10. Hukuk Dairesi 2014/21346 E. , 2015/17599 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Davacı, Almanya"da çalışmağa başladığı 11.11.1991 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesini, 01.03.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
10.11.1987 tarihi itibarıyla 18 yaşını ikmal eden, 10.11.1987-29.06.1990 tarihleri arası Almanya"da geçen 949 günü, 01.09.1991-31.12.2002 ve 2003-2004 tarihleri arası İsviçre"de geçen 4.580 günü 3201 sayılı Yasa uyarınca ve 2013 yılındaki ödemelerle borçlanan davacı, Almanya"da geçen 27.10.1986-29.06.1990 tarihleri arası çalışma sürelerine ilişkin primleri 24.03.1994 günlü kararla iade almıştır. Öte yandan, dava dosyasında yer alan İsviçre sigorta merciine ait hizmet cetveline göre de davacı, ilk defa 01.09.1991 tarihi itibarıyla İsviçre yaşlılık sigortasına giriş yapmış; davacının, 14.02.2014 günlü tahsis başvurusunun sigorta girişinin 3201 sayılı Yasanın 5.maddesi uyarınca 22.12.1996 tarihi alınap reddi üzerine de eldeki bu dava açılmıştır.
Davacı, Almanya"da çalışmağa başladığı 11.11.1991 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesini, 01.03.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitini istemiştir.
Mahkeme, 27.10.1986-29.06.1990 tarihleri arası Almanya"da geçen çalışma sürelerine ilişkin primlerin 24.03.1994 günlü kararla iade alınarak tasfiye edilmiş olması nedeniyle, sigorta başlangıcının 3201 sayılı Yasanın 5.madde hükmüne göre belirlenmesine yönelik kurum işlemini yerinde bulmuş, ayrıca kesin dönüşün de gerçekleşmemiş olması nedeniyle, davanın tümüyle reddine karar vermiştir.
Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya yöneliktir.
1-27.10.1986-29.06.1990 tarihleri arası Almanya"da geçen çalışma süreleri, anılan süreye ait primlerin 24.03.1994 günlü kararla iade alınarak tasfiye edilmiş ise de; dava dosyasında yer alan İsviçre sigorta merciine ait hizmet cetvelinde davacının, ilk defa 01.09.1991 tarihi itibarıyla İsviçre yaşlılık sigortasına giriş yaptığının anlaşılması karşısında, anılan 01.09.1991 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıcı olarak sayılabilmesi mümkündür.Şu halde, davacıya sigorta başlangıcına ilişkin istemi açıklatılmak suretiyle, İsviçre yaşlılık sigortasına giriş olan 01.09.1991 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıcı sayılmasının dava konusu yapıldığının anlaşılması halinde, anılan istemin kabulüne karar verilmesi gerekeceği gözetilmelidir.
2-Öte yandan, Mahkemenin kesin dönüş şartının gerçekleşmediğine ilişkin kabulü de eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Yasa hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6. maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.
Kesin dönüşün, aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade ettiği; “sosyal sigorta ödeneği” deyiminden, çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödeneklerin amaçlandığı; “sosyal yardım ödeneği” ibaresinin ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlamını taşıdığı kabul olunmaktadır. Ne var ki, “kesin dönüş” ifadesi, mutlak anlamda, yurtdışında bulunduğu ülkeden Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurtdışına çıkış yapmama şeklinde değerlendirilemez. İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23. maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2. maddesi ile tanınmış “Serbest dolaşım özgürlüğü”nün ihlali sonucunu doğuracaktır.
Ayrıca, yurtdışında geçen çalışmalar sonucu o ülkenin sosyal güvenlik sisteminden hak kazanılan yaşlılık ya da malullük aylığının bir sonucu olan ve ikamete dayalı bulunmayan sosyal sigorta veya sosyal yardım niteliğindeki edimlerden yararlanmak, yurtdışından kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkının en
doğal sonucu olup, bu haktan feragat anlamı çıkacak şekilde bir “kesin dönüş” tanımı yapılması, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği olgusunun göz ardı edilmesi sonucunu da doğuracaktır.
Şu halde yapılması gereken iş; yukarıda bir no"lu bozma ilamı kapsamında, davacının sigorta başlangıcı tarihinin belirlenmesini takiben, belirlenecek bu başlangıca göre tahsis şartlarınını varlığı irdelenmeli; bu irdeleme yapılırken, aylık bağlanabilmesi için 6"ıncı maddenin aradığı kesin dönüş koşulunun varlığı yeniden ve usulünce (bu anlamda özellikle yurtdışı sigorta merciine ait son tarihli tercümeli hizmet cetveli celbedilerek v.s) araştırılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.