19. Hukuk Dairesi 2016/20548 E. , 2018/5508 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının davalı bankadaki hesabını kapatırken haberinin olmadığı bir 30.000 TL tutarlı kredinin ve kredi kartının kullanılmış olduğunu öğrendiğini, kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığını, kredi kartının da davacıya teslim edilmediğini belirterek davacının bilgisi ve haberi olmadan kullandırılan krediden ve kredi kartı borcundan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ödemek zorunda kalınan bedellerin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu belgelerdeki imzanın davacıya ait olduğunu, davacının 18 ay boyunca ödeme yaptığı kredi ve kredi kartı borcunun kendisine ait olmadığı iddiasının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davalı banka nezdinde davacı adına atılan imzaların davacı eli ürünü olmadığının tespit edildiği, davacının talebi olmadan kredi verilmesi nedeniyle davacının 8.974,29 TL tüketici kredisinden dolayı zararının olduğu, bu miktarın iadesi gerekeceği, kredi kartı borcu nedeniyle toplam 47.635,55-TL ödeme yapıldığı, bu bedelinde iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece, “...kredi kartı harcamalarına karşılık yapılan 47.635,55 TL ödemenin kartı elinde bulunduran 3. kişi tarafından yapıldığı, davacının da kredi kartı nedeniyle yapılan ödemeleri belgeleyemediği, bu haliyle davalı bankanın kredi kartı ödemelerinden davacıya karşı sorumlu olmadığı, fakat davacı kredi kredi kartı ödemelerini kendisinin yaptığını belgeleyemediğinden istirdadını talep edemeyeceği, davacı tarafın buna yönelik herhangi bir ıslah talebi de olmamasına rağmen mahkemece kredi kartı nedeniyle 3. kişi tarafından yapılan ödemenin de sehven istirdata konu edildiği, kaldı ki mahkemece talepten fazlaya hükmetmemesi gerekirken bu kurala sehven uymadığı anlaşılmaktadır.” şeklinde gerekçe oluşturulmuş ise de hüküm fıkrasında “Kredi kartı borcu nedeniyle 47.635,55-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ” karar verilmiş olup, hüküm ile gerekçe arasında oluşan bu çelişki nedeniyle HMK’nın 297. maddesi uyarınca hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı, davasını açarken dava değerini 20.000,00 TL olarak gösterip menfi tespit ve istirdat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilip kredi kartı ve 30.000 TL miktarlı kredi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine, 8.974,29 TL ile 47.635,55 TL’nin davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Bu şekilde talep aşımı yapılmak suretiyle karar verilmesi HMK"nın 26. maddesine aykırıdır.
3-Kabule göre de;
a)Kredi kartı harcamalarına ilişkin olarak her ne kadar kredi kartı sözleşmesindeki imzanın davacı eli ürünü olmadığına ilişkin tespit yapılmış ise de, kredi kartı ile yapılan harcamaların ve harcamalara ilişkin ödemelerin kimin tarafından nasıl yapıldığının araştırılarak şayet davacı tarafından harcama yapılmış veya ödemelerde bulunulmuş ise davacının davaya konu borçtan sorumlu olacağı, ayrıca bilirkişi raporunda kredi kartı borcuna ilişkin olarak davacı ile davalı banka arasında yeniden yapılandırma sözleşmesinin akdedildiği belirtilmiş olup, mahkemece raporda belirtilen yeniden yapılandırma sözleşmesinin getirtilerek şayet davacı ve davalının imzalarının bulunduğu böyle bir sözleşme var ise kredi kartı borcunun davacı tarafından kabul edildiği hususunun da gözetilmemesi yerinde değildir.
b)30.000 TL tutarlı tüketici kredisinin davacının hesabına yatırıldığı ve davacının da sözkonusu krediyi kullanarak toplam 38.724,29 TL geri ödeme yapmış olması nedeniyle taraflar arasında tüketici kredisi sözleşme ilişkisi kurulmuş olduğu gözetilerek sözleşme hükümleri uyarınca karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.