1. Hukuk Dairesi 2020/1742 E. , 2020/4041 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen tapu kayıt maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olduğunun tespiti davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kayıt maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, çekişme konusu 69, 70 ve 71 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olan mirasbırakanı ..."in ""..."" olan baba adının tapu kayıtlarında sehven ""Hamza"" olarak yazıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarında yer alan ""Hamza kızı ..."" ile mirasbırakanı ""... kızı ..."in"" aynı kişiler olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Nüfus Müdürlüğünden usulüne uygun şekilde araştırma yapılmadığı, mahallinde keşif icra edilmediği, mahkeme tarafından gerçekleştirilen inceleme ile toplanan delillerin hüküm vermeye yeterli ve elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ilgili Nüfus Müdürlüğü"nden; davacının mirasbırakanı ... ve ..."in de üstsoy nüfus kayıtlarının temin edilmesi, davaya konu taşınmazların tapu kayıt maliki ile aynı kimlik bilgilerine sahip kişi yada kişilerin kaydının bulunup bulunmadığının sorulması, dava konusu taşınmazları bilen yaşlı ve tarafsız kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve sağ iseler tutanak bilirkişilerinin ve tanıkların da katılımı ile taşınmaz başında keşif yapılması, tüm deliller toplandıktan sonra talebe konu taşınmazların paydaşı ""..."" ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.