6. Hukuk Dairesi 2021/931 E. , 2021/1163 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki iflas davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacının istinaf başvurusunun reddine, müdahil Yapı ve Kredi Bankası yönünden davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkil şirketin temizlik hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini, hali hazırda 15 personel çalıştırdıklarını, 2015 yılının başlarından itibaren piyasada meydana gelen olumsuzluklar sonucunda 2015 yılı Kasım ayından bu yana ödeme güçlüğü çektiklerini, sunulan iyileştirme projesinin uygulanarak borca batıklıktan kurtulacaklarını ileri sürerek, müvekkilinin iflasının 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin borca batık olduğu, davacı-borçlu şirketin sunmuş olduğu iyileştirme projesinin somut belgelere dayalı ve gerçekçi nitelikte olmadığı, tamamen afaki taahhütlerden oluştuğu, öngörülen nakdi sermaye arttırımının gerçekleştirilmediği, borca batık olan davacı şirketin iflas erteleme için öngörülen şartları taşımadığı gerekçeleriyle davanın reddi ile davacı şirketin iflasına karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ile müdahil ... vekilinin istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince, davacı şirket tarafından sunulan iyileştirme projesi ve revize projenin, gerçek ve uygulanabilirliği ihtimâllere bağlı, ciddi ve inandırıcı olmadığı, şirketin borca batık olduğu, bu nedenlerle iflas erteleme şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi ile şirketin iflasına dair kararın esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; verilen iflas kararı ile birlikte tedbirlerin kaldırılması gerektiğinden müdahil banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353.1.b.2 maddesi gereğince tedbire yönelik hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir.Bu kez kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.
İflas erteleme davaları, dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin borca batık olduğu yönünde tespit yapılmış olmasına karşın davacı şirkete ait taşınmaz değerlemeleri ve depodaki ürünler ile diğer varlıkların hesaplamasının hatalı olduğunu ileri sürmüş, temyiz dilekçesi ile şirketin borca batıklıktan çıktığını belirtmiştir. İflas erteleme davalarında şirketin borca batık olup olmadığının belirlenmesi en önemli koşul olup, borca batıklık tespitinde kaydi değerler değil satış sırasında gerçekleşecek rayiç değerler esas alınmalı, borca batıklık kesin bir şekilde tespit edilmelidir. Bu durumda mahkemece hakkında iflas kararı verilen şirketin güncel durumu itibariyle rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda, iflas erteleme isteyen şirket hakkında 27.06.2016 tarihinde iflas erteleme tedbirlerine ve sonrasında tedbirlerin devamına karar verildiği anlaşılmıştır. 28.02.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7101 Sayılı Yasanın 65.maddesi ile kaldırılan ancak geçici 14.madde ile derdest davalarda uygulanmasına devam edilen İİK’nın 179/b-7. maddesi uyarınca iflas erteleme tedbirleri 5 yıldan daha fazla olamayacağından mahkemece yapılacak inceleme sonunda şirketin borca batık olduğunun anlaşılması halinde inceleme tarihi itibariyle 5 yıllık erteleme süresi dolduğundan iflas kararı verilmesi, borca batık olmadığının tespiti halinde ise iflas erteleme talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesinin 2019/2484 Esas, 2019/1848 Karar sayılı kararının kaldırılarak hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı bozulan Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesine, kararın bir suretinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 03.11.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı şirketin 31.08.2016 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre rayiç değerlere göre borca batık olduğu tespit edilmiş ve bu rapor davacıya tebliğ edilmesine rağmen temyizde ileri sürdüğü itirazları rapora karşı ileri sürmemiştir. Kaldı ki, davacının ileri sürdüğü taşınmaz değerleri, depodaki mallar ve diğer varlıkların değerlemeleri de raporda usulüne uygun yapılmıştır. Davacı, neyin yanlış olduğuna ilişkin somut bir iddia da ileri sürmemiştir. Sermaye koyma borcunu dahi yerine getiremeyen davacının itirazları iyiniyetten uzaktır.
Diğer yandan, davacının sunmuş olduğu iyileştirme projesi de borca batıklıktan çıkılacağına dair hiçbir somut öneri, taahhüt ve yapılandırma içermemektedir.İİK"nın 179. ve devamı maddesinde düzenlenen iflasın ertelenmesi talebinin kabulü için gerekli iki unsur bulunmaktadır. Bunlar, borca batıklık ve bu borca batıklıktan çıkmak için ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesinin sunulmasıdır.
Davaya konu olayda, yukarıda belirtildiği gibi, alınan usulüne uygun rapora göre şirketin borca batık olduğu, sunulan iyileştirme projesinin ise ciddi ve inandırıcı olmadığı, davacının iddialarının soyut olup dosya kapsamı ile de örtüşmediği, tüm bu hususlar dikkate alındığında verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğundan onanması gerektiği düşüncemle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım.