11. Hukuk Dairesi 2020/865 E. , 2020/5063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 28.03.2018 tarih ve 2017/750 E- 2018/236 K. sayılı kararın davalı ... Holding A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 23.10.2019 tarih ve 2018/1465 E- 2019/1266 K. sayılı kararın Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... Holding A.Ş vekili tarafından istenmiş ise de 20.02.2020 tarihinde davalı şirket vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçeside dikkate alınarak dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketçe istediği her an parasını çekebileceği taahhüdünde bulunulması, ayrıca kâr payı dağıtılacağının vaat edilmesi nedeniyle müvekkilinin davalı şirkete para verdiğini, verilen paranın karşılığında ortaklık durum belgesi ve tahsilat makbuzu ibareli belge verildiğini, davacının defalarca parasını geri istemesine rağmen davacıya ödeme yapılmadığını, davalıların hukuka, vicdana aykırı faaliyetleri sebebiyle onlarca kez yargılandıklarını, davalıların kanunlara aykırı faaliyetlerinden dolayı yapılan işlerin sadece ticaret hukuku içerisinde değerlendirilemeyeceğini ileri sürerek, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, ıslah dilekçesiyle neticeten fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.238,00 Euro"nun fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının, davalılara ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, zamanaşımı, husumet ve esasa ilişkin savunmalarda bulunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince, davalı tarafın hak düşürücü süre ve zaman aşımı def"inin yerinde olmadığı, davacının 16.238,00 Avro x 2,9767 = 48.335,65 TL alacağının bulunduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının davalı ... Holding A.Ş."nin ortağı olmadığının tespitine, 48.335,65 TL"nin temerrüt tarihi olarak kabul edilen 05.06.2015 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce, davalı şirket vekilinin sair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, mahkemece yapılan hesabın hatalı olduğu gerekçesiyle davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kısmen kabulüne, davacının davalı ... Holding A.Ş."nin ortağı olmadığının tespitine, 37.955,90 TL"nin 05.06.2015 dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faiziyle davalı şirketten (davalı ... yönünden ilk derece mahkemesince kurulan hüküm yönünden tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla ve müteselsilen) alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının davalı ... Holding A.Ş. yönünden fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"nun 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ""31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun"un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, Bölge Adliye Mahkemesince taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu"nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re"sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar veridi.