Esas No: 2016/41
Karar No: 2016/77
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/41 Esas 2016/77 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2016 / 41 KARAR NO : 2016 / 77 KARAR TR : 15.02.2016 |
ÖZET : 5754 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce belediye başkanı seçilmesine bağlı olarak 5434 sayılı Yasa kapsamında Emekli Sandığı ile ilişkilendirilen davacının; 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamındaki hizmetlerinin iptali ve Emekli Sandığına vermiş olduğu tahsis talebine ilişkin dilekçesi gereğince kendisine yaşlılık aylığı bağlanması istemiyle açtığı davanın; 5434 sayılı Kanun hükümleri bağlamında çözümleneceği gözetildiğinde, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, İDARİ YARGININ görevli olduğu hk.
|
K A R A R
Davacı : M. G.
Vekilleri : Av.E.K.-Av.E.K.
Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekilleri : Av. D.A.Y., Av.A.B. Ç.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kuruma 0 334 652 080 sicil numarası ile 1479 sayılı yasaya tabii Bağ-Kur sigortalısı iken, 28.03.2004 tarihinde Yunak İlçesi Sülüklü Belediyesi Belediye Başkanı seçildiğini ve 625401340 sicil numarası ile Emekli Sandığı ile ilişkilendirildiğini; fakat davalı kurum tarafından, Esnaf Bağ-Kur sigortalılığının da devam ettirildiğini, oysa Sosyal Süvenlik sistemimizde çifte sigortalılığın kabul edilmediğini, bir kişinin ayna anda iki sosyal güvenlik sistemine tabii olamadığını, 5510 sayılı yasada bu konunun 53. maddede düzenlendiğini(5510 madde 53: Sigortalanın 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında....); 5510 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce de hizmet çakışmaları durumunda 4-c yani Emekli Sandığı hizmetinin öncelikli sayıldığını, konuyla ilgili emsal Yargıtay kararları bulunduğunu; müvekkilinin, yasanın aradığı koşulları taşıdığından yaşlılık aylığı talebinde bulunduğunu, fakat bu talebinin Emekli Sandığı hizmeti ile çakışan Bağ-Kur hizmetleri iptal edilmediği için, Bağ-Kur prim borcu bulunması nedeniyle reddedildiğini ifade ederek; müvekkilinin Belediye Başkanlığı görevi nedeni ile Emekli Sandığına tabii olduğu tarih itibariyle 4-b kapsamındaki hizmetlerinin iptaline, çakışan ve iptal edilen hizmetler nedeni ile borcu bulunmadığının tespitine ve Emekli Sandığına vermiş olduğu yaşlılık aylığı talebine istinaden yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesi istemiyle 25.2.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
KONYA 4.İŞ MAHKEMESİ: 3.11.2015 gün ve E:2013/118, K:2015/603 sayı ile, “(…) İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, "tespit ve işlem iptali" davasıdır.
Somut olayda; davada öncelikle çözülmesi gereken sorun; mahkememizin görevli olmadığı sorunudur.
Yargıtay 10. HD.nin 12.05.2014 gün ve 2014/ 6210 E. 2014/ 10601 K. sayılı emsal içtihadına göre, "5510 sayılı Kanunun Geçici 4.maddesi; "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır... Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır." düzenlemesini içermektedir. 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu"nun 1. maddesiyle; Maliye Bakanlığı’na bağlı olmak ve bu Kanunda yazılı emeklilik işlerini görmek üzere Ankara’da, tüzel kişiliğe sahip Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı kurulmuş ise de, 20.05.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 43. maddesiyle, 5434 sayılı Kanunun bazı maddeleri yürürlükten kaldırılmış, devredilen kurumlar ve devre ilişkin hükümler içeren geçici 1. maddesiyle de, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, hiç bir işleme gerek kalmaksızın, bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla, görevleri ile birlikte, 1. maddeye dayanılarak kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip Sosyal Güvenlik Kurumu’na devredilmiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında yapılan değerlendirmeye göre; davalı SGK. Başkanlığı (devredilen Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı)’na yönelik açılan ve inceleme konusu olan davada; taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığından, sözü edilen 101. madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli olmayıp; idari yargının görevli olduğunun belirgin bulunmasına göre, "yargı yolu yanlışlığı nedeniyle dava dilekçesinin reddine" karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir."
Dava konusu ihtilafa yukarıda yazılı emsal içtihatta da belirtildiği üzere, 5434 s. yasa hükümlerinin uygulanması gerektiğinden mahkememizin görevsiz olduğu, idari yargının görevli olduğu anlaşılmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Mahkememizin görevsiz, idari yargı mahkemelerinin görevli olması nedeniyle davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez, 1479 sayılı Yasaya tabi Bağ-Kur sigortalısı iken 28/03/2004 tarihinde Konya ili, Yunak İlçesi, Sülüklü Beldesi Belediye Başkanlığı"na seçilmesi neticesinde Emekli Sandığı ile ilişkilendirilen müvekkilinin, yaşlılık aylığı bağlanması talebine ilişkin 1.12.2008 tarihli başvurusunun reddine ilişkin işlemin ve Emekli Sandığına tabi olduğu tarih itibariyle 5510 sayılı Yasanın 4/1 -b maddesi kapsamındaki hizmetlerinin iptali ile çakışan ve iptal edilen hizmetler nedeniyle borcu olmadığının ve Emekli Sandığına vermiş olduğu tahsis talebine ilişkin dilekçesi gereğince yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesi istemiyle 23.12.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
KONYA 2.İDARE MAHKEMESİ: 30.12.2015 gün ve E:2015/1363 sayı ile, “(…) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun "Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi" başlıklı 53/1. maddesinde, "Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, sigortalılık hallerinin çakışması nedeniyle Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılığı esas alınanlar, yazılı talepte bulunmak ve Kanunun 82 nci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt sınırı ve üst sınırına ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla, esas alınmayan sigortalılık statüsü kapsamında talep tarihinden itibaren prim ödeyebilirler. Bu şekilde ödenen primler; iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar yönünden, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde, kısa vadeli sigorta kollarından sağlanan diğer yardımlar ile uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan yardımlar yönünden ise Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde değerlendirilir. Bu fıkra hükümlerine göre ödeme talebinde bulunulduğu halde ait olduğu ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen primlerin ödenme hakkı düşer. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki diğer sigortalılık statülerine aynı anda tabi olacak şekilde çalışılması durumunda, (b) bendinin (4) numaralı alt bendi dışındaki diğer sigortalılık durumu dikkate alınır." hükmüne; 101.maddesinde ise, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 01.12.2008 tarihli yaşlılık aylığı talebine ilişkin idare işleminin iptali ile davacının çakışan hizmet sürelerinden dolayı mülga 1479 sayılı yasaya göre borcu olmadığının tespiti ve davacıya talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.01.2009 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması istemiyle adli yargıda açılan davada Konya 4. İş Mahkemesince verilen 03.11.2015 tarih ve E: 2013/118, K:2015/603 sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine görülmekte olan işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılmakta olan davaya konu uyuşmazlığın bağ-kur sigortalısı olan davacının, anılan sigortalılığı devam ederken belediye başkanı seçilmesi neticesinde emekli sandığı ile de ilişkilendirilmesine karşın bağ-kur sigortalılığının devam ettirilmesinden kaynaklandığı anlaşılmakta olup söz konusu bağ-kur ve emekli sandığı sigortalılıklarının çakışmasından doğan işbu uyuşmazlığın 5510 sayılı Yasanın yukarıda aktarılan 53. maddesi uyarınca çözümleneceği açık olduğundan, 5510 sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin olan işbu davanın da, aynı Yasanın 101. maddesi uyarınca iş mahkemelerinde görüleceği tabiidir.
Açıklanan nedenlerle; Konya 4. İş Mahkemesinin 03.11.2015 tarih ve E: 2013/118, K:2015/603 sayılı görevsizlik kararı üzerine açılan bu davada, görevli yargı merciin belirtilmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi"ne başvurulmasına, Mahkememizin dava dosyasının ve Konya 4. İş Mahkemesi E:2013/118 sayılı dava dosyasının adı geçen mahkemeden temin edilmek suretiyle, gerekçeli kararının aslı ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, aynı Kanun"un 19. maddesi gereğince bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından karar verilmesine kadar işbu davanın incelenmesinin/ertelenmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.2.2016 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının onaylı örneğinin Mahkemece, ekinde UYAP sisteminde mevcut adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 1479 sayılı Yasaya tabi Bağ-Kur sigortalısı iken 28/03/2004 tarihinde Belediye Başkanlığı"na seçilmesi sonucunda Emekli Sandığı ile ilişkilendirilen davacının, yaşlılık aylığı bağlanması talebine ilişkin 1.12.2008 tarihli başvurusunun reddine ilişkin işlemin ve Emekli Sandığına tabi olduğu tarih itibariyle 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamındaki hizmetlerinin iptali ile çakışan ve iptal edilen hizmetler nedeniyle borcu olmadığının ve Emekli Sandığına vermiş olduğu tahsis talebine ilişkin dilekçesi gereğince yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanununun, 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile ilga edilen 12. maddesinde; “Bu kanunla tanınan haklardan aşağıda (I) işaretli fıkrada yazılı yerlerde çalışanlardan, Türk uyruğunda olmak ve 18 yaşını bitirmiş bulunmak şartıyla, (II) işaretli fıkrada gösterilenler faydalanırlar” denildikten sonra, maddenin (II) işaretli fıkrasının (e) bendinde, “İller daimi komisyon üyeleri ile seçilmiş veya tayin edilmiş belediye başkanları (Emeklilik hakkı tanınan bir vazifede evvelce bulunmuş olmaları şartıyla)” hükmüne; aynı maddeye 1.3.1971 tarih 1377 sayılı kanun ile eklenen fıkranın (n) bendinde; “MADDE 1. - 5434 sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanununun «sandıktan faydalanacaklar» hakkındaki 12 nci maddesine aşağıdaki (n) bendi eklenmiştir : n) Emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan illerin daimî komisyon üyeliğine seçilenlerle, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden belediye başkanlığına veya T. B. M. M. üyeliğine seçilenler, seçimlerden itibaren 6 ay içinde yazı ile sandığa müracaat ederek emeklilikle ilgilenmelerini istedikleri ve emekli keseneklerini ödedikleri takdirde, kesenek karşılıkları da ilgili kurumlardan alınmak suretiyle” 5434 sayılı Kanuna tabi alacakları hükmüne yer verilmiş; anılan (n) bendinde daha sonra yapılan değişiklik ile; “(Ek: 1/3/1971-1377/1 md.; Değişik: 3/7/2005-5393/85 md.) Sosyal güvenlik kuruluşlarına tâbi görevlerde bulunmadan veya bu kuruluşlara tâbi olarak çalışmakta iken illerin daimi komisyon üyeliğine veya belediye başkanlığına seçilen ve atananlar ile Sandıktan veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarından emekli, yaşlılık veya malûllük aylığı almakta iken belediye başkanlığına seçilen ve atananlar, istekleri üzerine istek dilekçelerinin Sandık kayıtlarına geçtiği tarihi takip eden ay başından itibaren emekli kesenekleri kendilerince, karşılıkları kurumlarca ödenmek ve emekli aylıkları Sandıkla ilgilendirildikleri tarihten itibaren kesilmek suretiyle,” Sandıkla ilgilendirme konusunda düzenleme yapılmıştır.
Anılan Yasal düzenlemelere göre; seçilmiş veya tayin edilmiş belediye başkanlarının emeklilik hakkı tanınan bir görevde önceden bulunmuş olmaları koşuluyla isteklerine bakılmaksızın iştirakçi olarak 5434 sayılı kanuna tabi olacakları; emekliliğe tabi görevlerde bulunmadan, emeklilikle veya Sosyal Sigortalarla ilgilenmeden Belediye Başkanlığına seçilenlerin, Kanunun yürürlük tarihinden önce seçilmiş ise, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) ay içinde, sonra seçilmişlerse, seçildikleri tarihten itibaren (6) ay içinde yazı ile müracaat etmeleri halinde 5434 sayılı kanuna tabi olacakları öngörülmüş; daha sonra, bu süre içinde müracaat etmemiş olanlar 2012 sayılı Kanunla, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) aylık bir müracaat süresi daha tanınmış; 2161 sayılı kanun ile de müracaat süresi kaldırılarak görevde iken müracaat edenlerin 5434 S.K.a tabi olmaları imkanının getirildiği; yukarıda alıntısı yapılan 5393 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile de, Sandıkla ilgilendirme konusundaki düzenlemeye son halinin verildiği görülmüştür.
Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun, 5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen Geçici 4. maddesinde, “(…)Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (…)Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (Ek cümle: 11/10/2011-KHK-666/5 md.) Bu fıkra kapsamına girenlerden 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 10 uncu maddesi kapsamında bulunanların emekli kesenekleri ile kurum karşılıklarının hesabında, işgal ettikleri kadrolar için ilgili mevzuatında belirlenen unsurlar esas alınır. (…)Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.(…) düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 2.10.1962 doğumlu olan davacının; Vergi kaydı, Meslek kuruluşu kaydı ve Limitet Şirket ortaklığı nedeniyle 1479 sayılı Yasa kapsamında 334 652 080 Bağ numarası ile 20.04.1982 tarihinden 01.10.2008 tarihine kadar 26 yıl 5 ay 12 gün Bağ- Kur sigortalısı sayıldığı; 28.03.2004 ve 29.03,2009 tarihlerinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde üst üste iki dönem Konya İli Yunak İlçesi Sülüklü Kasabasına Belediye Başkanı seçildiği; 28.03.2004 tarihinde Belediye Başkanı seçildiğinde, 16.04.2004 tarihinde T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirme başvurusunda bulunduğu, bu başvuru nedeniyle 5434 sayılı yasa kapsamında 62.540.134 emekli sicil numarası ile tescilinin yapıldığı, 2004-2005- 2006 yıllarına İlişkin Emekli sandığı icmal bordrolarının düzenlendiği Emekli Sandığı Kesenek ve Kurum karşılıklarının tahakkuk ettirildiği; T.C Emekli Sandığı ile Bağ- Kur Konya İl Müdürlüğü arasında 2006 ve 2007 yıllarında yazışma yapıldığı, 28.03.2004 tarihi itibariyle mesleki faaliyetinin devam edip etmediğinin sorulduğu, meslek odası, ticaret odası ve vergi kaydının devam ettiğinin bildirilmesi üzerine davacının 29.03,2009 mahalli seçimlerinde de tekrar belediye başkanı seçilmesine bağlı olarak 5510 sayılı Yasanın 4/c maddesi gereğince 29.03.2009 tarihi itibariyle Emekli Sandığı iştirakçisi sayıldığı; davacının 01.12.2008 tarihinde yazdığı dilekçe ile emeklilik talebinde bulunduğu, bu dilekçe üzerinde 16/12/2008 ile 05/1/2009 tarihleri arasında 6 ayrı tarihte evrak giriş kaydının bulunduğu, bunun üzerine davacının 5510 sayılı yasadaki yapılandırmadan yararlandırılarak 31.12.2008 tarihinde 20.04.1982-01.10.2008 tarihleri arasındaki 26 yıl 5 ay 12 gün 1479 sayılı Yasa sigortalılığı için 25.100,- TL. ödeme yaptırıldığı; davacının 12.01.2009 tarihli dilekçe İle Emekli Sandığına verilmek üzere Konya İl Müdürlüğünden Bağ- Kur hizmetlerinin bildirilmesini istediği bunun üzerine 13.01.2009 tarih ve 13298 sayılı yazı ile davacının 20.04.1982 tarihinde haşlayan 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 14.04.2004 tarihinde sona erdiğinin bildirildiği; Bağ-Kur hizmetinin 14.04.2004 tarihinde sonlandırılması ile 15.309,- TL. fazla Ödeme tahakkuku yapılıp davacıya (08) kaynak kodu ile 09.01.2009 tarihinde geri ödendiği; açılan davalarda da davacının; 1479 sayılı Yasaya tabi Bağ-Kur sigortalısı iken 28/03/2004 tarihinde Belediye Başkanlığı"na seçilmesi sonucunda Emekli Sandığı ile ilişkilendirildiğinden bahisle, yaşlılık aylığı bağlanması talebine ilişkin 1.12.2008 tarihli başvurusunun reddine ilişkin işlemin ve Emekli Sandığına tabi olduğu tarih itibariyle 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamındaki hizmetlerinin iptali ile çakışan ve iptal edilen hizmetler nedeniyle borcu olmadığının ve Emekli Sandığına vermiş olduğu tahsis talebine ilişkin dilekçesi gereğince yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.
5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”
Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.
Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.
Bu durumda, 5510 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan; 5754 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce belediye başkanı seçilmesine bağlı olarak 5434 sayılı Yasa kapsamında Emekli Sandığı ile ilişkilendirilen davacının; bu kapsamda, 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamındaki hizmetlerinin iptalini ve Emekli Sandığına vermiş olduğu tahsis talebine ilişkin dilekçesi gereğince kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını istediği ve bu uyuşmazlığın ise 5434 sayılı Kanun hükümleri bağlamında çözümleneceği gözetildiğinde, açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Konya 2.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun reddi gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 2.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 15.2.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Fikret ERES |