çıkma şartlarını taşıyan balkonlar, kat ve ara sahanlıkları dâhil açık veya kapalı merdiven evi,”
A) Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi yönünden;
Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde, "Son katın üzerindeki ortak alan teras çatılar ve çatı bahçelerinin" katlar alanına dahil edilmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/7567 sayılı kararı ile "Yönetmeliğin 4.maddesinin 1.fıkrasının (p) bendinde, çatı bahçesi, "Teras çatılarda, çakıl, toprak, çim ve benzeri doğal örtüler ile kaplanarak iklime uygun bitkilendirilebilen, yapının görünüşlerini ve bulunduğu çevrenin siluetini bozmayacak ve çatı sınırlarını aşmayacak şekilde oluşturulan bahçeler" olarak tanımlanmıştır.

İmar parseli içinde bağımsız bölüme veya kata kapalı alan kullanımı sağlandığı ayrıca yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan söz konusu kullanımın, emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, alan hesabına dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/487 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567 K:2021/1090 sayılı kararı ile Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinin iptaline karar verilmiştir.

B) Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (ç) bendi, "Bu Yönetmelikte öngörülen asgari sayıda kapıcı dairesi" düzenlemesi "Bu Yönetmelik uyarınca yapılması zorunlu olan kapıcı dairelerinin toplam 70 m²’si,” şeklinde değiştirilmiştir.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/7567 sayılı kararı ile "Kapıcı daireleri tıpkı yapının diğer bağımsız bölümleri gibi en az konut şartlarını taşıması gereken, teknik ve altyapı alanı gereksiniminin duyulduğu yaşam alanlarıdır. Nitelik olarak yapının diğer kapalı kullanım alanlarından farkı bulunmamaktadır.
İmar parseli içinde kapalı alan kullanımı sağlandığı ayrıca yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan söz konusu kullanımın, emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, tamamının ya da bir kısmının alan hesabına dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, bentte imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı" gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/487 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567 K:2021/1090 sayılı kararı ile Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (ç) bendinin iptaline karar verilmiştir.

C) Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (j) bendi yönünden;
Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (j) bendi, "Bütün cepheleri tamamen toprağın altında kalan bodrum katları ile kısmen açıkta kalan, yola cephesi bulunmayan bodrum katlarında yer alan; tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan, bir bağımsız bölümün eklentisi veya parçası olmayan, ticari amaç içermeyen, yapı yaklaşma sınırı içinde kalan ve 500 m2’yi aşmayacak şekilde düzenlenen ortak alan niteliğindeki; jimnastik salonu, oyun ve hobi odaları, yüzme havuzu, sauna gibi sosyal tesis, spor birimleri ve depolar," düzenlemesini içerirken yapılan değişiklik ile "Bütün cepheleri tamamen toprağın altında kalan bodrum katlar ile kısmen açığa çıkan yol cephesi haricindeki bodrum katlarda yer alan, tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan, bir bağımsız bölümün eklentisi olmayan, ticari amaç içermeyen, sadece binada oturanların kullanımına yönelik, toplamda emsal hesabına konu alanın % 5’ini ve 1000 m²’yi geçmeyen ortak alan niteliğindeki yönetim ve toplantı odaları ile spor ve sosyal mekânlar," olarak değiştirilmiştir.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/7567 sayılı kararı ile "İmar parseli içinde bağımsız bölüme veya kata olmasa da, yapı bütünlüğü içinde ortak alan kullanımı olarak kapalı alan kullanımı sağlandığı, ayrıca yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan "jimnastik salonu, oyun ve hobi odaları, yüzme havuzu, sauna gibi sosyal tesis, spor birimleri ve depolar" gibi kullanımların, emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, alan hesabına dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşıldığından bentte imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır" gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/487 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567 K:2021/1090 sayılı kararı ile Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (j) bendinin iptaline karar verilmiştir.
Ç) Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (k) bendi yönünden;
Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (k) bendinde, "Bütün cepheleri tamamen toprağın altında kalan bodrum katları ile kısmen açıkta kalan, yola cephesi bulunmayan bodrum katlarında yer alan, bina cephelerinde ilave kat görünümüne neden olmayan ve tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan; konut ve ticari kullanımlı bağımsız bölümlere ait depo amaçlı eklentiler"in katlar alanına dahil edilmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/7567 sayılı kararı ile "İmar parseli içinde tek başına bağımsız bölüm oluşturmasa dahi, ister yapı bütünlüğü içinde ortak alan kullanımı olarak, isterse bağımsız bölümün eklentisi olarak imal edilsin, kapalı alan kullanımı sağlandığı, ayrıca yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan söz konusu bölümlerin, tamamının emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, alan hesabına kısmen veya tamamen dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, bentte imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı" gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/487 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567 K:2021/1090 sayılı kararı ile Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (k) bendinin iptaline karar verilmiştir.

D) Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (l) bendi yönünden;
Yönetmeliğin 22.maddesinin 1.fıkrasının (l) bendinde, "Sökülür-takılır-katlanır cam panellerle kapatılmış olanlar dâhil olmak üzere balkonlar ve açık çıkmaların 2 metre genişliğini geçmeyen kısımları, kat bahçe ve terasları, iç bahçeler, 20 nci maddenin sekizinci fıkrasının (d) bendi haricindeki kat ve ara sahanlıkları dâhil asgari ölçülerdeki açık veya kapalı merdiven evine bu alanın %50’si kadar yapılacak ilave, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkların asgari ölçülerdeki kısımları katlar alanına dâhil edilmez." düzenlemesine yer verilmiştir. Yönetmeliğin bu maddesinde yapılan değişiklik ile "2 metre genişliği geçmeyen kısımları....20 nci maddenin sekizinci fıkrasının (d) bendi haricindeki...asgari ölçülerdeki...%50’si kadar yapılacak ilave," ibareleri düzenlemeden çıkarılmıştır.
Dairemizin 12/07/2018 tarih ve E:2017/7567 sayılı kararı ile "İmar parseli içinde bağımsız bölüme veya kata kapalı alan kullanımı sağlandığı, yapı yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan söz konusu kullanımların, emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, alan hesabına dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, bentte imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı" gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bu kısmına yapılan itiraz İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2019 tarih ve E:2019/487 sayılı kararı ile "Dava konusu düzenleme değerlendirildiğinde, kat ve ara sahanlıkları dâhil açık veya kapalı merdiven evinin katlar alanına dahil edilmeyeceği öngörülmüştür.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 4. maddesinin 1. fıkrasının (ccc) bendinde, merdiven evi, merdivenin ara ve kat sahanlıklarıyla birlikte bütün olarak merdiven boyunca uzanan hacmi olarak tanımlanmıştır.
Yukarıda yer verilen Yönetmelik maddesi uyarınca, merdiven evinin, merdivenin bir bütün olarak uzanan hacmini kapsadığı anlaşılmakta olup mekansal alanlarda bulunması gerekli olan bu yapı kütlesinin, yapı ve nüfus yoğunluğu artışına sebebiyet vermediği açık olduğundan, emsal hesabına dahil edilmemesine ilişkin düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle kabul edilerek yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir. Akabinde de, Dairemizin 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567 K:2021/1090 sayılı kararı ile de "İmar parseli içinde bağımsız bölüme veya kata kapalı alan kullanımı sağlandığı, yapı yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan söz konusu kullanımların, emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, alan hesabına dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, düzenlemenin "açık veya kapalı merdiven evi" ibaresi dışında kalan kısımları yönünden dava konusu düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 138.maddesinin son fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmüne yer verilmiştir.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinde, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez" hükmü yer almaktadır.
Anayasanın 124. maddesi; yönetmeliklerin, Başbakanlık (Cumhurbaşkanlığı), bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri tarafından, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılabileceklerini öngörmektedir.
İdarelerin, yönetmeliklerle yapacakları düzenlemelerin üst kurallara aykırı olmaması; düzenlemenin yasalarla idarelere tanınan yetkiler çerçevesinde ve yasayla belirlenen sınırlara bağlı olarak, tamamlayıcı, açıklayıcı ve üst normların uygulanmasına yönelik olması gerekmektedir.
3194 sayılı İmar Kanununun 1. maddesinde; bu Kanunun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlendiği, 2. maddesinde; belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapıların bu Kanun hükümlerine tabi olduğu; 3. maddesinde; herhangi bir sahanın, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılmasının mümkün olmadığı; 5. maddenin son fıkrasında; bu Kanunda adı geçen diğer tanımların Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte tarif edileceği belirtilmiştir.
Anılan Yasanın "Yönetmelik" başlıklı 44. maddesinin (I) fıkrasının (f) bendi; imar planı yapımı ve değişiklikleriyle ilgili kriterlerin tespiti ve imarla ilgili diğer hususların; (b) bendi; imar planlarında okul, ibadet yeri, sağlık, spor, sosyal ve kültürel tesisler ile kamu kuruluşlarının yapıları için ayrılacak yerler ve bu konu ile ilgili diğer hususların; (i) bendi de; yerleşme alanlarıyla ilgili genel esasların Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesi gerektiği kuralını getirmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda anılan Anayasal ve yasal hükümler ışığında davalı idarece yargı kararlarının gereklerini gecikmeksizin yerine getirmek zorunda olduğu açık olup kararın maddi olay kısmında detaylı bir biçimde anlatıldığı gibi Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin muhtelif maddelerine yönelik Dairemiz ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kararlarının uygulanması amacıyla yapılan düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, Yönetmeliğin 22.maddesi 1.fıkrasının (ç) bendi ile 22.maddesinin 1.fıkrasının (j) bendi yönünden yargı kararlarının kısmen uygulanması söz konusu olmakla birlikte davacının dava açmaktaki amacı dikkate alındığında aleyhe sonuç yaratacağından bu husus, anılan düzenlemelerin iptalini gerektirmemektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi