1. Hukuk Dairesi 2019/1352 E. , 2020/4040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 5403 sayılı Yasanın 8. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ..., dava konusu 73 parsel (yeni 118 ada 6 parsel) sayılı taşınmazın paydaşlarından ..."nun 28/84 olan payının tamamını 07.03.2007 tarihinde davalı ..."e, yine Abdil Doğan"ın 7/84 olan payının tamamı ile ..."ın 3/84 olan payının tamamını 14.03.2007 tarihinde davalı ..."a satış suretiyle temlik ettiklerini, yapılan pay devirlerinin 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu"nun, 5578 sayılı Yasa ile değişik 8. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, anılan satış işlemlerinin iptali ile tapu sicilinin eski hale getirilmesini istemiştir.
Bir Kısım Davalılar, iyiniyetli olarak ve tapuya güven ilkesi ile taşınmazı satın aldıklarını, yapılan işlemlerde kurumun ağır kusuru bulunduğunu, davanın açılmasının ise TMK"nın 2. maddesi ile bağdaşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ilk karar Dairece "" ... Somut olayda, Tapu Sicil Müdürlüğü (Hazine) dava açmış, ancak üzerlerindeki sicil kaydı yolsuz olarak silinen asıl maliklere davada yer verilmemiştir. O halde, davanın ..., Abdil Doğan ve ...’a ihbar edilmesi, dava açmaları halinde eldeki dava ile birleştirilmesi ve yürütülmesi zorunludur. Hal böyle olunca, davada 5578 sayılı Kanun"un değişik 8. maddesi çerçevesinde inceleme yapılmasında bir isabetsizlik yok ise de, yukarıda açıklanan hususların yerine getirilmesinden sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimdede hüküm kurulması doğru değildir."" gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulduktan sonra davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ikinci karar bu kez Dairece "" ... Ne var ki, hükümden sonra 15/5/2014 tarihinde yürürlüğe giren 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Yasa ile 5403 sayılı Yasanın 8. maddesi değiştirilmiş ve ilave hükümler getirilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren Kanun hükümlerinin kesin hüküm halini almamış davalarda gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, 5403 sayılı Yasanın 8. maddesinde değişiklik yapan ve bir kısım ilaveler getiren 6537 sayılı Yasa hükümleri ile yapılan değişiklikler değerlendirilerek bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır."" gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 73 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından ..."nun 28/84 olan payının tamamını 07.03.2007 tarihinde davalı ..."e, yine Abdil Doğan"ın 7/84, ..."ın 3/84 olan paylarının tamamını 14.03.2007 tarihinde davalı ..."a satış suretiyle temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 5403 sayılı Kanunun, 5578 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 8. maddesi 30.04.2014 tarihinde 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değiştirilmiş olup “ taşınmazlardaki pay ve paydaş adedi arttırılamaz” hükmüne yer verilmiş ve bir önceki yasadaki engel durum 6537 sayılı Kanun ile ortadan kaldırılmıştır.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazda, anılan temlikler neticesinde pay ve paydaş sayısında bir artış olduğundan söz edilemez.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.