Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4119
Karar No: 2019/2904
Karar Tarihi: 11.04.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/4119 Esas 2019/2904 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2017/4119 E.  ,  2019/2904 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 16/02/2017 tarih ve 2014/1047-2017/94 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 09/04/019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. Ahmet Yazıcı ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, Toprakbank A.Ş."nin, dava dışı kredi borçlusu ve aralarında müvekkilinin de bulunduğu kefiller aleyhine kredi borcunun tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, takibin kesinleşmesi üzerine borcun kredi kullandıran banka şubesine ödendiğini, durumun takip dosyasına bildirilmemesi ve takibe devam edilmesi sonucu müvekkilinin iki ayrı taşınmazının ihale yoluyla satıldığını, kredi kullandıran bankanın bu krediden dolayı alacağının kalmadığına dair yazı vermesine rağmen takibi devam ettirdiğini, müvekkilinin takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti amacıyla açtığı davanın kabul edildiğini, kararın kesinleştiğini, usulsüz ve haksız icra takibi sonucu taşınmazın icra kanalıyla satılarak müvekkili mal varlığından çıktığını, anılan bankanın davalıyla birleştirildiğini, müvekkili zararının doğduğunu ileri sürerek, 1.000.000 TL maddi zararın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkiline husumet düşmediğini, dava dışı kredi kullandıran Toprakbank A.Ş."ye TMSF tarafından el konulduğunu, bir çok alacağının temlik alındığını, anılan kredinin de temlik edildiğini, takipte ve menfi tespit davasında TMSF"nin taraf olduğunu, esasen işlemler bittikten sonra müvekkili banka nezdinde birleştirildiğini, TMSF"ye dava açılmasının gerektiğini, menfi tespit dosyasının 2004 yılında karara çıktığını, 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, bakiye kredi borcunun olduğunu, davacının kusuru ile taşınmazlarının satıldığını, sonraki ipotekler ve dava dışı Toprakbank A.Ş."nin diğer alacakları dikkate alındığında taşınmazların satılacağının kesin olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, davalı bankanın davacıdan taşınmazların icra satış tarihleri itibariyle toplam 3.249,33 TL alacaklı olduğu, davalı banka davaya konu 175 parselin satışı suretiyle alacağını alma imkanına sahip bulunduğundan bu parselin satışını istemesinde herhangi bir hukuka aykırılığın ya da yanlışlığın bulunmadığı, ancak davalı bankanın satış tarihi itibariyle olan alacağını 175 parselin satışı ile tahsil etmesi mümkün iken aynı zamanda 176 parselin de satışını istemekle hukuka aykırı davrandığından davacı yanın 176 parselin satışından kaynaklı zararından sorumlu olduğu, zarar miktarının 362.219,89 TL hesaplandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 362.219,89 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Dava, takibe konu borcun ödenmesine rağmen davalı alacaklının icra takibine devam etmek suretiyle haciz edilen taşınmazların haksız yere satışını yaptırdığı ve böylelikle borçlu davacıyı zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davalı nezdinde birleştirilen Toprakbank A.Ş. tarafından dava dışı firmaya kredi kullandırılmış, kredi borcunun ödenmemesi sonucu başlatılan takipte bu kredinin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olan davacıya ait iki ayrı taşınmaz haczedilerek bu taşınmazların icra kanalıyla satışı yapılmış, dava dışı firmaya ihalesi gerçekleşmiştir. Kural olarak, davalı tarafın takibe koymuş olduğu alacağı tamamen ödenmedikçe, başka bir anlatımla bir kısım alacağı kaldığı sürece takibe devam etmesinde bir yanlışlık bulunmamaktadır. Ancak, davalının takibe konulan alacağının tamamen ödenmesine rağmen taşınmazların satışını istemesi veya tek bir taşınmazın satışının bakiye alacağı karşılayacağı açıkken her ikisinin satışının talep edilmesi halinde, taşınmazların veya tek taşınmazın icra kanalıyla satışından dolayı davacının uğrayacağı zarardan sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Dairemiz bozma ilamı sonrasında alınan bilirkişi raporlarıyla taşınmazların satışı tarihi itibariyle davalı bankanın davacıdan toplam 3.249,33 TL alacaklı olduğu, yani davalı tarafın takibe koyduğu alacağının tamamen ödenmediği tespit edilmiştir.
    Davacıya ait ve satışı gerçekleştirilen taşınmazlar üzerinde davalı bankadan önce T. İş Bankası A.Ş. lehine 40.000,00 TL için birinci derecede ipotek tesis edilmiştir. Türk Medeni Kanunu"nun 874. maddesi uyarınca “Rehinli taşınmazın satış bedeli, alacaklılar arasında sıralarına göre dağıtılır.” Dolayısıyla, taşınmazlar üzerindeki önceki sıradaki ipotek alacaklısının alacağının karşılanıp karşılanmadığının, ipoteğin devam edip etmediğinin tespiti gerekmektedir.
    Davalı banka vekilince, dava konusu taşınmazların satışından gelen paradan banka tarafından tahsil edilen bir tutarın olmadığı, davacı borcuna bir mahsup yapılmadığı, banka alacağının devam ettiği savunulduğuna göre, taşınmaz satım bedellerinden birinci sıradaki ipotek alacaklısına ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti, ikinci sıradaki ipotek alacaklısı davalıya varsa kalan miktarların hesaplanması, dolayısıyla tüm ipotek kayıtları araştırılarak davalının alacağının kapatılıp kapatılmadığı, ya da ne kadar kısmının kapatıldığının belirlenmesi, böylece bakiye borcun varlığı tespit edildiğinden, kalan alacağın tek bir taşınmazın satış bedeli ile karşılanıp karşılanamayacağının, yani ikinci taşınmazın satışını istemede davalının kusurlu olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
    Taşınmazların satışından elde edilen tutarlar davacı borcuna mahsup edilmiş veya davacıya ödemişse davacının iddia ettiği böyle bir zararının ancak taşınmazların satışı tarihi itibariyle doğduğunun kabulü gerekir. Bu zarar da hacizli taşınmazların üzerindeki ipotek gibi diğer takyidatlar da dikkate alınarak icra kanalıyla satışı yapıldığı tarih itibariyle piyasa rayiç bedelleri ile icrada satış bedelleri arasındaki farka göre belirlenecektir. Taşınmazların rayiç değerleri belirlenirken de satış tarihindeki dava konusu taşınmazlara yakın bölgelerdeki benzer yüzölçümlü taşınmaz satışları da nazara alınmalı, taşınmazların imar planındaki konumu, değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre üstün ve eksik yönlerinin tespiti gerekmektedir.
    Bu suretle, mahkemece dava konusu taşınmazlar üzerindeki birinci derecede yer alan ipoteğin devam edip etmediğinin, taşınmazların satış bedelinden birinci derecedeki ipotek alacaklısının alacağının karşılanıp karşılanmadığının, davalının taşınmazların satışından alabileceği bedelin olup olmadığının araştırılarak, davalı tarafça davacının iki taşınmazının hacziyle satılışında kusurunun bulunup bulunmadığının, yani davalı alacağının karşılanması için ikinci taşınmazın da satışının gerekip gerekmediğinin belirlenmesi, davacıya ait bir taşınmazın satışı suretiyle borcun karşılanabileceğinin tespiti halinde, ikinci taşınmazın satılmasında davalının kusurlu olduğunun kabulü ile taşınmazın icrada satış tarihi itibariyle kaydındaki ipotekler ve diğer takyidatlar da dikkate alınarak yukarıda açıklandığı gibi piyasa rayiç değerinin tespiti, icra satış bedeliyle bir farkın olması halinde davacı zararının buna göre tespit edilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile yekdiğerine verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi