5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa aykırılık suçundan sanık R. D.."in beraatine ilişkin, Kars 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.05.2008 gün ve 199-255 sayılı hükmün Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Kars Muhakemat Müdürlüğünü temsilen Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine yerel mahkemece 09.06.2008 gün ve 199-255 sayı ile;
“...Hazine vekilinin katılan olmadığından ve temyiz süresini geçirdiğinden dolayı karar da kesin halini almış olduğundan temyiz edilemeyeceği anlaşıldığından temyiz talebinin reddine” karar verilmiştir.
Ret kararının da Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Kars Muhakemat Müdürlüğünü temsilen Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 28.09.2011 gün ve 1420-16449 sayı ile; temyiz isteminin reddi kararının onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.11.2011 gün ve 265088 sayı ile;
“Somut olayda, tensiben Kars Gümrük Müdürlüğü Muhakemat Müdürlüğüne duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmasına karar verilmiş, ancak tebligat "müşteki Kars Maliyesi Muhakemat Müdürlüğüne" yapılmıştır.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 18. maddesinde "Bu Kanunda tanımlanan suçlar dolayısıyla açılan davalarda mahkeme, iddianamenin bir örneğini ilgili gümrük idaresine de gönderir. Başvurusu üzerine, ilgili gümrük idaresi açılan davaya katılan olarak kabul edilir" hükmü yer almakta olup, davanın iddianamesinde Erzurum Gümrük Müdürlüğüne vekaleten Gümrük Müdürü A.O.. müşteki sıfatında gösterilmiş, hatta Erzurum Gümrük Müdürlüğü 22 Şubat 2008 tarihli müdahale müzekkeresi ile suçlunun cezalandırılması ve kaçak eşyanın müsaderesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, gerek 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 18. maddesi, gerekse CMK"nun 234/1-b maddesi gereğince suçtan doğrudan doğruya zarar gören gümrük idaresi duruşmadan haberdar edilmemiştir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, suçtan zarar gören gümrük müdürlüğüne duruşma günü bildirilmediğinden, yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararı kaldırılarak, 01.05.2008 tarihli hükmün suçtan zarar gören gümrük idaresine tebliğ edilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 03.10.2012 gün ve 22554-25257 sayı ile;
“5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun 18. maddesinde iddianamenin bir örneğinin gümrük idaresine gönderilmesi gerektiği, başvurusu üzerine ilgili gümük idaresinin açılan davaya katılan olarak kabulüne karar verileceği belirtilmiş olmakla 4926 sayılı Kanunun 29. maddesindekinden farklı bir düzenleme getirilmiştir. Zira 29. maddede gümrük idarelerinin kaçakçılık suçlarına ilişkin tutanak ve soruşturma belgelerini Cumhuriyet Savcılığına verilmesi ile müdahil sıfatını alacağı ve müdahile ilişkin hakları kullanabileceği hükme bağlanmış olduğu halde, 5607 sayılı Yasada yer alan düzenleme gereğince 5271 sayılı CMK"nın 237. maddesinde belirtilen usule uygun olmak koşuluyla kamu davasına katılabilecekleri açıktır.
Her ne kadar tensip kararına rağmen davetiye Kars Maliyesi Muhakemat Müdürlüğü adına gönderilmişse de, kararı gümrük idaresi adına temyiz eden aynı avukata (Av. R. Ö..) iddianame ekli duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin usulüne uygun tebliğ edildiği, ancak duruşmaya gelmediği gibi başvuruda bulunmadığı, bu nedenle katılan sıfatını almadığı anlaşılmıştır" gerekçesiyle itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa aykırılık suçundan beraatine karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, 5607 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca ilgili kuruma bildirim yapılıp yapılmadığı ve buna bağlı olarak Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Kars Muhakemat Müdürlüğünün hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Kaçakçılık ve Orgazine Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gelen bir ihbar üzerine alınan arama kararına istinaden sanığın evinde yapılan aramada 310 paket sigara ele geçirildiği, soruşturma aşamasında kaçak eşyaya mahsus tespit varakası düzenleyen Erzurum Gümrük Müdürlüğünün 22.02.2008 günlü yazısı ile müdahale talebinde bulunarak sanığın cezalandırılmasını, eşyanın müsaderesini ve taraflarına tebligat yapılmasını talep ettiği,
Kamu davasının 18.03.2008 tarihinde açıldığı, yerel mahkemece düzenlenen tensip tutanağına iddianameye uygun şekilde müşteki olarak "Erzurum Gümrük Müdürlüğüne vekaleten gümrük müdürü A.. O.." adının yazıldığı, tensip tutanağı ile Kars Gümrük Müdürlüğü Muhakemat Müdürlüğüne duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğine karar verildiği, ancak sanık hakkında düzenlenen iddianamenin de eklendiği duruşma gün ve saatini bildiren tebligatın Kars Maliyesi Muhakemat Müdürlüğüne çıkarıldığı ve Hazine vekili Avukat R. Ö.. tarafından 07.04.2008 tarihinde tebellüğ edildiği, yerel mahkemece ilk oturumda sanığın savunması alındıktan sonra beraat kararı verildiği,
Hükmün Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Kars Muhakemat Müdürlüğü vekili olarak Hazine vekili Avukat R.Ö.. tarafından haricen haberdar olunduğu belirtilerek 05.06.2008 tarihinde temyiz edildiği,
Kars Gümrük Müdürlüğünün 17.09.1999 tarih ve 23819 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 10.09.1999 gün ve 13314 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kapatıldığı,
Anlaşılmaktadır.
4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun "Davaya müdahale" başlıklı 29. maddesi; "Kaçakçılığı önleme, izleme ve soruşturmakla görevli olanlar, bu Kanun kapsamına giren suçlara ilişkin tutanaklar ve soruşturma belgelerini bir müzekkere ile doğrudan yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılığına gönderirler. Gümrük idareleri dışındaki idareler suçlara ilişkin tutanaklar ve soruşturma belgelerinin bir örneğini ilgili gümrük idaresine gönderirler. Gümrük idareleri bu müzekkerelerin verilmesi ile şahsi davacı veya müdahil sıfatını alırlar ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun bunlara verdiği hakları kullanabilirler.
Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararları İçişleri Bakanlığına bilgi amacıyla gönderilir.
Soruşturmadan bilgisi olmadığı anlaşılan ilgili gümrük idarelerine, hazırlık soruşturması sırasında Cumhuriyet savcılıklarınca, yargılama sırasında mahkemelerce bilgi verilir..." şeklinde düzenlenmişken,
31.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 25. maddesi ile 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlükten kaldırılmış ve 5607 sayılı Kanunun "Davaya katılma" başlıklı 18. maddesinde; "Bu Kanunda tanımlanan suçlar dolayısıyla açılan davalarda mahkeme, iddianamenin bir örneğini ilgili gümrük idaresine de gönderir. Başvurusu üzerine, ilgili gümrük idaresi açılan davaya katılan olarak kabul edilir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, 5607 sayılı Kanunda kaçakçılık suçlarında mahkemelerin iddianamenin bir örneğini ilgili gümrük idaresine göndereceği ve gümrük idaresinin başvurusu üzerine davaya katılan olarak kabul edileceği hüküm altına alınmıştır. Gümrük idarelerinin müzekkere verilmesi ile müdahil sıfatını alacaklarına ilişkin 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 29. maddesinde yer alan hükme 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda yer verilmemiş olduğundan, bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren gümrük idareleri tarafından soruşturma aşamasında düzenlenen müdahale istemini içerir müzekkerelerinin fiilen uygulama alanı kalmamıştır.
Şu halde, gümrük idarelerince kaçakçılık fiillerinin tespit edilmesi durumunda; konuya ilişkin bilgi ve belgeler Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek suç duyurusunda bulunulacak ve kaçak eşyanın cinsi, nev’i ve miktarı bildirilecektir. Soruşturma sonucunda 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suçlar nedeniyle kamu davası açılması halinde ise, mahkemece iddianamenin bir örneği ile duruşma gün ve saatini bildirir davetiye ilgili gümrük idaresine gönderilecek ve ilgili idarece katılma talebini içeren bir başvuruda bulunulması durumunda katılma istemi ile ilgili olarak karar verilecektir.
Öte yandan, 02.11.2011 gün ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılan, ancak suç ve hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 4353 sayılı Maliye Vekâleti Başhukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine, Devlet Dâvalarının Takibi Usullerine ve Merkez ve Vilâyetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanun"un 18. maddesinde; "Umumi muvazene içindeki dairelere ait hukuk ve ceza davalarında ve her türlü icra takiplerinde bu daireler mahkemeler, hakemler, icra daireleri ve dava ve icra işleriyle alakalı sair merciler nezdinde temsil vazifesi Maliye Vekaletine bağlı Hazine avukat ve yardımcı avukatları tarafından görülür.
Hukuk müşavirleriyle müşavir avukatlar ve muhakemat müdürleri dahi bu salahiyeti kullanabilirler.
Hazine avukatı bulunmayan yerlerdeki dava ve icra işlerinde bu daireler amirleri tarafından temsil olunur" hükmü yer almaktadır.
Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Hukuk Müşavirliğinin "Dava ve İcra Takipleri ile Bunlara Bağlı İş ve İşlemlerde Uyulacak Usul ve Esaslar" konulu genelgesinde de ayrıntıları belirtildiği üzere, usulüne uygun bildirim ile davadan haberdar olunması durumunda davaya ilişkin bilgi ve belgeler gümrük idaresinin hususi avukatı bulunan yerlerde ilgili kurum avukatına, kurum vekilinin bulunmadığı ancak hazine vekili bulunan yerlerde davanın takibinin sağlanması için ilgili muhakemat müdürlüğüne gönderilecektir. Hazine vekili bulunmayan yerlerdeki ceza davaları ise 4353 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca, gümrük idaresi amiri ya da yetkilendirdiği memur tarafından takip edilecektir.
Görüldüğü üzere, 5607 sayılı Kanunda tanımlanan suçlar dolayısıyla açılan kamu davalarında mahkemece aynı kanunun 18. maddesi uyarınca, gümrük idaresinin davadan haberdar olması ve kendisini temsil etmek üzere kurum vekili, hazine vekili, kurum amiri ya da memurunu yetkilendirmesi için, öncelikle iddianamenin bir örneğinin ilgili gümrük idaresine gönderilmesi zorunlu olup, bilgilendirmenin yetkilendirmeden önce yapılması, idari işlerin yürütülmesine ilişkin esaslara daha uygun olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
10.09.1999 gün ve 13314 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılan ve suç tarihi itibarıyla faal olmayan Kars Gümrük Müdürlüğünün 5607 sayılı Kanun hükümleri gereğince "ilgili gümrük müdürlüğü" olmadığı anlaşılan olayda, yerel mahkemece tensip tutanağı ile Kars Gümrük Müdürlüğü Muhakemat Müdürlüğüne tebligat yapılmasına karar verildiği, ancak Kars Maliyesi Muhakemat Müdürlüğüne çıkarılan tebligat evrakının Hazine vekili Avukat R. Ö.. tarafından teslim alındığı, ilgili gümrük müdürlüğüne herhangi bir tebligat yapılmaması nedeniyle kamu davasından haberdar olunamadığı ve katılma talebinde de bulunulamadığı, yargılama sonucunda kurulan beraat hükmünün haricen öğrenilmesi üzerine Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Kars Muhakemat Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 18. maddesine göre iddianamenin bir örneğinin ilgili gümrük müdürlüğüne gönderilmesi zorunlu olup, dosya muhtevasına göre ilgili gümrük müdürlüğüne usulüne uygun şekilde yapılmış bir tebligat bulunmadığı ve davaya katılma imkanı sağlanmadan yargılamaya devam edildiği anlaşıldığından, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Kars Muhakemat Müdürlüğünün hükmü öğrenme üzerine temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğunun ve temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulü zorunludur. Temyiz eden Hazine vekili Avukat R. Ö.."ın Kars Maliyesi Muhakemat Müdürlüğüne çıkarılan ve iddianameyi içeren tebligat evrakını alan kişi olması ulaşılan bu sonucu değiştirmeyecektir.
Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararı ile yerel mahkemenin temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararı da kaldırılarak hükmün esasının incelemesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan oniki Genel Kurul Üyesi; "5607 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca ilgili Hazine vekiline bildirim yapıldığı halde davaya katılmaması, buna bağlı olarak Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Kars Muhakemat müdürlüğünün hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunmaması nedeniyle itirazın reddi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 28.09.2011 gün ve 1420-16449 sayılı yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine dair ek kararının onanması kararı ile Kars 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.06.2008 gün ve 199-255 sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, Kars 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.05.2008 gün ve 199-255 sayılı hükmünün esasının incelenmesi için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.12.2013 günü yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 17.12.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.