1. Hukuk Dairesi 2016/15877 E. , 2020/4094 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-tazminat istekli dava sonunda yerel mahkemece asıl davada davacı Kartal Tapu Müdürlüğünün davasının aktif taraf ehliyeti yokluğundan reddine; birleştirilen davada, davacı ...’ün iptal tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin birleştirilen davada davalılar Tapu Müdürlüğü, ... ve ... yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl davada davacı /birleştirilen davada davalı Tapu Müdürlüğü tarafından duruşma istekli ve feri müdahil ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.09.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Sema Selçuk geldi, temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl dava, tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat isteklerine ilişkindir.
Asıl davada davacı Tapu Müdürlüğü, dava konusu 3741 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 7/25 payının ... adına kayıtlı iken adı geçenin Kartal 15. Noterliğinin 31.12.2008 tarih 74445 yevmiye no’lu vekaletnamesi ile vekil tayin ettiği ...’ın tevkil yetkisine dayanarak Kartal 12. Noterliğinin 24.08.2012 tarih 17434 yevmiye no’lu vekaletnamesi ile yetkili kıldığı eşi ... tarafından 27.09.2012 tarihinde satış yoluyla davalı ...’ya devredildiğini, önceki malik ...’ün tapu müdürlüğüne sunduğu 03.01.2011 tarihli dilekçe ile vekili ...’ı azlettiği ve azlin usulüne uygun olarak sisteme kaydının yapıldığını, azle rağmen asıl vekaletnamedeki tevkil yetkisine dayalı olarak ikinci vekaletnamenin düzenlendiğini, azile konu vekaletnamenin Takbis sistemi tarafından fark edilmeyerek işleme izin vermesi neticesinde sehven satış işleminin yapıldığını ileri sürerek dava konusu 3741 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 7/25 payın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile önceki malik ... adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen davada davacı ..., davalı ...’ı satış konusunda 2008 yılında vekil tayin ettiğini, adı geçenin de tevkil yetkisine dayanarak davalı eşi ...’ı 2012 yılında yetkili kılarak dava konusu taşınmazdaki payını davalı ...’ya 2012 yılında devrettiğini, oysaki tapu idaresine verdiği 03.01.2011 tarihli dilekçe ile davalı ...’i vekillikten azlettiğini, davalı ...’in azledildiğini bildiği halde tevkil yetkisini kullanarak eşi Nuran’a vekaletname verip işlemi yaptırdığını, tapu idaresinin azilnameyi dikkate almadan hukuka aykırı işlem tesis ettiğini, davalı ...’nun ise diğer davalıların aile dostu olup iyiniyetli olmadığını, herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, davalı ...’ın da davalı eşi İsmail’in vekillikten azledildiğini bildiği halde satışı yaptığını ileri sürerek iptal tescil isteğinde bulunmuş; olmadığı taktirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 126.000 TL’nin satış tarihinden itibaren işleyen ve dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; aşamalarda tazminat isteğini 396.115,28 TL olarak yükseltmiştir.
Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., asıl davada davacı Tapu Müdürlüğünün dava ehliyeti bulunmadığını, tapu kaydına güvenerek çekişmeli taşınmazı edindiğini, vekilin azledilmediğini, satış bedelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalı Tapu Müdürlüğü, davanın işlemi yapan memur ...’e ve müdür yardımcısı ...’a ihbarını, her iki davanın birleştirilmesini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına husumet yöneltilemeyeceğini, zira Tapu kadastro Genel Müdürlüğünün tek başına taraf ehliyeti bulunduğunu, satış işleminin usulüne uygun olarak gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalı ... 24.03.2016 tarihli duruşmada; dava konusu taşınmazın daha önce dava dışı Bozüyük Süt Ürünleri Ltd. Şti. adına kayıtlı olup mülkiyetinin kendisine ait olduğunu, ticari sorunlardan dolayı dava konusu taşınmazı davacı ...’a bedelsiz olarak devredip kendisinden satış için vekaletname aldığını, vekaletnamedeki tevkil yetkisine dayalı olarak taşınmazı davalı ...’ya sattıklarını, vekaletin geçerli olup olmadığının noter tarafından kontrolünden sonra davalı eşi Nuran’ı yetkili kıldığını, tarafına azilname tebliğ edilmediğini, azilnameden haberleri olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Feri müdahil ...; davalı Tapu Müdürlüğü yanında davaya katılmakta hukuki yararı bulunduğunu, davacı ...’ın azilname dilekçesinin aziller siciline kayıt edildiğini, dava konusu taşınmazın davacı ...’dan önceki maliki olan dava dışı Bozüyük Süt Gıda San. Tic Ltd. Şti. ile davacı ... arasında alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı bir satış yapıldığını, davacının da anılan şirketin yetkilisi olan davalı ...’a vekaletname verdiğini, davacının gerçek bir zararı bulunmadığını, noterde düzenlenmiş bir azilname sunulmadığını, kısmi azil dilekçesi verilmesinin kötüniyeti gösterdiğini, davacının vekiller hakkında şikayette dahi bulunmadığını belirterek davalı Tapu Müdürlüğü yanında davaya katılmasına karar verilmesini istemiş; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davada davacı Tapu Müdürlüğünün davasının aktif taraf ehliyeti yokluğundan reddine; birleştirilen davada davacı ...’ün davalı ...’ya yönelttiği tapu iptali ve tescil isteğinin koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddine, tazminat isteğinin birleştirilen davada davalılar Tapu Müdürlüğü ile ... ve ... yönünden kabulüne, birleştirilen davada davalı ... ve Şehircilik Bakanlığı yönünden davanın pasif taraf ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 3741 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 7/25 payı birleştirilen davada davacı ... adına kayıtlı iken 31.12.2008 tarihinde vekil tayin ettiği davalı ...’ın tevkil yetkisine istinaden 24.08.2012 tarihinde yetkili kıldığı davalı ... tarafından 27.09.2012 tarihinde 126.000 TL bedelle asıl ve birleştirilen davada davalı ...’ya satış yoluyla temlik edildiği, birleştirilen davada davacı ...’ün tapu müdürlüğüne verdiği 03.01.2011 tarihli dilekçe ile vekili ...’ı vekillikten azlettiğini bildirdiği, dilekçe üzerinde “143. sayfada S harfinin 18. sırasına yazılmıştır, bilgisayara girilmiştir” kaydının yer aldığı, davacı Tapu Müdürlüğünün çekişmeli taşınmazın önceki kayıt maliki olan ... adına tescili için asıl davayı, önceki kayıt maliki ...’ün de çekişmeli taşınmazın adına tescili, olmadığı taktirde tazmini için birleştirilen davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, Anayasa’nın 40. maddesinin 3.fıkrasında “Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre Devletçe tazmin edilir.” hükmü öngörülmüş; 129. maddenin 5. fıkrasında ise; “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği” açıklanmıştır. TMK’nun 1007. maddesi bu bağlamda yorumlandığında, tapu sicillerinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan devletin sorumlu olacağı ilkesinin benimsendiği anlaşılmaktadır.
Yasanın bu açık hükmünün kaynak olduğu devletin sorumluluğu tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmez. Zira devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur.
Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmelidir.
Bilindiği üzere, iptal tescil davalarının kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; asıl davada davacı idarenin Türk Medeni Kanununun 1025. ve 1007. maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün 85. maddesi ( yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün 74.maddesi) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK’nun 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında asıl davada davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan; Tapu Sicili Tüzüğü’nün 85. maddesi “ Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerekir. Belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesine, ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, müdür defterdarlık veya mal müdürlüğünden düzeltme için dava açılmasını talep eder. Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için müdürlük tarafından re"sen dava açılır. İkinci ve üçüncü fıkralardaki durum, ayrıca kütük sayfasının beyanlar sütununda belirtilir. (Değişik son fıkra: 8/11/2004-2004/8109 K.) Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde belgesine aykırı olarak basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi halinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re"sen düzeltme yapılır.” şeklinde olup, doğrudan dava açmaya engel bir yasal düzenleme içermemektedir.
Diğer taraftan, Tapu Müdürlükleri, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne bağlı ve Genel Müdürlük olarak da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı kuruluşlar olarak genel bütçe içinde ayrı bütçe ile yönetilen kamu kuruluşlarıdır.
O halde, asıl davada davacı Tapu Müdürlüğünün hatalı gerçekleştirilen çekişmeye konu işleminin düzeltilmesi ile ilgili olarak yukarıdaki ilkeler de dikkate alındığında iptal tescil davası açabileceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, asıl davada davacı Tapu Müdürlüğünün davasının esastan incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Asıl davada davacı/birleştirilen davada davalı Tapu Müdürlüğü ile feri müdahilin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, asıl ve birleştirilen dava arasındaki bağlantı nedeniyle ve bozma nedenine göre birleştirilen davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.