
Esas No: 2020/3535
Karar No: 2020/7195
Karar Tarihi: 30.11.2020
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/3535 Esas 2020/7195 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... İli, ... İlçesi, ... Beldesi, ... Köyü sınırları içinde kalan 5.872 m²’lik devlet ormanı arazisinin idari kararla birinci derece doğal sit alanından üçüncü derece doğal sit alanına dönüştürüldüğünü, bu alan içerisinde bulunan ... serisi 348-381 nolu bölümde aynı kurulun kararı ve diğer davalı kurumların onayları ile su ürünleri üretim tesisi inşaatı için yapı ruhsatı verildiğini, Orman Genel Müdürlüğü"nce toplam alanı 5872 m² olan ormanlık alan üzerinde Trabzon 3. Noterliğinin 31/03/2003 tarih ve 7318 nolu taahhüt senediyle adına izin hakkı tesis edildiğini, 14/03/2003 başlangıç tarihli sözleşme ile 21/11/2012 tarihine kadar bu alan için kiralama yapıldığını, sözleşme konusu bedellerin ödendiğini, uygunluk ve izin yazıları ile sözleşmelere dayanarak davaya konu tesislerin inşaatına başladığını, yüklü miktarda imalat ve harcama yaptığını; ancak idari işlemin iptaline dair idare mahkemesi kararı neticesinde sahanın yeniden birinci derece sit alanı haline dönüştüğünü, yapı yapılmasına izin veren idari işlemin de iptal edildiğini, ... Orman İşletme Şefliği elemanlarınca tesisin kilidini kırmak suretiyle tesislere girilerek eşyaların dışarıya çıkarıldığını, izinli olarak yapılan binaların bir kısmının halen ... Orman İşletme Şefliği ... Toplu Koruma Ek binası olarak kullanıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere yaptığı masraflardan şimdilik 10.000,00 TL’sinin ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İl Özel İdaresi ile diğer davalılar; idare mahkemesince verilen kararını uygulandığını, bu nedenle zarardan sorumlu tutulamayacaklarını, uyuşmazlığa bakmaya idari yargının görevli olduğunu belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece; dava konusu yeri 1.derecede sit alanı olduğu halde 3.derecede sit alanı haline getiren ve işlemi idari yargı kararıyla iptal edilen davalı ... Bakanlığının kusurlu olduğu, diğer davalıların zararın oluşmasında herhangi bir kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın kabulüne, diğer davalılar hakkındaki davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2016/4054 E 2016/3696 K sayılı ilamıyla; kira sözleşmesi uyarınca kiraya verenin Trabzon İl Özel İdaresi olduğu, kanun değişikliğiyle İl Özel İdaresinin ... Büyükşehir Belediyesi bünyesine alındığı ve bu nedenle ... Büyükşehir Belediyesinin İl Özel İdaresinin yerine geçerek davalı konumunda olduğu, bu davalı bakımından taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre inceleme yapılıp işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın husumet nedeniyle reddinin doğru olmadığı, diğer davalı idareler bakımından ise idari işlem ya da idari eylemden doğan zararın tazmini için açılan davanın idari yargıda görülmesi gerekmekle yargı yolu caiz olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak; davacının diğer temyiz itirazları reddedildiğinden, masrafların tespiti yönünden yeni bir inceleme yapılmasına gerek olmadığı belirtilerek, başkaca inceleme yahut değerlendirme yapılmaksızın davalı ... Belediyesi bakımından davanın kabulüne, diğer davalılar bakımından ise yargı yolu caiz olmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak; aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Her ne kadar mahkemce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında davacı ile il özel idaresi arasında imzalanan sözleşme hükümleri incelenip işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen mahkemece, taraflar arasındaki kira sözleşmesi incelenmeksizin ve sözleşme hükümleri değerlendirilmeksizin doğrudan davanın kabulüne
karar verilmiştir. Belirtmek gerekir ki bozma ilamı öncesinde alınan bilirkişi raporuna il özel idaresince itiraz edilmiş, mahkemece de bu davalı bakımından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dolayısıyla bilirkişi raporundaki ruhsatlı, ruhsatsız ve proje harici yapıların toplam değerinin değerine ilişkin tespitin davalı ... bakımından bozma ilamında davacının sair temyiz itirazlarının reddi nedeniyle kesinleştiği kabul edilemeyecektir.
İl özel idaresi ile davacı arasında 03.12.2003 başlangıç tarihli 10 yıl süreli su ürünü istihsal yeri kira sözleşmesi imzalanmış, 23.11.2007 tarihinde tesisin mühürlenmesiyle kiralanan tahliye edilmiştir. Sözleşmeni 11. maddesinde “Kiracı, projeye dayalı kiralamalarda, su ürünü istihsal yerinde proje gereği yapacağı inşaatlar için önceden, ilgili idarelerden ruhsat almak zorundadır. Aksi halde her türlü sorumluluk ve cezai takibat kendisine aittir.” düzenlemesi yer almaktadır. Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda sözleşme hükümlerinin değerlendirilmesi gerekirken değerlendirilmemiştir. Sözleşmede kiracının yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları talep edemeyeceği yönünde düzenleme yoktur. Bilirkişi heyetinin bozma öncesinde sunduğu raporda; kiracının faydalı ve zorunlu masraf olarak bedelini talep ettiği yapılardan yalnızca bekçi kulübesinin ruhsatının bulunduğu belirlenmiştir. Bunun dışında kalan ruhsatsız ve projeye aykırı olan kaçak yapıların ekonomik değerlerinin korunmasından söz edilemeyeceğinin ve bu nedenle bunlar bakımından faydalı zorunlu masraf bedeli talep edilemeyeceğinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece; taraflar arasındaki 03.12.2003 tarihli sözleşmede aksine bir düzenleme yer almadığından davacının davalıdan faydalı-zorunlu masraf talep edebileceği, ancak ruhsatsız ve kaçak yapılar bakımından faydalı-zorunlu masraf talep edilemeyip yalnızca bekçi kulübesinin ruhsatlı olduğu dikkate alınarak bilirkişiden bekçi kulübesinin öncelikle imal tarihi itibariyle, imal tarihinin ispat edilememesi durumunda ise kural olarak bu gibi zorunlu ve faydalı masrafların kira sözleşmesinin başlangıcında yapılmış olduğu kabul edildiğinden sözleşme başlangıç tarihi olan 03.12.2003 itibariyle, belirlenecek değerinden yıpranma payı düşülmek suretiyle bedelinin tespiti hususunda ek rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan davalı ... Büyükşehir Belediyesinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.