Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün * duruşmalı temyiz eden M.İ..vekili Avukat B. L.. geldi. Temyiz eden karşı taraf vekili Avukat M.Y..’a çıkarılan tebligatın bila tebliği döndüğü, duruşmaya gelmediği görüldü.Avukat B. L..’tan soruldu: ”mürafaa talebimizden vazgeçiyoruz, evrak üzerinde inceleme yapılsın” dedi.İmzası alındı.Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının Göztepe’de bulunan 6404 parsel sayılı taşınmazla ilgili kurulan hükme yönelik temyiz itirazları ile, her iki tarafın aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı, 27.1.2006 tarihinde birikmiş faiz alacağıyla ilgili olarak dava açmış, bu dava, asıl dava ile birleştirilmiştir. Birikmiş faiz alacağına ilişkin birleşen dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir.
3-Tarafların 10.9.1984 tarihinde evlendikleri, 30.3.2001 tarihinde açılan boşanma davası sonucu boşanmalarına karar verildiği, kararın 17.4.2003 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Türk Kanunu Medenisinin 170. maddesi gereğince evlilik süresince, taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerlidir.Ve bu rejim, boşanma davasının açıldığı 30.3.2001 tarihinde sona ermiştir.
S...’da bulunan 14 parselde kayıtlı yazlığın evlilik birliği içinde kooperatife üyelik suretiyle edinildiği ve davalı kadın adına 27.12.1996 tarihinde ferdileşme yoluyla sicil oluştuğu anlaşılmaktadır.
Tarafların her ikisinin de öğretmen olduğu, davalının Urla’da bulunan ve kendi ailesinin katkısıyla 18.12.1993’de edindiği anlaşılan arsasını 22.12.1994’te sattığı gerçekleşmiştir.
Hükme esas alınan 15.12.2005 tarihli bilirkişi raporunda, davanın Seferihisar’daki taşınmazın alımına geliri ile %57 oranında katkıda bulunduğu belirtilmiş, katkı oranının belirlenmesinde, davacının, Türk Kanunu Medenisi’nin 152.nci maddesinde yeralan “iaşe yükümlülüğü” dikkate alınmadığı gibi, davalının Urla’daki taşınmazın satımından elde ettiği paranın Seferihisar’daki taşınmazın alımında kullanıldığı tanık beyanı ile anlaşılmış olmasına karşın, bu husus da hesapta gözetilmemiştir.Bu haliyle bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.Mahkemece yapılacak iş, koca’nın Türk Kanunu Medenisi’nin 152. maddesinde yeralan bakım yükümlülüğü de dikkate alınarak, gelirinden tasarruf edebileceği miktarı oran olarak belirlemek , davalıya ait Urla’daki satılan arsanın, Seferihisar’daki 14 parselde kayıtlı yazlık konutun edinilmesine katıldığı da gözetilerek, gerektiğinde açıklanan yönlerde bilirkişiden ek rapor da alınmak suretiyle davacının bu taşınmazın edinilmesine yaptığı katkıyı oran olarak tespit etmek ve taşınmazın dava tarihindeki değeri ile belirlenen oran çarpılmak suretiyle davacının alacağını saptamaktan ibarettir. Açıklanan yönler üzerinde durulmadan eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların 3. bentte sözü edilen taşınmazla ilgili ıslaha dayalı faiz ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozma kapsamı dışındaki ve incelenmeyen yönler haricindeki temyize konu bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22.01.2008 Salı