9. Hukuk Dairesi 2011/2873 E. , 2013/10018 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dava izin ücretinin tahsiline yöneliktir.
Mahkemenin 31.12.2007 gün ve 2006/747 E. 2007/1077 sayılı kararı davalının temyizi üzerine Dairemizin 16.11.2009 gün ve 2008/11889 E. 2009/32080 K. sayılı ilamı ile özet ve sonuç olarak “…..Yapılan işin niteliği dikkate alındında davacının ilk çalışma dönemi mevsimlik iş kabul edilmeli ve izin ücreti hesabına dahil edilmemelidir. Davalının kabul ettiği miktarda dikkate alınarak 11 ayı aşan ikinci çalışma dönemi için izin ücreti alacağı yapılarak sonuca gidilmelidir. “ gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkemece bozma kararı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor istenilmiş,
Bilirkişi 02.06.2010 tarihli raporunda özet ve sonuç olarak “….davalı 10 ay ve üzeri çalışmaları yıllık ücretli izin hesabında değerlendireceğini kabul etmişken sayın dairenin 11 ay ve üzeri çalışmaları esas alacağına ilişkin bozması yıllık ücretli izin alacaklarının nispi emredici olduğuna ilişkin mevzuat ve yerleşik içtihatlara terstir……Davacının 11 ayı geçen hizmetlerinin toplamı 1 yılı geçmediği için davacı yıllık ücretli izne hak kazanamaz “ şeklinde mütalaada bulunmuştur.
Mahkemece aynen; Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda dosya bilirkişiye verilerek ek rapor alınmıştır.
Alınan 02.06.2010 tarihli bilirkişi raporu tarafların iddia ve savunmalarını irdeler mahiyette dosya kapsamına ve Yargıtay bozma ilamına uygun bulunmakla bilirkişinin belirlediği tespit ve değerlendirilmelere mahkememizce aynen iştirak olunarak aşağıdaki karar verilmiştir “ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus HUMK. da da hüküm altına alındığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır
Öncelikle, Mahkemece verilen karar yasal gerekçeden yoksundur.
Hiçbir açıklama yapmadan “bilirkişinin belirlediği tespit ve değerlendirilmelere mahkememizce aynen iştirak olunarak “ şeklindeki açıklama Anayasanın 141. maddesinin ve HUMK. nun aradığı anlamda gerekçe değildir.
Ayrıca hükmüne uyulan bozma kararını yorumlama görevi Mahkemeye ait olup, bilirkişinin Dairemizin bozma kararını eleştirme hakkı yoktur.
Bu nedenlerle Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklanan hukuki saptamalar usulüne uygun şekilde değerlendirilerek, bozma kararına uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, bilirkişinin görevini aşarak yaptığı yoruma Mahkeme kararındaki yazıma göre “aynen iştirak olunarak “ gerekçesiz şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın tekrar bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.