9. Hukuk Dairesi 2010/39836 E. , 2013/9945 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, cezai şart alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalının şirkette sigortalı işçi olarak çalışırken ... Klima Ltd Şti isimli şirketi kurduğunu, davalının şirkette çalışırken aynı iş kolu ve dalında faaliyet gösteren bir başka firmanın kurucu ortağı olması nedeniyle işe girerken imzaladığı taaahhütnameyi ihlal ettiğini, sözleşmede davacı şirketin işkolu ve faaliyet sahası olan ısıtma, soğutma , havalandırma, klima alanında faaliyet göstermeyeceğini, bu alanda faaliyet gösteren şirket ortak veya danışmanı olamayacağını, bunlara aykırı davranması halinde de 20.000 USD ceza ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini ileri sürerek cezai şart alacağı istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, iş sözleşmesi devam ederken cezai şart içeren sözleşmenin yapıldığını ve bu nedenle geçerli bir sözleşme olmadığını, tek nüsha halinde tanzim edildiğini, işveren imzasının bulunmadığını, cezai şartın yalnızca işveren lehine konduğunu, 3 yıl süreli rekabet yasağının emeğiyle geçinen bir işçi için uzun bir zaman olduğunu, davacıyı zarara uğratmasının söz konusu olmadığını, cezai şartın tenkisi ile ilgili olarak BK"nın 161/son maddesinin uygulanması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, cezai şarta ilişkin hükmü içeren sözleşmenin; davalının, davacı iş yerine girdiği tarihinden yaklaşık 2 yıl sonra düzenlediği ve işe giriş tarihinde düzenlenmeyen sözleşmenin, davalının işten çıkartılma endişesi ile imzaladığının kuvvetle muhtemel olduğu, öte yandan, cezai şarta ilişkin hükmün sadece işçi aleyhine hükümler içerdiği, taraflara eşit olarak yükümlülükler yüklemediği bu şekilde tek taraflı yükümlükler içeren cezai şart hükmünün hukuken himayesinin de mümkün olmadığı, belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı taraf temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı işçi ile yapılan sözleşme gereği rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesi “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir. İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır.” hükmünü haiz olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde sözü edilen sırlara vakıf işçinin sözleşme yapmak şartıyla işten ayrılması halinde aynı işi kendi adına yapmamasını, rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını düzenlemektedir. Düzenleme, hizmet sözleşmesi içinde yer almakla birlikte hizmet sözleşmesi süresi içinde yapılmaması gereken bir hususta değil, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra yapılmaması gereken bir hususta düzenleme getirmektedir.
İş sözleşmesinin devamı sırasında rekabet yasağının ihlali şeklindeki sadakatsizlik iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturur. Bu rekabet yasağının sözleşmeden veya kanundan kaynaklanmasının hukuki sonuçları ile aynıdır.
Oysa somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalının sözleşmesi devam ederken kurduğu şirket ile haksız rekabette bulunduğunu ve sözleşmesi sona ermesinden sonra devam eden eylemi bulunduğunu ileri sürerek cezai şart istemektedir. Rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkarmaktadır. Ayrıca rekabet yasağının belirlenmesinde ticari sırrın ne olduğu uzman mahkemelerce değerlendirilmesi gereken ve piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde 818 sayılı Kanun"un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.02.2012 Tarih 2011/11-781 Esas- 2012/109 Karar sayılı ilamında da hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise, açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece mutlak şekilde ticaret mahkemelerinin görevine giren dava açısından görevsizlik kararı verilmesi yerine işin esasına girilerek hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25/03/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.