10. Hukuk Dairesi 2014/15722 E. , 2015/17418 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
2005 yılında davalı işverenlere ait termik santrali işyerinde 27. kotta yer alan, kelepçeleri sökülmek suretiyle kaldırılan ızgaraların altındaki çelik aksamın yağlı boyayla boyanması işinde görevlendirilen sigortalının emniyet kemeri ile birlikte kemere vidasız kancayla bağlı güvenlik halatı da kullandığı, boyama işi sona erdikten sonra 6 adet ızgaranın yeniden yerine takıldığı, 7.sini almak için ilerleyen sigortalının ayağını bastığı ve kelepçesi takılı olmayan ızgaranın kayarak çerçevesinden sıyrılıp boşluğa düştüğü, bunun üzerine ağırlığa dayanamayan ek halatın kancasının açılarak emniyet kemerinden ayrıldığı ve sigortalının ızgarayla birlikte 21. kota düşmesiyle iş kazasının gerçekleştiği, sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik geliri ile ödenen geçici iş göremezlik ödenekleri nedeniyle uğranılan Kurum zararının teselsül hükümleri gereğince davalılardan yasal faiziyle birlikte rücuan alınması için işbu davanın açıldığı anlaşılmakta olup mahkemece yapılan yargılamada, kazanın oluşunda sigortalının %100 oranında kusurunun bulunduğu yönündeki bilirkişi raporuna dayanılarak dava reddedilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 26. maddesinin ilk fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranışı ya da suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin
tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin hesaplanacak sermaye değerleri toplamının Kurumca işverene ödettirileceği, işçi ve işveren sorumluluğunun belirlenmesinde kaçınılmazlık ilkesinin dikkate alınacağı belirtilerek işverenlerin sorumlulukları, 2. fıkrasında, iş kazası veya meslek hastalığı, üçüncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edileceği bildirilerek üçüncü kişilerin sorumlukları düzenlenmiştir.
Diğer taraftan 4857 sayılı İş Kanununun kaza tarihinde yürürlükte olan 77. maddesinde, işverenlerin işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri eksiksiz bulundurmak, işçilerin de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü oldukları, işverenlerin işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorunda oldukları açıklanmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, davalı gerçek kişilerin görev ve konumları ortaya konulmalı, anılan yasal mevzuat kapsamında yeniden, iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yöntemince rapor alınarak, özellikle işverenlerin kusurlarının belirginliği göz önünde bulundurulmak suretiyle ilgililerin kusur oran ve aidiyetleri belirlenmeli ve sonrasında elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, yöntemince düzenlenmeyen, maddi olgu ve gerçeklikten uzak bilirkişi raporu hükme dayanak kılınarak istemin reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.