Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/14389
Karar No: 2015/17490
Karar Tarihi: 22.10.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/14389 Esas 2015/17490 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/14389 E.  ,  2015/17490 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İş Mahkemesi
    Dava, meslek hastalığına yakalanan sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı Kurum ve davalı işveren vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi ... tarafından dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2014 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 1890,00 TL olarak değiştirmiştir.
    Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde  temyiz (kesinlik) sınırının alacağın tamamı gözetilmesi; tamamı dava edilen bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesindeki atıf gözetilerek, HUMK"nun 427. maddesi hükmü gereğidir.
    Somut olayda, davacı Kurumun vekili tarafından Kurumun tüm zararı dava ıslah edilerek talep edilmiş, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verildiği gözetildiğinde, yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna baş vurulması hükmolunan miktar itibariyle mümkün bulunmadığından, davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

    Bu nedenle, davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE;
    2-Davalı işveren vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davalıya ait demir ve çelik üretimi yapılan işyerinde çalışan sigortalının mesleki pnömokonyoz hastalığına yakalanarak % 23,50 oranında sürekli iş göremez duruma girmesi şeklinde gelişen zararlandırıcı sigorta olayında, mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 32 yıl formülü uygulanarak, davalı işverenin % 82,75 kusurlu, sigortalının kusursuz ve %17,15 oranında ise kaçınılmazlık faktörünün etkili olduğu sonucuna varılmıştır.
    Davanın, yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olup, bu tür davalar kusur sorumluluğu esasına dayanmaktadır. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda raporda tartışılması gerekir. Kaçınılmazlıktan ise, işveren tarafından tüm bu önlemler alındığı ve kazalı da bu önlemlere uyduğu halde kaza meydana gelmişse söz edilebilecektir. “Kaçınılmazlık sosyal sigortalar uygulamasında, hukuksal ve teknik anlamda, olayın meydana geldiği tarihte geçerli olan bilimsel ve teknik tüm önlemlere rağmen zararın meydana geldiği ve önlenemediği durumları anlatan bir kavram…”(Prof.Dr. A. Can Tuncay, Kurumun işverene Rücuu-Olayda Kaçınılmazlık Durumu, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı 4, s. 185) olup; bu halin kabulünün koşulu, “…vuku bulan olaya karşı koyulmazlık hali ve her türlü tedbirin alınmasına rağmen gerçekleşmesi önlenemeyen ve objektif bir kaçınılmazlık durumunun söz konusu olmasıdır. Umulmadık bir hal kaçınılmazlık olarak nitelenemeyecektir. Ummamak, ummayı düşünmemek ve zarar verici olay ile karşılaşmak, kaçınılmazlık olarak değerlendirilemez.”(Prof.Dr. Berin Engin, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu İşverene Rücuya Nasıl Bakıyor?, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı 4, s. 139)
    Diğer taraftan Anayasamızın 17. maddesi"nde, herkesin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı düzenlenmek suretiyle, yaşama hakkı, Anayasal bir hak olarak teminat altına alınmış bulunmaktadır.
    Somut olaya dönülecek olursa, sigortalı davalı işyerinde çalışması sırasında mesleki pnömokonyoz hastalığına yakalanması biçiminde gelişen olayda, kömür ve maden işçileri için uygulanan “32 yıl formülü”nün, burada uygulama yeri ve etkisinin bulunmadığı gözetilmeksizin % 17,15 oranında "kaçınılmazlık değerlendirilmesi" isabetli bulunmamaktadır. Mahkemece, sigortalının davalı işyerinde işveren ve/veya alt işveren nezdinde çalıştığı bölümler ve yaptığı iş davalı işverenden sorulup, ilgili bilgi ve belgeler celbedilmeli, sigortalı tarafından açılan tazminat davası araştırılmalı ve iş güvenliği konularında uzman metalurji mühendisi, kimya mühendisi ve göğüs hastalıkları uzmanı bilirkişilerden yeniden rapor alınmalıdır.
    Ayrıca dosya kapsamında Kurum tarafından gönderilen yazıda, sigortalıda oluşan % 23,50 sürekli iş göremezlik oranı bakımından 11.08.2009 tarihi itibariyle kontrol kaydı bulunmasına ve bu durumun rücu alacağına doğrudan etkili
    bulunmasına karşın, sonucu araştırılarak sigortalının kesinleşen sürekli iş göremezlik oranı belirlenmeden, hüküm kurulması da, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    O hâlde, davalı işveren vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 22.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi