17. Hukuk Dairesi 2013/9800 E. , 2014/9161 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2012/55-2013/111
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı A.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya sigortalı araç ile müvekkili idaresindeki bisikletin karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığını belirterek çalışma gücü kaybı için fazlaya dair haklarını saklı tutarak 50.000,00.-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı A.. A.. vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını, talebin zamanaşamına uğradığını ve davacının özürlü oranını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalıya sigortalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğu ve davacının % 40 oranında sürekli çalışma gücü kaybı olduğu kabul ederek, davanın kabulü ile 50.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı A.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle davacının gelirinin SGK kayıtlarına dayalı olarak belirlenmiş olmasına göre davalı A.. A.. vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücünün kaybı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile daimi maluliyete uğradığını ileri sürmüş, mahkemece İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu Raporu hükme esas alınarak % 40 çalışma gücü kaybı olduğunu değerlendirerek belirlenen maddi tazminata hükmedilmiştir.
“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK"nın 46. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkosu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda davacının yaralanmasına neden olan kazaya bağlı maluliyetine ilişkin olarak dosyada 07.03.2007 tarihli İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu Raporu bulunmakta ise de, maluliyet oranı kaza tarihine göre yürürlükte bulunan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümleri dikkate alınarak belirlenmemiş olup yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak davacının çalışma gücü kaybı oranının belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya geçici çalışma gücü kaybı veya rücuya tabi peşin sermaye değerli her hangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorularak belirlenmesi ile ödeme yapıldığının belirlenmesi halinde bu durumun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
4-Kabule göre de, çalışma gücünün kaybına ilişkin zararın hesabında çalışma gücünü kaybedenin gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemini olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de emeklilik ya da çalışma hayatının sona erdiği pasif dönemini oluşturduğu Dairemiz ve Yargıtay"ın yerleşik uygulaması ile benimsenmiştir. Destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararının asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan şekilde bir hesaplama yapılmamış, işlemiş bilinen dönem ve işleyecek bilinmeyen dönem ayrımı yapılarak davacının bakiye yaşam süresince elde ettiği geliri üzerinden hesaplama yapılmıştır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi yaşam süresinde kişinin çalışma hayatının sona erdiği pasif döneminin belirlenerek bu dönemde elde edeceği gelir düzeyinin yalnızca çalışan kişiler için öngörülen Asgari Geçim İndirimi uygulanmaksızın Asgari Geçim İndirimsiz asgari ücret düzeyinde gelir sağladığının kabul edilerek buna göre hesaplanma yapılması gerekirken açıklanan yöntem dışında hesaplama tarzı uygulanan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı A.. A.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2, 3 ve 4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı A.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 5.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.