16. Hukuk Dairesi 2017/1840 E. , 2020/3445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 267 ada 200 parsel sayılı 4.131,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, malikinin kim olduğu bilinemediğinden bahisle, bağ vasfıyla davalı Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne çekişmeli 267 ada 200 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmış olup dava dilekçesinde, taşınmazın miras yoluyla kendisine intikal ettiğini ifade etmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazda davacı lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar için yeterli bulunmamaktadır. İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda, mirasçılardan birisi tek başına taşınmazın adına tescili için dava açamayacağı gibi, bu şekilde açılan davalara, diğer mirasçıların muvafakatlerinin sağlanması suretiyle devam edilmesi de mümkün değildir.
Mahkemece keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklar da taşınmazın davacıya miras yolu ile intikal ettiğini belirtmelerine rağmen, davacıdan taşınmazın kendisine müstakilen ne şekilde geçtiği (taksim, satış, bağış vs..) hususunda açıklama istenmemiş, aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı hususunda bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Öte yandan, yapılan keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanları, taşınmazın ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı hususlarında soyut ve yüzeysel nitelikte olup, hükme esas alınabilmeleri mümkün değildir. Bunun yanında, bir taşınmazın kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın bir kısmının su altında kaldığı ve fen bilirkişi raporunda taşınmazın kamulaştırma sahası içerisinde kaldığı belirtildiği halde, kamulaştırma haritası ilgili yerlerden dosyaya celp edilmek suretiyle, kamulaştırma haritası ile kadastro paftasının çakıştırılarak taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmazın ilk sahibi olduğu belirtilen, davacının babasına ait nüfus aile kayıt örneği getirtilerek davacının dışında başkaca mirasçısının bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, başka mirasçısının bulunduğunun anlaşılması halinde, çekişmeli taşınmaz bölümünün murisinden kendisine ne şekilde geçtiği (taksim, satış, bağış vs..) hususunda davacıdan açıklama istenmeli ve bu hususta kendisine ispat hakkı tanınmalı, taşınmazın bir şekilde davacıya müstakilen intikal ettiğinin sübuta ermiş olması şartıyla, kamulaştırma haritası ilgili kurumdan dosyaya celp edilmeli, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı Harita Genel Müdürlüğü’nden getirtilmeli ve bundan sonra, mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, uzman 3 kişilik ziraat mühendisleri bilirkişi kurulu ve jeodezi fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasındaki mevcut ve doğabilecek çelişkiler usulen giderilmeye çalışılmalı; ziraatçı bilirkişi kurulundan, taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden, hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle, dava konusu taşınmazın sınırını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın konumunu hava fotoğrafları üzerinde göstermesi istenmeli; HMK"nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla çekişmeli taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı; fen bilirkişisinden ise, kamulaştırma haritası ile kadastro paftasını çakıştırmak suretiyle, taşınmazın kamulaştırma sahasında kalıp kalmadığı, (baraj göl sahasında ve/veya barajın kamulaştırma kotu içerisinde kalıp kalmadığı) hususlarını açıklar mahiyette, keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli, komşu parselleri de gösterir şekilde krokili rapor alınmalı, taşınmazın su altında kaldığının belirlenmesi halinde bu nitelikteki yerlerin tapu kütüğüne tescilinin mümkün olmadığı göz önüne alınarak iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.