Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/15681
Karar No: 2021/2461
Karar Tarihi: 24.05.2021

Danıştay 10. Daire 2016/15681 Esas 2021/2461 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/15681
KararNo : 2021/2461


DAVACILAR : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN_KONUSU :
05/10/2016 tarih ve 29848 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 39. maddesinin 2. fıkrası ile 110. maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACILARIN_İDDİALARI :
Davacılar tarafından, dava konusu düzenleme ile cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiği, Türk Ceza Kanunu'na göre tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamayacağı, ancak güvenlik tedbirlerinin alınabileceği, imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel kişilerin, ortaklarının çoğunluğunun veya varsa tüzel kişi temsilcisinin gazete içeriğinden sorumlu olmadığı, sadece ceza davası açılması durumunda resmi ilan yayınlama hakkının durdurulmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğu, azınlık gazetelerine resmi ilan ve reklam verilememesinin ayrımcılık olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALININ_SAVUNMASI :
Davalı idare tarafından, süreli yayının içeriğinin, Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye teşvik eder nitelikte olamayacağı, bu durumun basın hürriyeti ile bağdaşmayacağı, kamu tüzel kişiliği olarak Kanuna aykırı olmamak kaydıyla düzenleme yapma yetkileri bulunduğu, dava konusu düzenlemenin milli güvenlik açısından önemli olduğu, 195 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca Yönetmeliğe uyulması gerektiği, uyulmaması halinde Kanunda yer alan yaptırımların uygulanabileceği, basın özgürlüğüne ilişkin bir sınırlama getirilmediği, sadece kamu kaynağı ile sürdürülen resmi ilan yayınlama hakkından faydalanılmasının engellendiği, gazetelerin asgari yüz ölçümde Türkçe metin içermesi gerektiği, bunun dışında kalan kısımlar bakımından farklı dillerde yayın yapılabileceği, terör ile azınlık gazeteleri konusunun yan yana değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 05/10/2016 tarih ve 29848 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 39. maddesinin 2. fıkrası yönünden davanın reddi, 110. maddesinin ise iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; 5.10.2016 gün ve 29848 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 39'uncu maddesinin 2'nci fıkrası ile 110. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Basın Hürriyeti" başlıklı 28. maddesinde, Devletin basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alacağı, basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26. ve 27. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 26. maddesinin son fıkrasında ise, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunla düzenleneceğine işaret edilmiştir.
Ülkemizde resmi ilan ve reklamlar gelirleri genel olarak basının ve özellikle yerel basının en önemli gelir kaynakları arasında yer almaktadır. Resmi ilan ve reklamların dağıtımı yoluyla basın özgürlüğüne yapılabilecek her türlü etkinin ortadan kaldırılmasını sağlama amacını da taşıyan 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun ile bu hususta objektif esaslar getirilmiştir.
195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun'un ‘’Resmi ilanların dağıtılması” başlıklı 32. maddesinde, “Resmi ilanlar, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın 34 üncü madde mucibince vasıfları tesbit edilecek olan mevkutelere Basın-İlan Kurumu Genel Kurulunun tesbit edeceği esaslar dahilinde dağıtılır.” hükmüne yer verilmiş, bu maddenin atıfta bulunduğu Kanunun 34. maddesinde ise, Resmi ilan verilecek mevkutelerin vasıflarının; a) Münderecat, b) Sayfa sayı ve ölçüsü, c) Kadro, ç) Fiili satış, d) En az yayın hayatı süresi, bakımlarından ve uygun görülecek diğer yönlerden Basın İlan Kurumu Genel Kurulunca tesbit olunacağı kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere 195 sayılı Kanun'un 34. maddesinde resmi ilan verilecek mevkutelerin vasıfları sayılmıştır. Buna göre mevkutelerin; münderecatı, sayfa sayı ve ölçüsü, kadrosu, fiili satış miktarı, en az yayın hayatı süresi bakımlarından Basın İlan Kurumuna tespit yetkisi verilmiştir. Aynı maddenin devamında, "uygun görülecek diğer yönlerden" ibaresiyle davalı idareye Kanunda sayılan vasıflar dışında vasıf belirleme yetkisi verilmiş ise de, Basın İlan Kurumunca yapılacak bu belirlemelerin mevkutelerin "vasıflarına" yönelik olması gerektiği kuşkusuzdur.
Aynı Kanun'un 49. maddesinde de, esas itibarıyla mevkutelerin vasıflarına ve yayınların sahip olması gereken şekli unsurlara riayet edilmemesi halinde uygulanacak yaptırımlara yönelik düzenlemelere yer verildiği, 53'üncü maddesinde de, Basın-İlan Kurumu Genel Kurulu tarafından, bu kanuna müstenit işlerin yürütme tarzını göstermek üzere bir yönetmelik yapılacağı, bu yönetmeliğin Resmi Gazetede yayınlanacağının belirtildiği görülmektedir.
Dava konusu Yönetmelik hükmünde yer alan ve resmî ilân yayınıyla alakalı süreli yayının içeriğinden veya imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel kişilerin, ortaklarının çoğunluğunun ya da varsa tüzel kişi temsilcisinin fiillerinden dolayı haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar veya 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle ceza davası açılması halinde bu ceza davasının neticesine kadar yayınlama hakkının durdurulacağı ve yine haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar veya 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle ceza davası açılan asgarî fikir işçileri kadrosunda yer alan kişilerin asgarî kadrodan çıkarılmaması halinde ilgili gazetenin yayınlama hakkının durdurulacağı yolundaki düzenlemenin süreli yayının vasfına yönelik bir belirleme içermediği tartışmasızdır.
Öte yandan, madde metninde sayılan suçlardan ötürü süreli yayın sahibi tüzel kişi temsilcisinin veya imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel kişilerin ya da ortaklarının çoğunluğunun veya asgarî fikir işçileri kadrosunda yer alan kişilerin haklarında ceza davası açılmış olması sebebiyle resmi ilan ve reklam yayınlama hakkının durdurulması, masumiyet karinesine aykırı olduğu gibi, Anayasa ile teminat altına alınmış olan basın hürriyetinin kullanılmasının hak ve nesafet kuralları ile bağdaşmayacak şekilde sınırlandırılması sonucunu doğuracaktır.
Resmi ilan ve reklam gelirleri, pek çok süreli yayının yayın hayatına devamı bakımından önemli bir kaynak olduğundan resmi ilan yayınlama hakkının, süresi belirli olmayan ceza davası sonucuna kadar durdurulmasının, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti bakımından kısıtlamaya yol açabileceği gözetilerek bu alana ilişkin düzenlemenin Anayasa'nın 28. ve 26. maddeleri uyarınca kanunla yapılması gerektiği açıktır.
Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 39'uncu maddesinin 2'nci fıkrasının iptali isteminde ise;
Anayasanın basınla ilgili düzenlemeleri ve 195 sayılı Kanun hükümleri göz önüne alındığında; Basın-İlan Kurumu Genel Kurulunun gazetelerin içeriğine ilişkin hususlarda, yasaya aykırı olmamak kaydıyla, düzenleme yetkisi bulunduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır.
Bu nedenle, resmî ilân ve reklâmların kapsamını, yayınını, dağıtımını, resmî ilân ve reklâm yayınlama hakkını, Basın İlan Kurumu ile valiliklerin aracılık etme görev ve yetkisini, resmî ilân ve reklâmları yayınlayacak süreli yayınların vasıf ve ödevleri ile kontrol usûl ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılan ve her türlü yazı metnini Türkçe yayınlamasının zorunlu olduğuna ilişkin Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 39'uncu maddesinin 2'nci fıkrasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 110'uncu maddesinin iptaline; davanın diğer kısmının ise; reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava, 05/10/2016 tarih ve 29848 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 39. maddesinin 2. fıkrası ile 110. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Basın Hürriyeti" başlıklı 28. maddesinde, Devletin basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alacağı, basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26. ve 27. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 26. maddesinin son fıkrasında ise, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunla düzenleneceğine işaret edilmiştir.
Ülkemizde resmi ilan ve reklam gelirleri genel olarak basının ve özellikle yerel basının en önemli gelir kaynakları arasında yer almaktadır. Resmi ilan ve reklamların dağıtımı yoluyla basın özgürlüğüne yapılabilecek her türlü etkinin ortadan kaldırılmasını sağlama amacını da taşıyan 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun ile bu hususta objektif esaslar getirilmiştir.
195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun'un ‘’Resmi ilanların dağıtılması” başlıklı 32. maddesinde, “Resmi ilanlar, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın 34 üncü madde mucibince vasıfları tesbit edilecek olan mevkutelere Basın-İlan Kurumu Genel Kurulunun tesbit edeceği esaslar dahilinde dağıtılır.” hükmüne yer verilmiş, bu maddenin atıfta bulunduğu Kanun'un 34. maddesinde ise, Resmi ilan verilecek mevkutelerin vasıflarının; a) Münderecat, b) Sayfa sayı ve ölçüsü, c) Kadro, ç) Fiili satış, d) En az yayın hayatı süresi, bakımlarından ve uygun görülecek diğer yönlerden Basın İlan Kurumu Genel Kurulunca tesbit olunacağı kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava Konusu Yönetmeliğin 110. maddesinin İncelenmesi:
195 sayılı Kanun'un 34. maddesinde resmi ilan verilecek mevkutelerin vasıfları sayılmıştır. Buna göre mevkutelerin; münderecatı, sayfa sayı ve ölçüsü, kadrosu, fiili satış miktarı, en az yayın hayatı süresi bakımlarından Basın İlan Kurumuna tespit yetkisi verilmiştir. Aynı maddenin devamında, "uygun görülecek diğer yönlerden" ibaresiyle davalı idareye Kanunda sayılan vasıflar dışında vasıf belirleme yetkisi verilmiştir.
195 sayılı Kanun'un "Müeyyide" başlıklı 49. maddesinde de, bu kanuna veya bu kanuna dayanılarak yapılacak yönetmeliğe veyahut Kurum Genel Kurulunun bu kanunda yazılı hususlarda ittihaz edeceği kararları ile yükletilen ödevlere yahut da basın ahlak esaslarına, riayet etmeyen gazete ve dergilerle prodüktörler ve kamu idare ve teşekkülleri ve 42. maddede anılan sair ortakların sorumluları hakkında, diğer mevzuat hükümlerine halel gelmemek üzere, yaptırım uygulanacağı düzenlenmiştir.
Dava konusu Yönetmelik maddesi ile, resmî ilân yayınıyla alakalı süreli yayının içeriğinden veya imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel kişilerin, ortaklarının çoğunluğunun ya da varsa tüzel kişi temsilcisinin fiillerinden dolayı haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar veya 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle ceza davası açılması halinde 195 sayılı Kanun'un 49. maddesinde belirtilen süreyi geçmeyecek şekilde yayınlama hakkının durdurulacağı ve yine haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar veya 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle ceza davası açılan asgarî fikir işçileri kadrosunda yer alan kişilerin yazılı bildirimin gazeteye tebliğ tarihinden itibaren beş iş günü içerisinde asgarî kadrodan çıkarılmaması halinde ilgili gazetenin yayınlama hakkının durdurulacağı düzenlenmiştir.
Dava konusu edilen düzenleme ile süreli yayının yayınlanmasının engellenmediği, süreli yayının içeriğinin, anılan suçlar kapsamına girmesi veya ilgili kişilerin fiillerinin bu suçlara vücut verdiği iddiasının kamu davasına dönüşmesi durumunda resmi ilan yayınlama hakkının en fazla iki ay süreyle durdurulmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Öte yandan iptali istenilen düzenlemede, açılan kamu davasının neticesine göre, yoksun kalınan resmi ilan yayınlama hakkına ilişkin telafi veya mahsup işlemlerinin uygulanmasına karar verileceği belirtilmektedir.
Bu nedenle, üst hukuk normlarına ve kamu yararına uygun olduğu görülen, oluşabilecek zararların telafisini de öngören dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava Konusu Yönetmeliğin 39. maddesinin 2. fıkrasının İncelenmesi:
Anayasanın basınla ilgili düzenlemeleri ve 195 sayılı Kanun hükümleri göz önüne alındığında; Basın İlan Kurumu Genel Kurulunun gazetelerin içeriğine ilişkin hususlarda, yasaya aykırı olmamak kaydıyla, düzenleme yetkisi bulunduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır.
Bu nedenle, resmî ilân ve reklâmların kapsamını, yayınını, dağıtımını, resmî ilân ve reklâm yayınlama hakkını, Basın İlan Kurumu ile valiliklerin aracılık etme görev ve yetkisini, resmî ilân ve reklâmları yayınlayacak süreli yayınların vasıf ve ödevleri ile kontrol usûl ve esaslarını düzenlemek amacıyla çıkarılan ve gazetelerin asgari yüzölçümü içerisinde yer alan hususi ilan ve reklamlar dışındaki her türlü yazı metninin Türkçe yayınlamasının zorunlu olduğuna ilişkin Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 39. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava Konusu Yönetmeliğin 110. maddesi yönünden DAVANIN REDDİNE oy çokluğu ile,
2. Dava Konusu Yönetmeliğin 39. maddesinin 2. fıkrası yönünden DAVANIN REDDİNE oy birliği ile,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, … TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara ve davalı idareye iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 24/05/2021 tarihinde karar verildi.


(X)-KARŞI OY :

Dava, 05/10/2016 tarih ve 29848 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 39. maddesinin 2. fıkrası ile 110. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Basın Hürriyeti" başlıklı 28. maddesinde, Devletin basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alacağı, basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26. ve 27. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, yine Anayasa'nın 26. maddesinin son fıkrasında, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Türkiye’de ulusal/yerel basın ayrımı yapılmadan genel olarak basının ve özellikle yerel basının varlığını önemli ölçüde resmi ilan gelirleri ile devam ettirmesi, dolayısı ile resmi ilan ve reklamların süreli yayınların devamında önemli bir gelir kaynağı olduğu dikkate alındığında, resmi ilan ve reklamların dağıtımı yoluyla basın özgürlüğüne, yazılı basına yapılabilecek her türlü etkinin ortadan kaldırılarak reklamların dağıtılmasında objektif kurallara uyulması bir zorunluluktur. Bu sebeple, resmi ilan ve reklamların dağıtımında görülen keyfi uygulamalara yol açan düzenlemeler, 09/01/1961 tarihinde yürürlüğe giren 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun ile kaldırılarak objektif esaslar getirilmiştir.
195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun'un ‘’Resmi ilanların dağıtılması” başlıklı 32. maddesinde, “Resmi ilanlar, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın 34 üncü madde mucibince vasıfları tesbit edilecek olan mevkutelere Basın-İlan Kurumu Genel Kurulunun tesbit edeceği esaslar dahilinde dağıtılır.” hükmüne yer verilmiş, bu maddenin atıfta bulunduğu Kanunun 34. maddesinde ise, Resmi ilan verilecek mevkutelerin vasıflarının; a) Münderecat, b) Sayfa sayı ve ölçüsü, c) Kadro, ç) Fiili satış, d) En az yayın hayatı süresi, bakımlarından ve uygun görülecek diğer yönlerden Basın İlan Kurumu Genel Kurulunca tesbit olunacağı kurala bağlanmıştır.
195 sayılı Kanun'un 34. maddesinde belirlenen kriterlerle, salt resmi ilan almak amacıyla yapılabilecek teşebbüsleri önlemek amaçlanmış ve gerçek anlamda gazete sıfatına haiz yayınlara resmi ilan yayınlama hakkı verilebilmesi için süreli yayınların vasıfları üzerinde önemle durulmuştur. Bu sebeple resmi ilan yayınlama hakkı için aranılan vasıflar; gazetelerin kalitesini arttırmaya yönelik, ilkeli çalışmasını sağlayıcı ve bunun yanı sıra, yayında sürekliliği ve güvenilirliği hedefleyen ölçütler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kanunun 34. maddesinde resmi ilan verilecek mevkutelerin vasıfları sayılmıştır. Buna göre mevkutelerin; münderecatı, sayfa sayı ve ölçüsü, kadrosu, fiili satış miktarı, en az yayın hayatı süresi bakımlarından Basın İlan Kurumuna tespit yetkisi verilmiştir. Yine madde devamında, "uygun görülecek diğer yönlerden" ibaresiyle davalı idareye, Kanunda sayılan vasıflar dışında vasıf belirleme yetkisi verilmiş ise de, Basın İlan Kurumunca tespit edilecek bu konuların da mevkutelerin "vasıflarına" yönelik olması gerektiği kuşkusuzdur. Bir başka ifade ile süreli yayınların, ilan ve reklam yayınlayabilmesi için Basın İlan Genel Kurulu tarafından yayınların vasfı kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olması gerekmektedir.
Kanunun 49. maddesinde de, süreli yayınlara getirilen müeyyidelerin esas itibarıyla mevkutelerin vasıflarına ve yayınların sahip olması gereken şekli unsurlara riayet edilmemesi halinde uygulanacak yaptırımlara yönelik olduğu görülmektedir.
195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanunun 34, 35, 36 ve 53. maddelerine dayanılarak hazırlanan ve 05/10/2016 tarih ve 29848 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin, "Yayınlama hakkının durdurulması veya sona erdirilmesi" başlıklı dava konusu 110. maddesinde;
" (1) Resmî ilân yayınıyla alakalı süreli yayının içeriğinden veya imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel kişilerin, ortaklarının çoğunluğunun ya da varsa tüzel kişi temsilcisinin fiillerinden dolayı haklarında 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar veya 12/04/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle ceza davası açılması halinde, bu süreli yayının görev alanlarına göre Kurum Genel Müdürlüğü veya ilgili valiliğin teklifi üzerine Yönetim Kurulu tarafından 195 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinde belirtilen süreyi geçmeyecek şekilde yayınlama hakkı durdurulur. Bu fıkra uyarınca işlem yapılması, tekrar işlem yapılmasına engel teşkil etmez. Açılan davanın neticesine göre bu Yönetmelik hükümleri uyarınca telafi, mahsup ya da resmî ilân ve reklâm yayınlama hakkının sona ermesine karar verilir.
(2) Asgarî fikir işçileri kadrosunda yer alan kişilerden herhangi birisi hakkında birinci fıkrada belirtilen suçlar kapsamında ceza davası açılması halinde, görev alanlarına göre Kurum Genel Müdürlüğü veya ilgili valiliğin yazılı bildirimi üzerine, bu kişi ya da kişiler, yazılı bildirimin muhatabı gazeteye tebliğ tarihinden itibaren beş iş günü içerisinde asgarî kadrodan çıkarılır. Aksi takdirde bu Yönetmelik hükümleri uyarınca ilgili gazetenin yayınlama hakkı durdurulur." hükmüne yer verilmiştir.
Tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu Yönetmelik hükmü ile getirilen süreli yayın sahibi tüzel kişi temsilcisinin veya imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel kişilerin ya da ortaklarının çoğunluğunun fiillerinden ya da bu kişiler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar veya 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle açılacak ceza davasının neticesine kadar yayınlama hakkının durdurulmasına ve yine haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar veya 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle ceza davası açılan asgarî fikir işçileri kadrosunda yer alan kişilerin asgarî kadrodan çıkarılması aksi halde ilgili gazetenin yayınlama hakkının durdurulacağına ilişkin kuralın, süreli yayının vasfına yönelik bir belirleme olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Nitekim Basın İlan Kurumu Genel Genel Kurulunca, resmi ilanların gazete ve dergilerin yanı sıra internet ortamında yayınlanması ve resmi ilanlara ulaşılabilirliğin arttırılması amacıyla almış olduğu karara karşı açılan dava sonucunda Dairemizin 18/02/2016 tarih ve E:2012/5810, K:2016/866 sayılı kararıyla, anılan düzenlemenin mevkutelerin vasıflarına ilişkin bir düzenleme olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Öte yandan, Anayasa'nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” denilmektedir. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan “suçsuzluk karinesi”, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin, adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır. Suçsuzluk karinesi uyarınca, bir kişinin suçlu olarak nitelendirilebilmesi kesin hükümle mahkûm olmasına bağlıdır.
Dava konusu düzenleme ile madde metninde sayılan suçlardan ötürü süreli yayın sahibi tüzel kişi temsilcisinin veya imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel kişilerin ya da ortaklarının çoğunluğunun veya asgarî fikir işçileri kadrosunda yer alan kişiler hakkında ceza davası açılmış olması sebebiyle resmi ilan ve reklam yayınlanma hakkının durdurulması, masumiyet karinesine aykırı olduğu gibi, Anayasa ile teminat altına alınmış olan basın hürriyetinin kullanılmasının hak ve nesafet kuralları ile bağdaşmayacak şekilde sınırlandırılması yönüyle de hukuka uygun görülmemektedir.
Resmi ilan ve reklam gelirlerinin yukarıda da ifade edildiği üzere, pek çok süreli yayının yayın hayatına devamı bakımından önemli bir kaynak olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu sebeple, resmi ilan yayınlama hakkının, süresi belirli olmayan ceza davası sonucuna kadar durdurulmasının, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti bakımından kısıtlamaya yol açabileceği nazara alındığında bu alana ilişkin getirilecek düzenlemenin Anayasa'nın 28. ve 26. maddeleri uyarınca kanunla yapılması gerektiği açıktır.
Bu durumda, basın hürriyeti ve masumiyet karinesi de dikkate alınarak yasa ile getirilebilecek bir sınırlamanın yönetmelikle getirilmesine yönelik Yönetmeliğin dava konusu 110. maddesi hukuka aykırı olduğundan iptali gerektiği oyuyla, bu kısma ilişkin olarak aksi yöndeki Daire kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi