17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/10454 Karar No: 2014/9279 Karar Tarihi: 09.06.2014
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/10454 Esas 2014/9279 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/10454 E. , 2014/9279 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 11/03/2014 NUMARASI : 2009/603-2014/431
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline ait, davalıya kasko sigorta sözleşmesiyle sigortalı aracın davacının arkadaşının zilyetliğinde bulunduğu sırada çalındığını belirtip, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere park halinde bulunduğu sırada çalınmasından dolayı müvekkilinin mal varlığında meydana gelen zarar nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 17.12.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 60.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili, yetki itirazında bulunup, aracın üzerinde rehin hakkı bulunması nedeniyle davacının aktif dava ehliyeti olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile 30.000,00 TL tazminatın 05.01.2009 tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1.Dava kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesinde T. İş Bankası Çankaya Şubesinin, dain ve mürtehin olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. TTK.nın 1269. maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1270. maddesi hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 879.maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir. Somut olayda, dain ve mürtehin sıfatı bulunan banka şubesi 25.04.2011 tarihli yazısı ile “davaya muvafakat ettiklerini, ayrıca dava sonucunda gerçekleştirilecek bir ödemenin söz konusu olması halinde taraflarına yapılması ” şeklinde şartlı muvafakat vermiştir. Bu durumda, mahkemece davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.