7. Hukuk Dairesi 2014/14374 E. , 2015/576 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Zonguldak 1. İş Mahkemesi
Tarihi :03/06/2014
Numarası :2012/555-2014/396
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, 01/01/2002 tarihinden itibaren davalı işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesini emeklilik sebebiyle 21/09/2012 tarihinde feshettiğini, 1475 sayılı Kanunun 14/5. maddesi gereğince kıdem tazminatına hak kazanır bir şekilde haklı nedenle iş sözleşmesini feshetmesine rağmen kıdem tazminatının ödenmediğini, sürekli fazla çalışma yaptırıldığını ancak ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının 21/09/2012 tarihinde çalışmakta olduğu TEB A.Ş. ... Şubesinden ihbar öneline riayet etmeden başka bir işyerinde çalışmak üzere istifa ettiğini, davacının işe başladığı 05/01/1996 tarihinden 30/07/2012 tarihine kadar 4927 gün sigortalı çalışmasının tespit edildiğini ancak yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için 31/10/2029 tarihine kadar beklemesi gerektiğinin SGK Başkanlığınca bildirildiğini, davacının 1475 sayılı İş Kanununun 14/5. maddesi gereğince kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının HSBC Bank ... Şubesinde çalışmak için işten ayrıldığını, işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra belirtilen yerde çalışmaya başladığını, fazla mesai ücretinin aylık ücret ile birlikte ödendiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının 21/09/2012 tarihinde davalı işverene verdiği dilekçe ile emeklilik nedeniyle iş akdini tek taraflı olarak feshettiğini bildirdiği, davacının davalı iş yerinden ayrıldıktan sonra 01/10/2012 tarihinde başka bir işyerinde sigortalı olarak çalışmaya başladığı, HSCB Bank A.Ş. isimli işyerinden gelen 11/12/2012 havale tarihli yazı cevabından davacının 01/10/2012 tarihinden itibaren bu iş yerinde çalışmaya başladığının bildirildiği, yazının ekindeki iş görüşmesi formundan da davacının 07/08/2012 tarihinde HSCB Bank A.Ş. isimli işyeri ile iş görüşmesi yaptığının anlaşıldığı, tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı işyerinden başka bir işyerinde çalışmak için ayrıldığı kanaatine varıldığı, davacı davalı işyerinden başka bir işyerinde çalışmak için ayrıldığından ve ayrıca davacının emeklilik için yeterli prim gününü de doldurmadığından kıdem tazminatına hak kazanamayacağından kıdem tazminatı talebinin reddine karar vermek gerektiği, fazla mesai ücreti konusunda davacı tarafından bildirilen ve dinlenen tanıkların davalı işyerinde çalışmayan kişiler olduğu, bir tanesinin banka müşterisi, diğerinin davacının arkadaşı olduğu, bu nedenle bu kişilerin işyerinin işleyişi ve yapılan fazla çalışmalar konusunda yeterli bilgiye sahip olamayacakları kanaatine varıldığı, bu tanıkların beyanına itibar edilmediği ve fazla çalışma olgusunun davacı tarafından ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem tazminatı hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4447 sayılı Yasanın 45 inci maddesi ile 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir.
Somut olayda; davacı davalı tarafa ait işyerinde çalışırken SGK"dan aldığı emeklilik için gerekli sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını doldurduğuna dair 12.09.2012 tarihli yazıyı ekleyerek 21.09.2012 tarihli dilekçesi ile emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshettiğini bildirmiştir. Davacının 01.10.2012 tarihinde başka bir yerde çalışmaya başladığı da yine dosya kapsamı ile sabittir. Davacının işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir yerde çalışması hakkın kötüniyetli kullanılması olarak değerlendirilemez. Davacı kanunun kendisine verdiği işyerinden ayrılma hakkını kullanmıştır. Kanunda tanınan bu hakkın amacı, işyerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin, emeklilik için bir yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini aktif sonlandırabilmesine imkan tanımaktır. Yasa koyucu yaş dışında diğer kriterlerin oluşması dışında bir şart getirmemiş olup çalışma hakkı Anayasal bir hak olup davacının bu nedenle ayrıldıktan sonra tekrar çalışmaya başlamış olması kıdem tazminatı almasına engel değildir. Bu itibarla dosya içinde bulunan hesap raporu değerlendirmeye tabi tutularak davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddi hatalı olmuştur.
3-Mahkemece davacı tanıklarının çalışma koşullarını bilemeyecekleri, davacının fazla mesai yaptığını ispat edemediği gerekçesiyle davacının fazla mesai talebinin reddine karar verilmiştir. Ancak dosyada mevcut Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 25.11.2010 tarihli yazısı ile davalıya güvenlik görevlileri ile yönetmenlere fazla mesai yaptırıldığı halde ücretlerinin ödenmediği, ödenmeyen ve eksik ödenen fazla mesai ücretlerinin ödenmesi gerektiği bildirilmiştir. Mahkemece belirtilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının soruşturma evrakı tüm ekleri ile birlikte getirtilerek davacının fazla mesai yapıp yapmadığı konusunda değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.01.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı taraflar arasında ihtilaf konusudur. Davacı, davalı bankada çalışırken başka bankada çalışmak için 07.08.2012 tarihinde başvuruda bulunmuş ve mülakata katılmıştır. Bu bankada yani HSBC Bank A.Ş."nde çalışma talebi kabul edilince bu kez emeklilik iddiası ile iş akdini feshetmiştir. Davacı iş akdini feshettiği 21.09.2012 tarihinden yaklaşık bir buçuk ay önce 07.08.2012 tarihinde iş başvurusu ve görüşmesini yapıp, iş görüşmesi yaptığı bankaca talebi kabul edilip bu bankada çalışabileceği kesinleşince emeklilik iddiası ile iş akdini feshetmiştir. Davacı, önce iş akdini emeklilik nedeniyle feshedip davalı işyerinden ayrıldıktan sonra yeni bir iş bulup çalışması durumunda emeklilik şartlarını taşıması halinde kıdem tazminatına hak kazanacağı tartışmasızdır. Oysa dava konusu somut olayda davacı emeklilik şartlarını yerine getirdiği için değil daha iyi şartlarda yeni bir iş bulduğu için iş akdini feshetmiştir. Yeni bir iş bulduğu için iş akdini feshetmek işçiye haklı fesih imkanı tanımaz. Davacının bu davranışı M.K.’nun 2.maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması mahiyetindedir. Yasayla tanınan haklar başkasının aleyhine olacak şekilde kullanılamaz. Davacının kıdem tazminatı talebinin reddine dair mahkeme kararının isabetli olduğu görüşünde olduğumdan Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki bozma görüşüne katılmıyorum. 26.01.2015