Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/7855
Karar No: 2021/2492
Karar Tarihi: 24.05.2021

Danıştay 10. Daire 2019/7855 Esas 2021/2492 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7855
Karar No : 2021/2492

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği / …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, ikamet ettiği Batman ili, Hasankeyf ilçesi, … köyünden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı uğradığı ileri sürülen zararların 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … No'lu Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı'nın … tarih ve … sayılı işleminin iptali ve bu zarara karşılık 40.000,00 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı "Davanın Reddi" kararının Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesi'nin 15/11/2018 tarih ve E:2014/4931, K:2018/7594 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak; uyuşmazlık konusu taşınmazların bulunduğu Batman ili, Hasankeyf ilçesi, … köyünün, aynı yere ilişkin açılmış olan Mahkemenin E:… sayılı dava dosyasında yer alan Batman Jandarma Bölge Komutanlığı'nın … tarih ve … sayılı yazısına göre 1991 yılında artan terör olayları nedeniyle tamamen boşaltıldığı, 5233 sayılı Kanun'da başvurucuların sadece tapulu taşınmazlarına yönelik bir korumanın değil, aynı zamanda zilyetliğe dayalı hakkın da muhafaza edilmesinin söz konusu olduğu, bu anlamda öncelikle davacının abisi ...'nin 5233 sayılı Kanun kapsamında yapmış olduğu 10/01/2005 tarihli başvuru neticesinde davalı idare ekiplerince mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde zilyetliği ilgilinin adına tespit edilen ve ödemeye esas alınan taşınmazlar ile söz konusu köyde yapılan 12/02/2009 tarihinden tapuya tescil edilerek sonuçlanan kadastro çalışmaları neticesinde davacı ile abisi ... adına 1/2 oranında kayıt edilen taşınmazların ve davacının 15/12/2007 tarihli başvurusunda belirtiği evin aynı taşınmazlar olup olmadığı, şayet aynı taşınmazlar ise; bu taşınmazlara, ilgili köyün terör olayları nedeniyle tamamen boşaltıldığı 1991 tarihi itibarıyla davacının mı, abisi ...'nin mi, yoksa her ikisinin birlikte mi zilyet olduğu hususu, davacının katılımı sağlanarak ve başvuru dosyasında bulunan olaya ilişkin tanıklar da keşif esnasında hazır bulundurularak beyanları alınmak suretiyle tüm yönleriyle araştırılıp aydınlatılmasına olanak sağlayacak bir şekilde mahallinde keşif ve tespit işlemi yapılarak açığa kavuşturulduktan sonra tespit edilen bu zilyetlik durumuna göre işlem tesis edilmesi gerekirken belirtilen nitelikte keşif ve tespit işlemi yapılmadan ve ...'nin 10/01/2005 tarihli başvurusu üzerine mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenen ve sulhnameye esas alınan zilyetlik tespiti ile söz konusu köyde yapılan 12/02/2009 tarihinden davacı ve abisi ... adına 1/2 oranında tapuya tescil edilerek sonuçlanan kadastro çalışmasıyla örtüşmeyen beyanları içeren … köyü Muhtarı … ve … ile … tarafından imza altına alınan 06/09/2010 tarihli tutanak esas alınmak suretiyle tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, dava konusu işleme dayanak alınan 06/09/2010 tarihli tutanakta yer alan, söz konusu taşınmazların fiili durumda davacıya ait olduğu, ancak 17/05/2006 tarihinde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesinde zilyetliğin davacının abisi ... adına tespit edildiği yönündeki beyan doğru olsa bile; yanıltıcı beyan ve/veya tespit ile zilyetliğe hak kazanan kişiye yapılan yersiz veya fazla (birlikte zilyet olma durumunda) ödeme asıl hak sahibine ödeme yapılmasını engellemeyeceği, davacının, uğranılan zarara karşılık 40.000,00 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkin olarak; Batman Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı tarafından, yargı kararlarının uygulanması zorunluluğu karşısında, yukarıda belirtilen gerekçe dikkate alınmak suretiyle bu doğrultuda gerekli işlemler yapıldıktan sonra davacının istemi hakkında yeni bir karar alınması gerektiğinden bu safhada davacının tazminat talebi hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, tazminat istemi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu yerde kadastro çalışmalarının davacı tarafça komisyona başvuru yapılmasından sonra tamamlandığı, komisyona davacı adına herhangi bir tapu kaydının ibraz edilmediği, ayrıca kadastro öncesi, muhtemel zilyetlik yahut intifa veya mülkiyetten gayri ayni hak sahipliğinin gösterir bilgi belgenin de sunulmadığı, ayrıca dava konusu yerde yapılan keşifte davacının değil, ...'nin zilyet olduğunun tespit edildiği, bu hususların göz önünde tutularak karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Mahkeme kararında; "...5233 sayılı Kanun'da başvurucuların sadece tapulu taşınmazlarına yönelik bir korumanın değil, aynı zamanda zilyetliğe dayalı hakkın da muhafaza edilmesinin söz konusu olduğu..." hususu yer alsa da; Kanun'un uygulanmaya başladığı ilk zamanlarda köylerde kadastro çalışmaları yapılmadığı ya da tamamlanmadığı için başvurucuların hak kaybına uğramaması adına kabul edilen zilyetlik ile mal varlığı ispatının, kadastro çalışması yapılan yerlerde gerçek bir hak sahipliği ise kadastro sonrası durum ile uyum içinde olması beklenmektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun "Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti" başlıklı 14. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükmü gereği, kadastro öncesi en az 20 yıl çekişmesiz ve aralıksız zilyet olan kişi, tanık beyanı ile dahi taşınmaz tespitini kendi adına yaptırabilmektedir. Bu durumda kadastro çalışması tamamlanan yerlerde yapılmış ya da yapılacak keşiflerde, tespit edilen taşınmazların tapu kayıtlarının davacı taraftan isteneceği, tapu kayıtlarının bulunmaması halinde ise zilyetlik ve kadastro sonucu arasındaki farkın bilgi, belge (dava, belge, sözleşme...) ile davacı tarafından açıklanması gerektiği, açıklanmadığı takdirde keşifte tespit edilen tapusuz taşınmazların değerlendirilemeyeceği açık olduğundan Mahkeme kararındaki zilyetlik ile ilgili kısmın; kadastro çalışması tamamlanan yerlerde tek başına dikkate alınamayacağı, yeni yapılacak işlemde yukarıda belirtilen şekilde uygulanacağı ancak Mahkeme kararında neticesi itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi