17. Hukuk Dairesi 2014/4599 E. , 2014/8971 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki koruyucu ve destekleyici tedbir istemine ilişkin davada Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
Dava, hırsızlık suçunun şüphelisi olan çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Türk Ceza Kanunu 31/(1) maddesi hükmü: "Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir." şeklindedir.
Çocuklar hakkındaki koruyucu ve destekleyici tedbirle Maddesinde düzenlenmiştir.
5395 sayılı yasanın 11/(1) maddesi hükmü: "Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır." şeklindedir.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun çocukların korunmasına, hakların ve esenliklerin güvence altına alınmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesini amaç eden 1. maddesi ile koruma ihtiyacı olan çocuklar ile suça sürüklenen çocuklar ayrı ayrı tutulmuş ve aynı kanunun 3/a-1 maddesi ile “korunma ihtiyacı olan çocuk” ve 3/a-2 maddesi ile “suça sürüklenen çocuk” kavramları ayrı ayrı tanımları yapılmıştır.
Aynı yasanın Geçici Madde 1/(3) hükmü: "Çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemeleri bulunmayan yerlerde bu mahkemeler kurulup göreve başlayıncaya kadar çocuklar tarafından işlenen suçlara ait soruşturma ve kovuşturmalar Cumhuriyet başsavcılığı ve görevli mahkemelerce bu Kanun hükümlerine göre yapılır. Geçici Madde 1/(4). madde ise Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde, bu mahkeme kurulup göreve başlayıncaya kadar korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında tedbir kararları görevli aile veya asliye hukuk mahkemelerince alınır." şeklindedir.
Çocuk Koruma Kanuna göre verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması hakkındaki Yönetmeliğin 8. Madde hükmü "(1)Çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı; çocuğun anası, babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Sosyal Hizmetler ve istemi üzerine veya re"sen çocuğun menfaatleri bakımından kendisinin, ana, baba, vasisi veya birlikte yaşadığı kimselerin bulunduğu yerdeki çocuk hâkimince alınır.
(2) Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde,bu mahkeme kurulup göreve başlayıncaya kadar hakkında kovuşturma başlatılmış olanlar hariç, korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında tedbir kararları aile mahkemeleri kurulan yerler bakımından bu mahkemeler, kurulu bulunmayan yerler bakımından asliye hukuk mahkemelerince alınır.
(3) Hakkında kovuşturma başlatılmış olan çocuklar için koruyucu ve destekleyici tedbir kararı kovuşturmanın yapıldığı mahkemece alınır.
(5)Fiili işlediği sırada oniki yaşından küçük çocuklar ile onbeş yaşını doldurmamış sağır ve dilsizler hakkında mahkemece, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 31 inci maddesinin birinci fıkrası ile 33 üncü maddesi uyarınca çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir." şeklindedir.
Somut olayda; 5395 Sayılı Çocuk Koruma Yasası uyarınca suç tarihinde 12 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında tedbir kararı talep edilmekle söz konusu tedbir TCK 31. Madde hükmüne göre güvenlik tedbiri niteliğindedir.
Kamu davasının açılmasının zorunluluğu ilkesinin istisnalardan birisini oluşturan ve TCK"nın 31/1. maddesinde 12 yaşını doldurmayan çocuklarla ilgili düzenlenen hükümde "Ceza sorumluluklarının olmadığını ve ceza kovuşturması yapılamayacağı ancak "çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin" uygulanabileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin niteliği dikkate alındığında açıkça 12 yaşından
küçük çocukların suç kovuşturmasının dışında tutulduğu anlaşılmaktadır. Suç tarihinde 12 yaşından küçük çocuk bir ceza ilişkisinin tarafı olmayacağı gibi usuli ilişkinin tarafı da olamayacaktır. Yani yanlışlıkla kamu davası açılmış bile olsa ceza davasına bakılamayacaktır. Suç kovuşturması yapılamayınca tedbirler açısından Çocuk Koruma Kanununun getirdiği ilkelere bakılması zorunluluğu ortaya çıkmakta 5395 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenleme ve Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesi hükmü de gözetildiğinde Çocuk Koruma Kanunun 5. maddesi uyarınca hükmolunacak tedbir kararlarının çocuk mahkemesi veya hakimince çocuk mahkemesi olmayan yerlerde ise aile mahkemesi veya yoksa asliye hukuk mahkemesince karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK."nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bahçesaray Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.