1. Ceza Dairesi 2017/3473 E. , 2019/5083 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tasarlayarak ve töre saiki ile öldürme ve bu suça yardım.
HÜKÜM : 1- Sanık ... hakkında;
Tasarlayarak ve töre saikiyle öldürme suçundan; TCK.nin 82/1-a-k, 53. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası.
2- Sanıklar ..., ... (Halil oğlu) ve ... (Mehmet oğlu) hakkında;
Tasarlayarak ve töre saikiyle öldürmeye yardım etmek suçundan; TCK.nin 82/1-a-k, 39, 53. maddeleri uyarınca 15"er yıl hapis cezası.
3- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında;
Tasarlayarak ve töre saikiyle öldürmeye yardım etmek suçundan ayrı ayrı beraat.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm paragrafında "Akcan" soyadlı sanıkların soyadının “Akçan” olarak, sanık ..."nın soyadının ise “Ağca” olarak yazılması, gerekçeli karar başlığında katılanlar Naile, Abdullah ve ..."ın "müşteki" olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hataları olarak kabul edilmiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."nın, maktul ..."ı nitelikli kasten öldürme, sanık (Halil oğlu) ..."ın, nitelikli kasten öldürmeye yardım suçları ile sanıklar ... ve (Mehmet oğlu) ..."ın eylemlerinin sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanıklar Vedat ve Halil oğlu Muhittin"in suçlarının niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı bir neden bulunmadığı takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilmiş, sanıklar ..., ... ve ... hakkında nitelikli öldürmeye yardım suçu bakımından elde edilen delillerin mahkumiyete yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek beraatlerine karar verilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanıklar ... (Halil oğlu) müdafiinin; bir sebebe dayanmayan, sanık ... (Mehmet oğlu) müdafiinin duruşmalı incelemede ileri sürdüğü sübuta, tanık beyanına itibar edilemeyeceğine, sanık ... müdafiinin; temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede ileri sürdüğü eksik soruşturmaya, delillerin mahkumiyete elverişli olmadığına, töre saiki bulunmadığına, sanık ... müdafiinin; temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede ileri sürdüğü atılı suçu işlemediğine ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına, katılanlar vekilinin; beraatine hükmedilen sanıklar yönünden mahkumiyete yeterli delil bulunduğuna ve atılı suçun sübutuna yönelen yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
1- Sanık ..."nın, maktul ..."ı nitelikli kasten öldürme, sanık (Halil oğlu) ..."ın, nitelikli kasten öldürmeye yardım suçlarında kurulan kısmen re"sen de temyize tabi olan mahkumiyet ve sanıklar ..., ... ve ... hakkında; beraate dair hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ONANMASINA, hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süreye göre sanık ... müdafiinin tahliye talebinin REDDİNE,
2- Sanıklar ... ve (Mehmet oğlu) ... hakkında nitelikli öldürmeye yardım etmek suçundan kurulan hükümlere yönelik incelemeye gelince;
Oluşa ve dosya kapsamına göre; maktul ..."in, evinin önüne çöp dökmeye çıktığı sırada, yanına yaklaşan bir araç içerisinden uzun namlulu silahla açılan ateş sonucu vurularak öldürüldüğü olayda, sanık (Mehmet oğlu) ..."ın aracın şoför mahallinde olup bu aracı kullandığı, sanık ..."ın şoför koltuğunun yanındaki sağ ön koltukta oturduğu, aracın arka kısmında ise sanıklar ... ve dosyası tefrik edilen sanık ... Agca ile birlikte olay yerine gittikleri, maktulün ... tarafından araç içerisinden uzun namlulu silahla taranarak öldürülmesinden sonra aynı araçla hep birlikte olay yerinden uzaklaştıkları dikkate alındığında, sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek eylem üzerinde ortak hakimiyet kurmak suretiyle eyleme fail olarak iştirak ettiklerinin anlaşılması karşısında, TCK"nin 37. maddesi delaletiyle 82/1-a-k maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, suça yardım eden olarak katıldıklarının kabulüyle, aynı Kanunun 39. maddesinin uygulanması suretiyle eksik cezaya hükmolunması,
Kanuna aykırı, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, re"sen de temyize tabi olan hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 20.11.2019 gününde Üye ..."in, sanıkların beraati yönündeki karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Maktul ...’in 25/10/2013 tarihinde öldürülmesi olayında; sanıklar Vedat, Mehmet Emin, Halil oğlu Muhittin, Mehmet oğlu Muhittin haklarında tasarlayarak ve kangütme saikiyle kasten adam öldürme ve bu suça yardım etmeden verilen mahkumiyet kararlarının Dairemizce onanmasına dair çoğunluk görüşüne, her bir sanığın ayrı ayrı delil yetersizliği nedeniyle beraat etmeleri gerektiği gerekçesi ile katılmıyorum. Şöyle ki;
Davaya konu olaydan yaklaşık 40 yıl kadar önce sanıklardan Vedat’ın babası Cemil, maktul ...’in ailesinden birçok kişiyi öldürerek Kuzey Irak’a kaçmıştır.
Olay tarihinde de maktul ...’in ölümüne neden olan olayda, Galip evinin önünde iken, bir araçla gelen belirsiz kişilerin tek bir uzun menzilli silahtan 24 el ateş ederek Galip’i öldürdüğü anlaşılmıştır.
Olayın oluş şeklini gören sadece iki tanık olup, maktulün kardeşleri Abdullah ve Fadıl kollukta ilk verdikleri ifadelerinde; olay yerine gelen sanıkların bulunduğu aracın camlarında film kaplı olduğu için araçta kimler olduğunu göremediklerini söylemişler, ancak aşamalarda ifadelerini sanıkların aleyhine genişletip değiştirerek, sanıklardan dördünün ismini sayarak olay yerinde bunların söz konusu araçda olduklarını söylemişlerdir.
Yargılama aşamasında (olaydan 2 ay sonra) tanık ... olayı gördüğüne dair maktul yakınlarınca tanık olarak dinletilmiş ve sanıkları gördüğünü söylemiştir. Bir köyde silahla insan vurulmasının anında tüm köy tarafından duyulmasının hayatın olağan akışına uygun olmasına rağmen bu tanığa niçin olaydan 2 ay geçene kadar bildiklerini anlatmayıp beklediği yargı mercilerince sorulmamıştır. (Kaldı ki bu tanığın olay öncesinde mahkemede yalan tanıklık yapmak suçundan kesinleşmiş mahkumiyetinin bulunduğu da dosya kapsamından anlaşılmaktadır).
Ceza yargılaması yüzyıllardır insanlar arasında işlenen suçların tesbiti ve cezaların tayini hususunda kullanılan bir disiplin olup yargılamalar hem yazılı mevzuata hem de kanunlarda yer almasa bile en az kanunlar kadar bağlayıcı olan çeşitli ilkelerinde üzerinden yürütülmektedir.
Suçluluğu sabit oluncaya kadar sanığın masumiyetini esas kabul eden ceza muhakemesinin en temel ilkelerinden şüpheden sanık yararlanır ilkesi de ceza yargılamasının temel ilkelerinden biridir.
Sanık hakkında yeterli şüphe varsa kamu davası açılır ancak; her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli, inandırıcı delil yok ise sanığa şüphe ile ceza verilemez. Ana kural budur.
Dosya kapsamına gelince, olaydan 40 yıl kadar önce sanıkların babası Cemil’in, maktulun ailesinden bir kaç kişiyi öldürdüğü, ancak maktulü öldürmeye fırsat bulamadan yurt dışına kaçtığı, Cemil’in ölmeden oğulları olan Vedat ve Mehmet Ağca’ya maktulü öldürmelerini vasiyet ettiği, onların da bu vasiyet üzerine Türkiye’ye giriş yaparak babalarının vasiyetinin gereğini yapıp maktulü öldürdükleri varsayımı ile sanıklara mahkumiyet cezası verilmiştir.
Sanıkların maktulün ölüm tarihinde Türkiye’de bulunmaları dışında dosyada aleyhlerine sayılabilecek tutarlı hiç bir delil yoktur.
Sanıkların bu olay öncesi veya sonrasında Türkiye’ye başkaca gelip gelmedikleri de araştırılmamıştır. Sanki bu olay dışında hiçbir şekilde sanıklar Türkiye’ye gelmemiş de bu olay nedeniyle gelip maktulü vurduktan sonra tekrar yurtdışına gitmişler şeklinde bir kabul oluşturulmuştur.
Maktulün kardeşlerinin olaydan hemen sonra verdikleri ifadelerinde; aracın içini göremediklerini, zira camlarında film kaplı olduğunu söylemiş, sonradan ise araç içindeki sanıkları her nasılsa teşhis etmişlerdir. (Maktulün kardeşlerinin sanıkların aleyhine geliştirilen beyanlarına itibar edilemeyeceği Dairemizin yerleşik içtihatlarındandır).
Sanıkların aleyhine beyanda bulunan ve olaydan 2 ay sonra ifadeye gelen tanık ...’ın başka bir ceza dosyasında yalan tanıklık yapmaktan kesinleşmiş mahkumiyetinin bulunması, yerel mahkemenin bu tanığı niçin 2 ay sonra konuşmak aklına geldi diye sorgulamayıp beyanlarına itibar etmesi de tarafımızdan makul görülmemiştir.
Devlet, hakimiyeti altındaki coğrafyada işlenen suçları araştırıp sorumlularını bulmak zorundadır, ancak bunu yaparken çeşitli kurumları aracılığı ile ve yerleşik Adalet ilkelerine de uygun davranmaya mecburdur.
Olaydan sonra sanıkların teknik dinlemesi yapılmış, bundan da sanıkların aleyhine bir delile ulaşılamamıştır.
Tüm deliller ve değerlendirmelere rağmen tüm sanıkların müsnet suçu işlediğine dair aleyhlerine şüphe dışında hiç bir delilin bulunmadığı, şüphenin de sanık lehine yorumlanmasının zaruri olduğu, buna rağmen yerel mahkemece bu ilkenin ihlal edilerek sanıkların müsnet suçtan beraatine ve gerçek sorumluların tesbiti için suç duyurusunda bulunmasına karar vermek yerine, sanıkların nitelikli adam öldürme ve bu suça yardımdan ayrı ayrı cezalandırılmalarına dair kararını onaylayan Dairemiz çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.
20/11/2019 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ..."ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar ..., ... ve ... (Mehmet oğlu), müdafii Avukatlar ..., ..., ... ve ..."nun yokluklarında 21/11/2019 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.