Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17560
Karar No: 2020/4095
Karar Tarihi: 15.09.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/17560 Esas 2020/4095 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/17560 E.  ,  2020/4095 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT



Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.09.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin tazmini isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 2422 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazları satış yoluyla davalıya devrettiğini, ancak devir iradesi bulunmadığının daha önce açılan ...3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 Esas 2013/556 Karar sayılı dosyasında kesinleştiğini, söz konusu davada alınan bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmazların devir tarihi itibariyle değerlerinin toplam 457.329,35 TL olarak saptanmış olup, önceki davada fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’lik kısmın hüküm altına alındığını ileri sürerek kalan 447.329,35 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, önceki davanın hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat istekli dava olup, eldeki davada hile hukuksal nedeni bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğini, zira dava konusu taşınmazların kendisine devir tarihinin 09.08.2010 olup, önceki davanın açıldığı 03.06.2011 tarihinin öğrenme tarihi olduğunu, eldeki davanın ise 08.10.2015 tarihinde açılmış olmakla 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, sebepsiz zenginleşmeye ilişkin zamanaşımı süresinin de geçtiğini, temlikin iradi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hile ve sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 2422 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tamamı davacı adına kayıtlı iken 09.08.2010 tarihinde satış yoluyla davalıya temlik ettiği, davalının da 10.02.2011 tarihli satış işlemiyle dava konusu 1 parsel sayılı taşınmazı dava dışı...’a, 2 parsel sayılı taşınmazı ise dava dışı ...’a temlik ettiği, dava dışı Enez ve İsmet’in de bu taşınmazları 30.05.2011 tarihinde dava dışı ...’e, adı geçenin de 10.09.2012 tarihinde dava dışı ...’a satış yoluyla temlik ettiği, davacının ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 Esas sayılı dosyası üzerinden 03.06.2011 tarihinde davalı ile dava dışı...’a karşı açtığı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde taşınmaz bedelinin tazmini istekli davada, 73 yaşında okuma-yazma bilmeyen kandırılmaya müsait yaşlı bir kadın olduğunu, oğlunun da nişanlısı olması nedeniyle çok güvendiği dava dışı...isimli kişinin davalı ... ile birlikte hareket ederek kendisini aldatmaları sonucu taşınmazların devrinin gerçekleştiğini ileri sürdüğü, bilahare iptal tescil isteğinden feragat ettiği, anılan dosyada 10.02.2011 temlik tarihi itibariyle dava konusu taşınmazların toplam değerinin 457.329,35 TL olarak saptandığı, mahkemece iptal tescil isteği yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacının iradesinin fesada uğratılarak satış işleminin gerçekleştirildiği gerekçesiyle ve taleple bağlı olarak 10.000 TL’nin davalı ...’tan tahsiline karar verildiği, kararın temyizi üzerine Dairece 02.06.2015 tarihinde yargılama giderleri bakımından düzeltilerek onanmasına karar verildiği, kararda kesinleşme şerhi bulunmadığı ancak düzeltilerek onama ilamının taraflarına 24.08.2015, 30.07.2015 ve 04.08.2015 tarihlerinde tebliğ edildiği ve karar düzeltme yoluna başvurulmadığ anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 33. maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir.
Somut olayda, iddianın ileri sürülüş biçiminden hile (aldatma) hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hemen belirtilmelidir ki, mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu 31/1. maddesinde ( 6098 sayılı TBK 39), “ Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder.” 31/2. fıkrasında, “ Hile ile haleldar olmuş yahut ikrah ile yapılmış olan bir akde icazet, zarar ve ziyan talebinden feragati istilzam etmez.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Somut olaya gelince, her ne kadar mahkemece hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiği gerekçesiyle eldeki davanın reddine karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazlar davacı tarafından 09.08.2010 tarihinde davalıya temlik edilmiş olup, davacının 03.06.2011 tarihinde iptal tescil, olmadığı taktirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile taşınmaz bedelinin tazmini isteğiyle açtığı ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 Esas sayılı dosyasında, davacının iradesinin fesada uğratılarak satış işleminin gerçekleştirildiğinin kabul edildiği ve taleple bağlı kalınarak 10.000 TL taşınmaz bedelinin davalıdan tahsiline karar verildiği, eldeki davada ise dava konusu taşınmazların önceki davada tespit edilip de hüküm altına alınmayan bedellerinden kalan kısmın talep edildiği, taraflar arasında görülen önceki dava taşınmazın aslına ilişkin olup, davacının sözleşmeyle bağlı olmadığı yönündeki iradesini karşı tarafa süresi içerisinde ulaştırdığı, bu aşamadan sonra dava açılmasına ilişkin herhangi bir sürenin yasada düzenlenmediği açıktır. O halde, taşınmazın aslına ilişkin talep hak düşürücü süre veya zamanaşımına uğramadığına göre bedelinin hak düşürücü süre ya da zamanaşımına uğradığının kabulü mümkün değildir.
Hal böyle olunca, işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince , BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi