Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16667
Karar No: 2015/623
Karar Tarihi: 27.01.2015

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/16667 Esas 2015/623 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2014/16667 E.  ,  2015/623 K.

    "İçtihat Metni"

    İş Mahkemesi
    Dava Türü : İşe iade

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    Davacı vekili, iş sözleşmesinin Ankara deposunda 14.06.2013 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayına ilişkin olarak görevini yerine getirmekte yetersiz kaldığı, gerçeği gizlemeye yönelik usulsüz işlemlere giriştiğinden bahisle 4857 sayılı Yasanın 25/2 maddesi uyarınca feshedildiğini, ancak fesih nedenlerinin yerinde olmadığını belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davacı ve aynı yerde çalışan diğer işçinin alınan savunmalarından görüleceği üzere Ankara Depo sorumlularının, asli görevleri arasında yer alan depoda bulunan mamul stoklarını sağlıklı bir şekilde takip edilmesi bakımından hayati önem taşıyan sistem kayıtlarının oluşturulmasıyla ilgili olarak "unutulmuş olduğu" yönündeki açıklamaları ile de sabit olduğu gibi işi savsakladıkları, özellikle depoda bulunan malzemelerin sistemle örtüşmesi için usulsüz olarak paketlerin içini açarak yeni paketler haline getirdikleri, bu konularda amirlerine bilgi dahi vermedikleri savunmalarından anlaşıldığı, tüm denetim raporunda tespit edilenler ışığında, gerek depo kayıtlarında ortaya çıkan 69 tonluk eksiklik ve gerekse sistem kayıtlarıyla ilgili ortaya çıkan 173 tonluk fark ve işleyişe dair olumsuzluklar birlikte değerlendirildiğinde toplam 242 tonluk bir eksiklik olduğu, bu durumda faili veya failleri ile zamanı kesin olarak tespit edilememekle birlikte muhtelif duyumlar ve polise gelen ihbarı doğrulayacak şekilde ihbar edilen olayın ilk olmadığı ve bahis konusu dönem zarfında bu şekilde başka usulsüz eylemler de gerçekleştirilmiş olduğu kanaatine denetim raporunda ulaşıldığını, davacının, usulsüz kayıt tutulması, paket içlerinin içi açılarak yeni paketler oluşturmaları, sistem kayıtlarının tutulmaması, mamul hareketlerine ilişkin takip ve kontrol sistemlerini bozmaları gibi şirketin iş görme yöntemleriyle bağdaşmayan bir uygulama içerisine girdikleri, böylelikle depoda suistimale açık bir yapı oluşturduklarının açık olduğunu, bunun dışında depoda vardiyada bir güvenlik olacak şekilde 12 saatlik periyotlarda oluşan 2 vardiyada dönüşümlü hizmet verecek şekilde güvenlik firmasıyla anlaşılmasına rağmen, 24 saatlik periyotlarda vardiya değişimi yapıldığının da tespit edildiğini, güvenlik görevlilerinin aylık çalışma düzenini gösteren vardiya çizelgesini onaylayan davacının, onayladıkları vardiya çizelgesinde gösterilen 12 saatte 2 vardiya değişimi yerine güvenlik zaafiyeti ve hukuksuz olacak şekilde 24 saatlik tek vardiya şeklinde güvenlik görevlilerini çalıştırdıkları ve bu durumu dahi amirlerine bildirmedikleri tespit edildiğini, davacının güvenlik personelinin vardiya değiştirmesine kendi iradeleriyle müsaade etmekle ve gerçeğe aykırı belge düzenlemekle suç işlediklerinin açık olduğunu, bu nedenlerle davacının, depo kırıklarına ilişkin sorumlulukları gerektiği şekilde yerine getirmediği, sağlam cam paketlerini müteahhit firma elemanlarına böldürerek ve elde ettikleri yeni paketleri kullanarak sistem kayıtları ile fiili mamül stoklarını denkleştirmek amacıyla mamul hareketlerine ilişkin takip ve kontrol sistemini bozduğu, güvenlik görevlilerin vardiya saatlerini güvenlik zaafiyeti oluşturacak şekilde 24 saatlik vardiya düzenine dönüştürmesine göz yumduğu ve bu konuda gerçeğe aykırı evrak düzenlediği, gerek sistem kayıtları ile fiili durumun denkleştirilmesi gerekse de güvenlik görevlilerini vardiya düzenleri hakkında amirlerine bilgi vermediği tespit edildiğinden iş sözleşmesinin 4857 sayılı Yasanın 25/2 maddesi uyarınca feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davacının, hırsızlık olayının olduğu tarihte İstanbul"da eğitimde olduğu, olaydan sorumlu tutulamayacağı, davacının güvenlik zaafiyeti olan işyerinde önceki yıllar olaylarına dair herhangi bir savunmasının bulunmadığı, böylece haklı veya geçerli nedene dayalı fesih yapılmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden, işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.
    İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
    İşçinin davranışlarına dayanan fesih, her şeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlenmesi, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. Şüphesiz, işçinin iş sözleşmesinin ihlalinin işverene derhal feshetme hakkını verecek ağırlıkta olup olmadığı da bu bağlamda incelenmelidir. Daha sonra ise, işçinin isteseydi yükümlülüğünü somut olarak ihlal etmekten kaçınabilip kaçınamayacağının belirlenmesi gerekir. İşçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali nedeniyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmüş olması şarttır.
    İşçinin yükümlülüklerinin kapsamı bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile yasal düzenlemelerde belirlenmiştir. İşçinin kusurlu olarak (kasten veya ihmalle) sebebiyet verdiği sözleşme ihlalleri, sözleşmenin feshi açısından önem kazanır. Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali yeterlidir. Buna karşılık, işçinin kusuruna dayanmayan davranışları, kural olarak işverene işçinin davranışlarına dayanarak sözleşmeyi feshetme hakkı vermez. Kusurun derecesi, iş sözleşmesinin feshinden sonra iş ilişkisinin arz edebileceği olumsuzluklara ilişkin yapılan tahminî teşhislerde ve menfaatlerin tartılıp dengelenmesinde rol oynayacaktır.
    İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir. Yan yükümlere örneklerden olan itaat borcu, günümüzde dürüstlük kuralından çıkarılmaktadır.
    İşçinin iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiğini işveren ispat etmekle yükümlüdür. Buna göre, iş görme edimi dürüstlük kuralının gerektirdiği şekilde ifa edilmelidir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesih sebebi, işçinin kusurlu bir davranışını şart koşar.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işçinin isteği ile ya da işini ihmal etmesi sonucu işyerindeki işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi hali, işverenin haklı fesih nedenleri arasında gösterilmiştir.
    İş güvenliği hükümleri, işçi sağlığı ve güvenliğini korumaya yönelik titizlikle uyulması gereken kurallardır. Bu konuda işverenin alması gereken tedbirlerin yanında işçinin de yükümlülükleri vardır. İşçinin kasıtlı bir davranışı ya da görevini savsaması sonucu işin güvenliği yönünden bir tehlike meydana gelmesi durumunda, işveren açısından derhal “haklı nedenle fesih hakkı” ortaya çıkar.
    İşçinin bu konuda uyarılması veya hatırlatmada bulunulmasına gerek olmadığı gibi, belli bir zararın oluşması da gerekmez.
    Somut olayda, davacı, lojistik hizmetleri sorumlusu olarak yaklaşık 4 yıl süreyle davalı işyerinde çalışmıştır.
    İş sözleşmesi, davacının, ... Deposunda 14.06.2013 tarihinde meydana geldiği tespit edilen hırsızlık olayına ilişkin olarak ... İç Denetim Müdürlüğünce alınan yazılı savunma ifadeleri ve yapılan soruşturmalar sonucunda görevini yerine getirmekte yetersiz kaldığı, gerçeği gizlemeye yönelik usulsüz işlemlere giriştiğinden bahisle 4857 sayılı Yasanın 25/2 maddesi uyarınca feshedildiği bildirilmiştir.
    Davalı işyerinde 14.06.2013 tarihinde yaşandığı belirtilen hırsızlık olayı nedeniyle davalı işverence soruşturma başlatılmış olup 09.09.2013 tarih ve 29/4 sayılı tanzim edilen rapor ile davacının görevini yerine getirirken sebebiyet verdiği eksiklikler ile işverenin çalışma prensipleri dışındaki davranışları tespit edilmiştir.
    Ayrıca davalı işyerinde çalışan 2 işçiden biri olan ... isimli işçi ile davacının yazılı beyanları alınmış olup diğer işçi beyanında " ... depoda oluşan kırıklardan sonra sistemden düşülmesini unuttuğumuz kırıklardan dolayı sistem ve fiili sayılarda fark oluştu. Sistemde fazla görülen ve siparişli olan camlar ile fiili sayının birbirini tutması için kırıklı camların sağlamları ayıklanarak ve diğer sağlam paketlerden takviye yapılarak paketler oluşturuldu. Sistem ve fiili sayılar arasındaki fark, yükleme yapılırken veya depo kontrol için yaptığımız sayımlardan ortaya çıktı. ....genel bir sayım yapılmadı. ..."in tuttuğu bir liste yardımı ile düşülmesi unutulan camların boyutlarına göre ve daha sonra hatırlanan hangi camların düşülmemiş olabileceğine göre belirlenip bu farklar belirlendi. Paket sayısı azaldığında siparişli sayı ile fiili sayının birbirini tutmadığı gördüğümüz camlarda da bu listeye göre hatırlamaya çalışarak bu ürünler belirlemeye çalışıldı. ....fiili miktar ve sistemdeki miktarın tutmaması sonucu karşılaşılabilecek problemlere karşı ortak çözüm yolu olarak düşünüldü. Kırıklı paketlerden ayıklanan sağlam plakalar alınarak oluşturulan paketler ve sağlam paketlerin bölünmesi ile oluşan paketler yardımıyla. Bu oluşturulan paket yüklenirken irsaliye kesilmesi esnasında paket eksik olduğu için eksik girilmesi ve arada oluşan farkın depo kırığı olarak görünmesi şeklinde sistem ile fiili durum eşleştirilecekti. ..."le birlikte sağlamlı paketlerin açılarak iki paket oluşturulmasına birlikte karar verdik... " şeklinde beyanda bulunmuş iken davacı ise, "....sorumlu ve yüklenici firma ... olduğu için 24 saat çalışma esasına hiçbir amirime haber verme gereği duymadım...Depo çalışanlarına kırık camların ayıklanması ve kırığı düşülmeyen camların sağlam plakalarının toparlanıp eksik de olsa paket haline getirilmesini ifade ettik. İkinci sebep olarak paket içerisindeki sağlam camların değerlendirilmesi söz konusu olmuştur..." şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
    22.06.2013 tarihinde ... Depoda yapılan ambar sayımı sonucunda eksik hususlar ve eksikliği tespit edilen ürünlere ait bilgiler tutanak haline getirilmiştir.
    09.09.2013 tarihinde ise denetimden sorumlu komite başkanı imzalı yazı ile davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı Yasanın 25/2 maddesi kapsamında tazminatsız ve bildirimsiz olarak feshinin uygun olacağı belirtilmiş, ertesi gün 10.09.2013 tarihinde de uygun görülen yaklaşım uyarınca derhal iki kişinin iş akitlerinin sonlandırılmasının uygun görüldüğü şeklinde şerh düşüldüğü de anlaşılmıştır.
    Kronolojik olarak en son 16.09.2013 tarihinde de fesih bildirimi keşide edilmiştir.
    Bu şekli ile her ne kadar mahkemece davacının hırsızlığın vuku bulduğu 14.06.2013 tarihinde eğitim için İstanbul ilinde olduğu ve hırsızlık olayından sorumlu tutulamayacağı ve davacının güvenlik zaafiyeti olan işyerinde önceki yıllar olaylarına dair herhangi bir savunmasının bulunmadığı belirtilerek işe iadesine karar verilmiş ise de; yapılan fesih bildiriminin sadece 14.06.2013 tarihli hırsızlık ile ilgili olmadığı, bu olayın araştırılması sırasında davacı ve diğer işçinin beyanları ve sonrasındaki gelişmeler dikkate alınarak davacının tutum ve davranışları gerekçe gösterilerek feshedildiği anlaşıldığından, mahkeme gerekçesinin yetersiz ve olayı aydınlatmak noktasında eksik olduğu anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamı ile davacı ve diğer işçinin savunmalarından, işyerinde taşeron işçiler üzerinde işverenin menfaatine olacak şekilde denetim yükümlülüğünü yerine getirmediği, özellikle güvenlik görevlilerinin vardiya ve çalışma şekli konusunda amirlerine bilgi verme gereği duymadığı, ayrıca işyerindeki depo kırıklarına ilişkin sorumluluklarını şirket prosedürlerine uygun olarak yerine getirmediği, sağlam cam paketlerini taşeron firma elemanlarına böldürerek ve elde ettiği yeni paketleri kullanarak sistem kayıtları ile fiili mamül stoklarını denkleştirmek amacıyla mamul hareketlerine ilişkin takip ve kontrol sistemine uygun hareket etmediği, güvenlik zaafiyeti bulunan depoda bu tarz hareketleri ile güvenlik zaafiyetini artırdığı ve dolayısıyla deponun bulunduğu yer ve konumu ile büyüklüğü düşünüldüğünde 12 saatte bir vardiya değişimi olması gerekirken 24 saatlik vardiya düzenine dönüştürülmesine göz yumduğu sonucuna varılmıştır.
    Hal böyle olunca davacının üzerine atılı eylemler nedeniyle iş sözleşmesinin feshine kendi ihmali davranışları ile neden olduğu, taraflar arasında güven ilişkisinin zedelendiği ve iş ilişkisinin olumsuz etkilendiği, davalı işveren açısından en azından fesih tarihi itibari ile geçerli nedenlerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Geçerli olan bu feshin daha ağır olan haklı neden niteliğinde olup olmadığı ise davacı tarafından açılacak kıdem ve ihbar tazminatı davasının sonucunda ortaya çıkacaktır.
    Dolayısıyla davacının iş sözleşmesinin, fesih tarihi itibariyle geçerli nedenlerle feshedildiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
    1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-Davanın REDDİNE,
    3-Alınması gereken 27,70 TL harçtan peşin yatırılan 24.30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
    4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı yargılama gideri olan 17,00 TL"nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
    5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    6-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
    7-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 27.01.2015 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi