Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5461
Karar No: 2020/4073
Karar Tarihi: 14.09.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/5461 Esas 2020/4073 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/5461 E.  ,  2020/4073 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM

    Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakanı ..."in malik olduğu 63 parselin tapu kaydında malik bilgisinin “... oğlu ...”; 167, 168, 169 170, 171, 306, 258, 439, 469 parsellerin tapu kayıtlarında ise “... oğlu ...” olarak yanlış yazıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının, nüfus kayıtlarına uygun şekilde “... oğlu ...” olarak düzeltilmesini istemiştir.
    Davalı, gerekli araştırma ve incelemenin yapılması lüzumuna değinerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; “... yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, "... oğlu ...” ve ... oğlu ...” ile davacının mirasbırakanı “...”in aynı şahıs olup olmadıklarının duraksama yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, dayanak tapu kayıtları ile tescile esas tüm belgelerin getirtilmesi, ve bu kayıtlar ile örtüşecek şekilde nüfus kayıtlarının araştırılması, davacının mirasbırakanı Mamo (...) ... hakkında soyadı tashihi yapılıp yapılmadığının sorulması, dava konusu taşınmazların kayıtlarında malikin doğum tarihlerine ilişkin belirtmeler arasındaki çelişkinin giderilmesi, özellikle nüfus kaydı tespit edilen ... ve ... oğlu ..."ın mirasçılarının duruşmaya çağrılarak mülkiyet iddialarının olup olmadığının sorulması, gerekirse mahallinde keşif yapılması, tüm bu araştırmalar sonucunda hasıl olacak neticeye göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere noksan soruşturma ile yetinilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; tapuda kayıt tashihi davalarında esas olan tapu kayıtlarının nüfus kayıtlarına uygun olarak düzeltilmesi olup, kayıt maliki olduğu iddia edilen ..."in baba adı nüfus kayıtlarında “...” olduğu halde “... oğlu ...” olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; ispatlanan davanın kabulü ile 63 parsel sayılı taşınmazın kayden maliki olarak gözüken “... oğlu ...”ın “... oğlu ...; 167, 168, 169 170, 171, 306, 258, 439, 469 parsel sayılı taşınmazların kayden maliki olarak gözüken “... oğlu ...”in “... oğlu ...” olarak tashihine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 258, 439, 469 parsel sayılı taşınmazların senetsizden 167, 168, 169, 170, 171 ve 306 parsel sayılı taşınmazların 21.12.1962 tarih ve 50 sıra nolu tapu kaydı 63 parsel sayılı taşınmazın 02.04.1955 tarih ve 350 sıra nolu tapu kaydı esas alınarak tapulama tespitlerinin yapıldığı; kayıt malikinin 167, 168, 169, 170, 171 ve 306 parsel sayılı taşınmazlarda doğum tarihinin 1338, 439 ve 469 parsel sayılı taşınmazlarda 1333 , 258 parsel sayılı taşınmazda 1323, 63 parsel sayılı taşınmazda 1328 olarak geçtiği; 167, 168, 169, 170, 171 ve 306 parsel sayılı taşınmazların çap kayıtlarında edinim sebebi “intikal”, 439 ve 469 parsel sayılı taşınmazların çap kayıtlarında ise “kadastro tespiti davalı veya komisyonda itirazlı yerlerin tescili” olarak belirtildiği kayden sabittir.
    Öte yandan, mahkemece Sur Nüfus Müdürlüğüne yazılan müzekkere sonucunda kayıt maliki ile uyumluluk gösteren “...” ve “...” isimli kişilere ilişkin nüfus kayıtları celbedilmiş, 63 parsel sayılı taşınmaz yönünden “...” mirasçıları duruşmaya davet edilerek mülkiyet iddialarının olmadığı tespit edilmiş, kolluktan gelen 13.03.2014 tarihli müzekkere cevabında “...” ile “...” isimli kişilerin aynı kişi olduğu “Kızıl” soyadını değiştirerek “...” soyadını aldığı belirtilmiş, buna karşın davacı asilin 26.01.2015 tarihli dilekçesinde soyadı tashihi ile herhangi bir hukuk davası açılmadığını beyan etmiş, nüfus müdürlüğünden gelen cevabi yazıda da davacının mirasbırakanı “...” hakkında soyadı tashihine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiş, davacının açtığı dava sonucunda Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.01.2016 tarih 2014/1168 E – 2016/44 K sayılı kararı ile mirasbırakanı “...”in, “...” olan baba adı “... ...” olarak tashih edilmiştir.
    Bilindiği üzere; bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından artık mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar.
    Ne var ki, mahkemece 25.05.2015 tarihli bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma ilamında açıklandığı şekilde hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
    Hâl böyle olunca, dava konusu taşınmazlarla ilgili tescile esas tüm belgelerin ilk tesisinden itibaren tüm geldi ve gitti kayıtlarının dayanağı (kök tapu kayıtları, itiraz dosyaları ile intikal işlemlerini de içerir şekilde) belge ve işlemlerin getirilmesi, hükmüne uyulan önceki bozma ilamında belirtildiği şekilde "... oğlu ...” ve “... oğlu ...” ile davacının mirasbırakanı ...’in aynı şahıs olup olmadıklarının duraksama yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Diğer taraftan, dosya içeriğindeki güncel tapu kayıtlarından; dava konusu taşınmazların 3083 sayılı Yasa kapsamında toplulaştırma işlemine tabi tutuldukları, eski kayıtların kapatıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davanın kabul edilmesi halinde, yeni parsel numaraları üzerinden infaza elverişli şekilde hüküm kurulması gerekirken, kaydı kapatılan parseller esas alınmak suretiyle infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmesinin de isabetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi