Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/14-561
Karar No: 2013/619

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/14-561 Esas 2013/619 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/14-561 E.  ,  2013/619 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :2011/250982
    Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : KAHRAMANMARAŞ 2. Sulh Ceza
    Günü : 14.06.2011
    Sayısı : 44-810

    Sanıklar S. Y.. ve Z. G.."in resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 230/5, 62, 50 ve 52. maddeleri, sanık A. E.."in ise resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçundan aynı kanunun 230/6, 62, 50 ve 52. maddeleri gereğince ayrı ayrı 1.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin, Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 14.06.2011 gün ve 44-810 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 18.03.2013 gün ve 5900-2844 sayı ile; onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.05.2013 gün ve 250982 sayı ile;
    “...CMK’nun 231. maddesinin yollama yaptığı 1982 Anayasasının "İnkılap kanunlarının korunması" başlıklı 174. maddesi, 743 sayılı TMK’na atıf yapmışsa da, adı geçen kanun 01.01.2002  tarihinde yürürlükten kaldırılarak yerine 4721 sayılı Kanun konulmuştur. 4721  sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 21. maddesi de, 743 sayılı Kanuna yapılan atıfların yeni Medeni Kanuna yapılmış sayılacağını düzenlemiştir. Bu itibarla Anayasanın 174. maddesinde 8 bent halinde ve laikliğin niteliğini koruma amacı güden inkılap kanunlarından 4. bendinde belirtilen Türk Medeni Kanunun 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa atıf yaptığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Mülga 743 sayılı TMK’nun 110. maddesinin karşılığı 4721 sayılı TMK"nun 141. maddesi evlenme töreninin yeri ve bulunması gerekenler, 142. maddesinde ise törenin şekli açıklandıktan sonra, 143. maddesinde de dini tören düzenlenmiş ve evlenme cüzdanı gösterilmeden dini törenin yapılamayacağını belirtmiştir. Medeni Kanundaki bu yasal düzenlemeler, resmi evlenme işlemi yapılmadan, evlenmenin dini merasiminin yapılamayacağına ilişkin yasak getirmekle birlikte bir suç olarak düzenlenmemiştir. Evlenmenin TMK’nun yukarıdaki maddelerinde gösterilen yöntemlerine aykırı olarak yapılması ve evlenmenin dini töreninin resmi nikâh yapılmadan yapılması veya yaptırılması 765 sayılı TCK’nun 237. maddesinde, 5237 sayılı TCK’nun ise 230. maddesi ile suç halinde getirilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun, inkılap kanunu olmaması nedeniyle İnkılâp Kanunları içerisinde düzenlenmiş bir suç da bulunmamaktadır. CMK’nun 231/14. maddesine göre, bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174. maddesiyle koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili uygulanamayacağını düzenlediğinden, TCK’nun 230/5. maddesinde düzenlenen aralarında evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırmak ve aynı kanunun 230/6. maddesinde düzenlenen evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden evlenme için dinsel tören yapmak suçları İnkılap Kanunlarında suç olarak düzenlenmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması mümkündür” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 10.06.2013 gün ve 6332-7367 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
     Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarından mahkûm olan sanıklar hakkında 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasının mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. 
    İncelenen dosya kapsamından; sanıklar S. Y.. ve Z.G."in resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma, sanık A.E.."in ise resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarından mahkûmiyetlerine  karar veren yerel mahkemece "Anayasa’ nın 174. maddesinde koruma altına alınan İnkilap Kanunlarında yer olan suçlardan olması..." şeklindeki gerekçeyle sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    a) Suça ilişkin olarak;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    b) Sanığa ilişkin olarak;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
      Sanıkların üzerine atılı evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçları şikâyete bağlı olmadığından, suç tarihi olan 2006 yılı Mayıs ayı itibarıyla 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesinin uygulanma şartları bulunmamaktadır. Ancak belirtilen maddede 5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle öngörülen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Anılan kanun ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanabilmesi için suçun şikâyete bağlı olması şartı kaldırılmış, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu bağlamda, inkılap kanunlarında yer alan suçların neler olduğunun gözden geçirilmesi gerekmektedir.
    1982 Anayasasının “İnkılâp Kanunlarının Korunması” başlıklı 174. maddesinde; "Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
    1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
    2. 25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun;
    3. 30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
    4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
    5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;
    6. 1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki hakkında Kanun;
    7. 26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun;
    8. 3 Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun" şeklindeki hükme yer verilerek İnkılâp Kanunları sayılmıştır.
    Anılan maddenin 4 numaralı bendinde belirtilen 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 110. maddesi; "Evlendirme memuru merasiminin hitamı üzerine derhal karı ve kocaya bir evlenme kağıdı verir. Evlenme kağıdı ibraz edilmeden, evlenmenin dini merasimi yapılamaz. Bununla beraber evlenmenin tamamiyeti dini merasimin icrasına mütevakkıf değildir" düzenlemesini içermekte iken, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1028. maddesi ile 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükten kaldırılmış, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 21. maddesinde; “Bu Kanunun ve Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılan kanunların maddelerine, diğer mevzuat tarafından yapılan yollamalar, o maddeleri karşılayan yeni hükümlere yapılmış sayılır” hükmü getirilmiştir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununda da, evlenme töreninin ne şekilde yapılacağı 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 110. maddesi hükmüne benzer şekilde düzenlenerek, 141. maddesinde; “Evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak yapılır”, 143. maddesinde ise; “1- Evlenme töreni biter bitmez evlendirme memuru eşlere bir aile cüzdanı verir. Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz. Evlenmenin geçerli olması dini törenin yapılmasına bağlı değildir” hükümlerine yer verilmiştir.
    Bu hükümlere paralel olarak da, 765 sayılı TCK"nun 237. maddesinde; "Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren kağıdı görmeden bir evlenme için dini merasim yapanlar hakkında da bundan evvelki fıkrada yazılı ceza verilir.
    Aralarında evlenme akdi olmaksızın evlenmenin dini merasimini yaptıran erkek ve kadınlar iki aydan altı aya kadar hapis cezasile cezalandırılır",
    01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun "Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören" başlıklı 230. maddesinin 5 ve 6. fıkralarında ise; "Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Ancak, medenî nikâh yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
    Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir" şeklinde düzenlemeler öngörülmüştür.
    Belirtilen maddenin gerekçesinde de; "...beşinci fıkrasında, resmî nikâh bulunmadan evlenmenin dinsel töreninin yaptırılmasının cezalandırılacağı hususundaki hükme yer verilmiştir. Böylece Anayasanın 174 üncü maddesinin (4) numaralı bendi vurgulanmış olmaktadır..." açıklamalarına yer verilmiştir.
    Anayasanın 174. maddesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 237. maddesi, inkılap kanunları arasında açıkça sayılmadığı için resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ya da  resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarının güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olmadıkları  düşünülebilir ise de; 174. maddenin 4 numaralı bendinde evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile Türk Kanunu Medenisinin evlenme kağıdı ibraz edilmeden, evlenmenin dini merasimi yapılamayacağını düzenleyen 110. maddesi hükmü açıkça inkılap kanunları arasında sayılmış, 765 sayılı TCK"nun 237. maddesi ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nun 230. maddesinin 5 ve 6. fıkraları Türk Kanunu Medenisinin bu hükmüne paralel olarak aynı eylemi suç olarak tanımlayarak cezai yaptırım öngörmüş ve 230. maddenin gerekçesinde de açıkça düzenleme ile 174. maddenin 4 numaralı bendinin vurgulandığı belirtilmiş olduğundan, anılan suçların inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olduğu kabul edilmelidir. 
    Bu durumda, 5237 sayılı TCK’nun 230. maddesinin 5 ve 6. fıkralarında düzenlenen resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçları Anayasanın 174. maddesi ile koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer aldığından 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinin 5728 sayılı Kanunla değişik 14. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olamayacaktır.  
     Nitekim, Ceza Genel Kurulunun 06.10.2009 gün ve 169-223 ile 10.05.2011 gün ve 25-91 sayılı kararlarında da aynı sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    5237 sayılı TCK’nun 230. maddesinin 5. fıkrasında düzenlenen resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve aynı maddenin 6. fıkrasında yer alan resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarının inkılap kanunları kapsamında bulunduğu ve bu suçlardan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 5728 sayılı Kanunla değişik 14. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olamayacağı anlaşıldığından, belirtilen suçlardan mahkûmiyetlerine karar verilen sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına dair yerel mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetlidir.
    Bu itibarla, sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunduğu yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir. 
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.12.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     


      

     

     


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi