Esas No: 2013/1-452
Karar No: 2013/612
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/1-452 Esas 2013/612 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname :2011/349258
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BURSA 1. Ağır Ceza
Günü : 01.06.2011
Sayısı : 160-174
Sanıklar H.ve Y..hakkında katılana karşı 2009 yılı Ocak ayında gerçekleştirdikleri iddia olunan yağma suçu ile sanık H.."ın, sanıklar M.. ve D.."la birlikte katılana karşı 25.03.2010 tarihinde gerçekleştirdikleri iddia olunan yağma suçuna teşebbüsten açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, sanık Y..’ın yağma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 149/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis, sanık H..’ın sabit kabul edilen her iki yağma eylemini de hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla gerçekleştirdiği kabul edilerek 2009 yılı Ocak ayında gerçekleşen eylem için aynı kanunun 150/1. maddesi yollamasıyla 106/2-c ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis, 25.03.2010 tarihinde gerçekleşen eylem için ise 150/1. maddesi yollamasıyla 106/2-a-c ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanıklar D.. ve M..’ın ise 25.03.2010 tarihinde gerçekleşen yağma eylemi nedeniyle beraatlarına ilişkin, Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 01.06.2011 gün ve 160-174 sayılı hükmün katılan ile sanıklar ve müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 27.03.2013 gün ve 612-2566 sayı ile;
"...A- Sanık M..hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, sanık D..hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık, sanık H.. hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, 2009 yılı ocak ayında ve 25.03.2010 tarihinde bir hukuki ilişkiden doğan alacağı tahsil amacı ile tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanık H.. hakkında tasarlayarak öldürmeye azmettirme suçundan kurulan beraat hükmünün tebliğnamedeki düşünce gibi onanmasına,
B- Sanık Y.. hakkında 2009 yılı Ocak tarihli nitelikli yağma ve sanıklar D.. ve M.. hakkında 25.03.2010 tarihli nitelikli yağmaya teşebbüs suçlarından kurulan hükümler yönünden, oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık H..ın 2000 yılında mağdurdan 4 katlı bina satın alarak karşılığında 2 araba, bir miktar nakit para ve bir miktar da çek verdiği, daha sonra bu satışın feshedildiği ve sanığın zararının giderilmesi için bir düğün salonunun mağdur tarafından sanık H.."a verildiği, düğün salonunun ruhsatının yenilenmemesi nedeni ile sanık H..ile mağdur arasında husumet doğduğu, 24.10.2002 günü H.."ın kardeşi Y.."ın, tasarlayarak tabanca ile ateş etmek sureti ile mağduru öldürmeye teşebbüs ettiği, bu nedenle cezaevinde bulunduğu süre içinde sanık H..ın, alacaklı olduğu düşüncesi ile mağdurdan para istediği, 2009 yılı Ocak ayında cezaevinden izinli olarak çıkan Y.."ın Bursa"ya geldiği ve telefon ile aradığı mağdura helalleşmek istediğini söyleyerek Özdilek mağazasına çağırdığı, buraya gelen mağdurun, Y.."ı fabrikasına götürdüğü, burada Y.."ın kendisine, "Ben seninle helalleşmek istiyorum, abim H.."ın da olduğu bir yerde konuşalım bize bir miktar para ver o zaman seninle helalleşelim, aramızdaki husumet de böylece bitsin yoksa seni öldürürüz ablanı kaçırırız" dediği, ertesi gün bir lokantada buluştukları, Y.."ın aşağı katta beklediği sırada, sanık H.. ile mağdurun lokantanın üst katında konuştukları sırada sanık H..ın "25.000 TL para vermediği takdirde kendisini öldüreceklerini söylediği", mağdurun bu tehdit altında 17.500 TL para ile bir miktar müşteri çekini sanık H.."a verdiği, H.."ın, daha sonra mağdurun fabrikasına gelerek, mektup yazarak ve telefon etmek sureti ile mağdurdan alacaklı olduğunu iddia ederek para istemeye devam ettiği, 25.03.2010 tarihinden bir hafta kadar önce sanık Hasan"ın mağdur ile aralarındaki ilişkileri ve alacaklı olduğunu anlattığı, sanık Duran ile birlikte iki adet tabanca ile Gemlik ilçesi Kumla beldesine gelerek ev kiraladıkları, sanık H..ın, sanık D.."a mağduru ve arabasını gösterdiği, 25.03.2010 tarihinde mağdurun bankadan çıkıp arabasına bindiği sırada sanıklar D.."ın, aracın sağ ön kapısından bindiği ve araçtan inmeye çalışan mağdurun kolundan tuttuğu, bu sırada sanık M.."ın da araca bindiği, sanık D.."ın silah doğrulttuğu mağdurdan aracı sürmesini istediği, bir süre sonra aracı sanık M.."ın kullanmaya başladığı, gruba aracı ile yaklaşan sanık H.."ın kendisini takip etmelerini istediği ve birlikte bir hafta önce kiraladıkları eve geldikleri, burada sanık H.."ın, yine eski hukuki ilişkileri hatırlatarak alacaklı olduğunu ileri sürerek mağdurdan para istediği ve "parayı vermeden seni buradan çıkartmam, seni öldürür burada denize atarız" demek sureti ile tehdit ettiği, sanık D.."ın da "Biz H.."ın tarafıyız 25.000 TL ver bu iş kapansın husumet bitsin dediği", mağdurun ertesi gün için 5.000 TL nakit para ile toplam 25.000 TL"lik 5 adet çek vermeyi kabul etmesi üzerine sanık D.."ın da bindiği mağdurun aracını sanıklar H.. ve M.."ın takip etmesi sureti ile Bursa il merkezinde mağduru serbest bıraktıkları olayda;
a- 2009 ocak ayında sanık Y.."ın ağabeyi olan sanık H.."ın mağdur ile olan hukuki ilişkisi nedeni ile alacaklı olduğu inancı ile sanık H.. ile birlikte hareket ettiği ve eyleminin "bir hukuki ilişkiden doğan alacağı tahsil amacı ile tehdit" suçunu oluşturduğu anlaşıldığı halde; TCK"nun 150/1. maddesi delaletiyle 106/2-c, 62, 58 maddelerine göre cezalandırılması yerine suç niteliğinde yanılgıya düşülerek TCK"nun 149/1-c, 62, 58 maddelerine göre uygulama yapılarak fazla ceza tayini,
b- Sanıklar D.. ve M..ın 25.03.2010 tarihli olayda alacaklı olduğu inancı ile tehdit ile mağdurdan para isteyen sanık H.. ile "H.."ın mağdurdan alacaklı olduğu inancı ile" fikir ve irade birliği içerisinde eylem üzerinde hakimiyet kurarak suçu birlikte işlemeleri nedeniyle, 5237 sayılı TCK"nun 37/1, 150/1 maddeleri yollamasıyla 106/2-a-c maddeleri gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin beraatlerine karar verilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.04.2013 gün ve 349258 sayı ile;
"...Sanık H.."ın olay tarihinden yaklaşık 9-10 yıl önce mağdur ile yaptığı ticari ilişki nedeni ile, sanık H.., kardeşi Y..ile fikir ve irade birliği içerisinde 2009 yılı Ocak ayında katılanla buluştukları lokantada sanık H.."ın, 9 yıl önceki ticari ilişkiyi nedeni ile kendisinin alacaklı olduğunu iddia ederek mağdura "25.000 TL para vermediği takdirde kendisini öldüreceklerini söylediği", mağdurun bu tehdit altında 10.000 TL para ile 7.500 TL müşteri çekini olmak üzere 17.500 TL sanık H..a vermesi,
25.03.2010 tarihinde mağdurun bankadan çıkıp arabasına bindiği sırada sanık D.. ve M.."ın, zorla mağdurun aracın aracına bindikleri, mağdura silah doğrultarak mağdurdan aracı sürmesini istedikleri, sanık H.."ın kendisini takip etmelerini istemeleri üzerine, birlikte bir hafta önce kiraladıkları eve katılanı götürdükleri, sanık H.."ın, yine eski hukuki ilişkileri hatırlatarak alacaklı olduğunu ileri sürerek katılandan para istediği ve "parayı vermeden seni buradan çıkartmam, seni öldürür burada denize atarız" demek sureti ile tehdit ettiği, mağdurun ertesi gün için 5.000 TL nakit para ile toplam 25.000 TL"lik 5 adet çek vermeyi kabul etmesi üzerine Bursa il merkezinde mağduru serbest bıraktıkları,
Katılan ile sanıklardan H.. arasında 9-10 yıl önce sanık H.."ın özgür iradesi ile düğün salonunun devedilmesi, tapunun alenilik ilkesi, belediyedeki ilgili yerin imar ve ruhsat durumunun her vatandaşa açık olması, sanığın yaptığı ticari işten zara etmesi olayında, katılanın herhangi bir kastı ve kusurunun olmadığı, hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir borç ilişkisinin kalmadığı, sanık H.. ile katılan arasında hukuki ilişkiden doğan alacağın varlığı kabul edilse bile, alacaklı H.. adına hareket eden hukuki ilişkinin tarafı olmayan, üçüncü kişi konumunda olan sanıklar Y.., D.. ve M.."ın, başkasının alacağını tahsil etmeleri, katılanı belirli bir süre bir yerlerde tutmaları, cebir ve şiddet kullanarak katılanı tehdit etmeleri, yağma suçu konusu kapsamında kalmaktadır. Sanık H.. ve mağdurun dışındaki üçüncü kişilerin iki kişi arasındaki alacak borç ilişkisine yasal olmayan şekilde dahil olmaları halinde, yasa dışı tahsilatların bu zemine çekilme ihtimalinin doğacağı, sanık H..ın D.. ve M.. isimli şahısları bulup birlikte müştekiye göndermek sureti ile müştekiden paranın tahsili konusunda baskı kurulması ve belirli bir süre bir yerlerde tutmaları, mağduru tehdit etmeleri, sanık H.."ın iradesi baştan itibaren mağdurdan sürekli belirli ve belirli aralıklarla bir miktar para almaya özgülenmiş olup, gerçekleştirdiği fiiller amaçlanan yağma suçuna yönelik olduğunu göstermektedir.
Ayrıca belirtilmesi gerekir ki, sanıkların tehdit ve cebri alacağın tahsil edilmesi kastıyla işlemeleri ve zorla alınan para miktarının alacak miktarı ile sınırlı olması gerekirken, 2000 yılında 10.000 TL"ye devredilen düğün salonunun zarar ettiği gerekçesi ile, mağdurdan 2009 yılı Ocak ayında 17.500 TL zorla almaları, bununla yetinmeyen sanıkların 25.03.2010 tarihinde mağdurdan tekrar 25.000 TL istemeleri, "daha az cezayı gerektiren hal" değil, yağma suçunu oluşturmaktadır.
Sonuç olarak sanıklar ile katılan arasında bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın bulunmadığı, sanıkların yağma suçu nedeniyle TCK’nun 149/1-c madde ve fıkraları yerine, aynı Yasanın 150/1. maddesi yollaması ile tehdit suçuyla uygulama yapılması gerekçesiyle yapılan hukuki nitelendirme usul ve yasaya aykırıdır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.05.2013 gün ve 2058-4001 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık H.. hakkında teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçuna azmettirmeden kurulan beraat ile sanıklar H.., M..ve D.. hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve sanıklar H..ve D.. hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri Özel Daire tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, inceleme tüm sanıklar hakkında yağma suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Katılana karşı iki ayrı yağma eyleminin gerçekleştirildiği hususunda yerel mahkeme, Özel Daire ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında bir uyuşmazlık, bu kabulde dosya kapsamı itibariyle de herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanıklar D.. ve M..’ın sanık H..’ın katılana karşı gerçekleştirmeye teşebbüs ettiği 25.03.2010 günlü yağma eylemine katılıp katılmadıkları,
2- Sanıkların üzerine atılı yağma eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nun 150/1. maddesi kapsamında bulunup bulunmadığı,
Noktalarında toplanmaktadır.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanıklar H.. ve D.."ın kaldığı evde yapılan aramada 2 adet tabanca, şarjör ve 21 adet merminin ele geçirildiği, sanık Y.."ın Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.03.2006 günlü kararı ile katılana karşı 24.10.2002 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu kasten öldürme suçuna teşebbüs eylemi nedeniyle 20 yıl hapis cezasına mahkum edildiği, sanık H.. ile katılan arasında yapıldığı belirtilen bina alım satımı ve düğün salonu devrine ilişkin dosya içerisinde herhangi bir belgenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Katılan Adnan aşamalarda özetle; 1999 yılında sanık H.A..."a 33.000 Lira bedelle 4 katlı binayı sattığını, karşılığında 2 araba ve 9.000 Lira para aldığını, sonrasında arabaların satışında sorun çıktığı için araçların karşılığında 16.000 Lira aldığını, dolayısıyla bina için 25.000 Lira aldığını, 2000 yılında Patino isimli düğün salonunu iş değişikliği nedeniyle sanık H. A.."a 2.000 Liralık çek ve 8.000 Liralık araç karşılığında devrettiğini, Bursa"da deprem olunca düğün salonunun ruhsatının yenilenmesi için yangın merdiveni yapılması istenince sanık H..ın düğün salonundan zarar ettiğini belirtip 25.000 Lira para istediğini, belgelemesi halinde masrafları karşılayacağını söylediğini, istediği 25.000 Lirayı vermediği için sanık H..ve adamlarının sürekli olarak kendisini ölümle tehdit ettiklerini, daha sonra sanık H.."ın kardeşi sanık Y. A.."ın kendisini öldürmeye kalkıştığını ve yargılanarak 22 yıl ceza aldığını, bu dönemde sanık H.."ın sürekli olarak telefonla kendisini ölümle tehdit ettiğini, kardeşi Y.."ı azmettirdiğini, isterse yeğenlerine kendisini vurduracağını, kardeşi Y.."dan şikayetçi olmamasını ve kendilerine para vermelerini söylediğini, H.."ın adamlarının sürekli olarak işyerine gelip kendisini rahatsız ettiğini, 2009 yılında sanık Y..ın ceza evinden çıkıp telefonla kendisini arayıp barışmak istediğini söylemesi üzerine buluştuklarını, Y.."ın pişman olduğunu, helalleşmek istediğini, ağabeyi H.."ın da olduğu bir yerde konuşmayı ve kendilerine bir miktar para vermesini sonrasında aralarındaki husumetin biteceğini, yoksa kendisini öldüreceklerini, ablasını kaçıracaklarını söylediğini, ertesi gün bir restorantta sanıklar H.. ve Y.. ile buluştuklarını, sanıkların husumetin bitmesi için 25.000 Lira istediklerini, vermezse öldüreceklerini söylediklerini, daha önce kendisine zarar verdikleri, tekrar zarar vereceklerinden korktukları için 17.500 Lira nakit para ve müşteri çeki verdiğini, helalleşerek ayrıldıklarını, 3 ay sonra sanık H.."ın kardeşi Y..ın onun yüzünden cezaevine girdiğini, çıkınca iş kurması için para istediğini, daha önce para verdiği için tekrar vermediğini, sanık H.."ın 21.10.2009 tarihli tehdit içeren bir mektup gönderdiğini, 25.03.2010 günü bankaya para yatırıp aracı ile ayrılırken sanıklar D. ve M.."ın aracına zorla girip kendisini silahla tehdit edip bir süre birlikte gittiklerini, daha sonra sanık H.."ın sanık D.."ı telefonla arayıp beklemelerini söylediğini, bir süre sonra sanık H.."ın aracı ile geldiğini, daha sonra kendisini araçla bir eve götürdüklerini, yolda sanıklar D..ve M..".ın; "işte gideceğiz oraya hesaplaşacağız, H..ağabeyimize yanlış yapmışsın, eğer bu konuyu halletmezsen sana işkence yapacağız ve öldüreceğiz" dediklerini, silah zoru ile bir eve götürdüklerini, burada sanık H.."ın "seni buradan para vermeden çıkartmam, seni öldürür buraya denize atarız" dediğini, kendisini savununca sanıklar D.. ve M.."ın kendisine hak vererek H.."a; "sen ticaret yapmışsın, A.."ın hiçbir hatası suçu yok" dediklerini, daha sonra D.."ın; "biz H.."ın tarafıyız, bunun için bunun ortasını bulalım, 250.000 Lira ver husumet bitsin" dediğini, o kadar parasının olmadığını söyleyince bu kez M.."ın; "o zaman 50.000 Lira ver bu iş kapansın" dediğini, bu kadar parasının olmadığını söyleyince sanık H.."ın parayı almadan çıkartmayacağını, işkence edip öldüreceğini, dört gündür kendisini takip ettiklerini söyleyerek ölümle tehdit ettiğini, zarar vereceklerinden korktuğu için bırakmaları için 5.000 Lira nakit ve 25.000 Liralık 5 adet çek olmak üzere toplam 30.000 lira vereceğini söylediğini, bunun üzerine kendisini bıraktıklarını, yolda dönerken sanık D.."ın araç içerisinde; "konunun böyle olduğunu bilmiyorduk, biz sana çok büyük hata yaptık" dediğini, ancak bunda samimi olmadıklarını, kendisini silah zoruyla kaçırıp, ölümle tehdit eden ve zorla para almak isteyen sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtmiş,
Sanık Y.. aşamalarda özetle; 2002 yılında katılanı öldürmeye teşebbüsten yargılanıp ceza aldığını, halen bu suçtan cezasını infaz etmekte olduğunu, yağma suçu ile ilgisinin olmadığını, aralarındaki husumeti ortadan kaldırmak amacıyla katılan ile buluştuğunu, arabasına binip birlikte katılanın dükkanına gittiklerini, orada oturup konuşup barıştıklarını, daha sonra katılanın kendisini aldığı yere bıraktığını, 1-2 saat sonra tekrar arayarak birlikte yemek yiyelim dediğini, ertesi gün ağabeyi H.. ile birlikte katılanın çağırdığı lokantaya gittiklerini, ancak kendisinin işi olduğu için ancak 1,5 saat kadar sonra buluşacakları lokantaya gittiğini, yemek yedikten sonra helalleşip ayrıldıklarını, katılandan herhangi bir şekilde para almadığını, katılanı ölümle tehdit etmediğini, hatta görüşmeleri sırasında katılanın; "cezaevinden çıktın ihtiyacın vardır" diyerek para vermek istediğini, o parayı da almadığını söylemiş,
Sanık M..aşamalarda özetle; sanık D..’ın çocukluk arkadaşı olduğunu, D..’ın ziyaret amacıyla Turhal’dan Bursa’ya geldiğini, D.. aracılığıyla sanık H.. ile tanıştığını, olay günü D.. ve H.. ile birlikte yemek yedikten sonra H..’ın katılanı gördüğü, D...ın konuşmak için katılanın yanına gittiğini, sanık H..’ın kendisini D.."ın yanına gönderdiğini, D.."ın katılanın aracına önden kendisinin de arkadan bindiğini, olay sırasında yanlarında silah olmadığını, D..’ın katılana H.. ile aralarında olan mevzuyu konuşacaklarını söyleyerek devam etmesini istediğini, katılanın da bunu kabul edip yola çıktıklarını, bir süre sonra katılan ile H.’ın buluşup konuştuklarını, H..’ın katılana; "bu işi bitirelim, husumeti ortadan kaldıralım, bu bitsin artık" dediğini, sonrasında hep birlikte Gemlikte bulunan eve gittiklerini, burada katılan ile H..’ın konuştuklarını, kendisinin konuşmalara katılmadığını, D.. ile olan arkadaşlığı nedeniyle olayın içerisinde bulunduğunu, yağma yapmadığını, suçsuz olduğunu dile getirmiş,
Sanık D.. aşamalarda özetle; sanık H.. ile iş yapmak için Bursa"ya geldiğini, H.. ile beraber iken H..’ın daha önce aralarında yaşanan olayları anlattığı katılan A..’ı gördüğünü, "konuşup anlaşalım" diyerek A.."ın yanına gittiğini, katılanın fabrikaya gitmeyi teklif ettiğini, fabrikaya doğru giderken M..’ın da arabaya bindiğini fark ettiğini, katılanın "siz bu işe karışmayın ben H.."ı öldüreceğim" şeklinde sözler söylemesi üzerine bir yerde durmasını istediğini ve sanık H..’a telefon ettiğini, H..’ın da yanlarına geldiğini, birlikte konuşmak için H..’ın Gemlik’teki evine gittiklerini, sanık H.."a katılana kan parası vermesi gerektiğini söylediğini, ancak H..’ın 7-8 yıldır perişan durumda olduğunu ve alacağını istediğini, daha sonra aralarında 30.000 TL verilmesi konusunda anlaştıklarını, daha sonra katılanı Bursa’daki evine bıraktıklarını, herhangi bir şekilde silah çekilmesi söz konusu olmadığını, yağma suçlamasını kabul etmediğini, katılanın cüzdanı, çekleri ve kredi kartlarının yanında olduğunu, bir bakkaldan senet alıp imzalatmalarının mümkün olduğunu, ancak böyle bir şey yapmadıklarını, suçsuz olduğunu beyan etmiş,
Sanık H.. ise aşamalarda özetle; suçlamaları kabul etmediğini, sadece aralarındaki hukuki ilişki nedeniyle katılan ile görüştüğünü, katılandan 2000 yılında dört katlı bir bina aldığını, bir takım zararları olunca katılandan zararlarını istediğini, katılanın bunun karşılığında düğün salonunu kendisine devrettiğini, düğün salonu için yeniden ruhsat alamayınca zarar ettiğini, zararlarını karşılamasını katılandan istediğini, ancak katılanın kabul etmediğini, olay tarihlerinde konuşarak aralarındaki sorunları hallettiklerini, ancak anlaşma sonrasında katılanın hakkında bir çok suçlamada bulunduğunu, suç işleme kastı olsa A.."ın telefonlarını kapattıracağını, katılanın yanlarında iken ailesi ile ve diğer kişilerle görüştüğünü, zorla alıkonulmanın olmadığını, kardeşinin katılanı vurduğu için ceza aldığını, bu suç için kardeşini azmettirmediğini belirtmiştir.
5237 sayılı TCK’nda, 765 sayılı TCK’nun 308. maddesindeki "kendiliğinden hak alma" suçuna benzer bağımsız bir suç tipine yer verilmemiş, onun yerine kanunda belirtilen bazı suçların bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi halinde failin daha az ceza ile cezalandırılması öngörülmüş, bu bağlamda hırsızlık suçunda 144, yağma suçunda 150/1, dolandırıcılık suçunda 159, belgede sahtecilik suçunda 211. maddeler düzenlenmiştir. Nitekim 5237 sayılı TCK’nun "Daha az cezayı gerektiren hal" başlığı altındaki 150. maddesinin konumuzu ilgilendiren 1. fıkrası; "kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır" şeklindedir.
Böylece 765 sayılı TCK’nun 308. maddesinde adliye aleyhine işlenen bir suç olarak koruma altına alınan eylemlerin bir kısmı, 5237 sayılı TCK’nun 150/1. maddesiyle malvarlığına ilişkin bir suç haline dönüştürülmüştür. Bu düzenlemeye göre, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla cebir veya tehdit kullanılması halinde eylem yağma suçunu oluşturmakla birlikte, bu özel düzenleme nedeniyle fail kasten yaralama ve/veya tehdit suçundan cezalandırılacaktır. Böylece, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla hareket edilmiş olması daha az ceza verilmesini gerektiren bir hal olarak kabul edilmiş, başka bir anlatımla failin saikine önem verilmiştir.
Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunması gereklidir. Bu hukuki ilişkinin, ilgili kanunda belirtilen şekil şartına uygun olarak kurulmuş olması zorunlu olmayıp, hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir ilişki olması yeterlidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesine gelince;
1- Sanıklar D.. ve M..’ın sanık H..’ın katılana karşı gerçekleştirmeye teşebbüs ettiği 25.03.2010 günlü yağma eylemine katılıp katılmadıkları:
Katılanın, sanıklar D..ve M..ın da sanık H.. ile birlikte kendisini tehdit edip para istedikleri yönünde aşamalardaki istikrarlı ve birbiriyle uyumlu anlatımları, sanıklar M.. ve D.."ın sanık H..ve katılan arasındaki alacak meselesini konuşmak için olay yerinde bulunduklarına ilişkin dolaylı kabulleri, aracına zorla bindikleri katılanı silahla tehdit ederek sanık H.."ın yanına götürmeleri, katılanı zorla götürdükleri evde önce sanık D.."ın "biz H.."ın tarafıyız, bunun için bunun ortasını bulalım, 250.000 Lira ver husumet bitsin" demesi, katılanın o kadar parasının olmadığını söyleyince bu kez M.."ın "o zaman 50.000 Lira ver bu iş kapansın" şeklinde söylemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanıklar D.. ve M..ın da sanık H..’ın katılana karşı gerçekleştirmeye teşebbüs ettiği 25.03.2010 günlü yağma eylemine katıldıklarının kabulü gerekmektedir.
Yerel mahkemece sanıklar D..ve M..ın sanık H.."ın yağma eylemine katılmadıkları, sadece katılan ile sanık H.. arasında olduğu iddia edilen alacakla ilgili konuşmak amacıyla olay yerinde bulundukları kabul edilmiş ise de; sanıklar D.. ve M..ın aracına zorla bindikleri katılanı sanık H.."ın önceden kiralamış olduğu ve olayın gerçekleştiği eve silah zoruyla götürmeleri, yolda katılanı; "işte gideceğiz oraya hesaplaşacağız, H.. ağabeyimize yanlış yapmışsın, eğer bu konuyu halletmezsen sana işkence yapacağız ve öldüreceğiz" şeklinde tehdit etmeleri, evde bulundukları sırada sanık D.."ın; "Biz H.."ın tarafıyız, bunun için bunun ortasını bulalım, 250.000 Lira ver husumet bitsin" şeklinde katılan ile sanık H.. arasında olduğu iddia edilen alacak miktarının çok üzerinde bir parayı vermesini katılandan istemesi göz önünde bulundurulduğunda, sanıkların katılan ve sanık H..arasındaki alacak meselesini konuşmak amacıyla değil, önceden vardıkları anlaşma kapsamında katılandan zorla para almak amacıyla olay yerinde bulundukları anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemece, delillere ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle sanıklar D..ve M..’ın sanık H..ın katılana karşı gerçekleştirmeye teşebbüs ettiği 25.03.2010 günlü yağma eylemine katılmadıklarının kabulü ile beraatlarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2- Sanıkların üzerine atılı yağma eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nun 150/1. maddesi kapsamında bulunup bulunmadığı:
a) 2009 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen eyleme ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Sanık H.. ile katılan arasında yapıldığı belirtilen düğün salonu devrine ilişkin dosya içerisinde herhangi bir belge bulunmamakta ise de, katılanın tüm aşamalarda sanık H.."a 2000 yılında 2.000 Liralık çek ve 8.000 Liralık araç karşılığında P... isimli düğün salonunu devrettiğini kabul etmiş olması göz önünde bulundurulduğunda, sanık H.. ile katılan arasında hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir hukuki ilişki olduğu sabittir.
Sanık H.."ın sabit olduğu kabul edilen bu hukuki ilişki sonucu devraldığı, ancak bir kısım eksikleri nedeniyle ruhsatını yenileyemediği düğün salonunu işletemeyip zarara uğradığı ve bir kısım masraflar yaptığı gerekçesiyle, 2009 yılı Ocak ayında kardeşi sanık Y..ile birlikte uğradığı bu zararlar karşılığında katılandan tehditle 10.000 Lira para ve 7.500 Lira çek olmak üzere toplam 17.500 Lira aldığı olayda, katılanın sanık H.."ın düğün salonu için verdiği para ve yaptığı masrafları karşılamayı kabul etmiş olması karşısında, sanık H.."ın hukuki ilişkiye dayanan alacağının tahsili amacıyla eylemini gerçekleştirdiğinin kabulü gerekmektedir.
Katılanın ilk eyleme konu parayı sanık H.."a vermesi, sanık Y..."ın sanık H.."ın diğer sanıklar D.. ve M..ile birlikte katılana karşı sonradan gerçekleştirdiği ikinci eyleme katılmamış olması birlikte değerlendirildiğinde, sanık H.."ın kardeşi olan sanık Y.."ın da ağabeyi olan sanık H..ın hukuki ilişkiye dayanan alacağının tahsili amacıyla eyleme katıldığı anlaşılmaktadır.
Bunun yanında, sanık H.."ın 2000 yılında düğün salonunu devir alırken toplam 10.000 Lira ödemiş olmasına karşın, katılandan 17.500 Lira almış olmaları, düğün salonun devrinin üzerinden suç tarihi itibarıyla dokuz yıla yakın bir zaman geçmesi ve alacak miktarının asıl alacağın yanında faizi de kapsaması hususları göz önüne alındığında, hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla hareket edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır.
Bu nedenle, yerel mahkemece, sanık H.."ın eylemini 5237 sayılı TCK"nun 150/1. maddesi kapsamında hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla gerçekleştirdiği kabul edilerek tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetli iken, sanık Y.."ın ağabeyi olan sanık H.."ın hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla eyleme iştirak ettiği gözetilmeden, tehdit suçundan cezalandırılması yerine, yağma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, Özel Daire bozma kararı bu yönüyle yerindedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının 2009 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen eylem yönüyle reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan on Genel Kurul üyesi sanık H.. yönüyle, onbir Genel Kurul Üyesi ise sanık Y.. yönüyle; eylemde 5237 sayılı TCK"nun 150/1 maddesinin uygulanma şartlarının bulunmadığından bahisle itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.
b) 25.03.2010 tarihinde gerçekleştirilen eyleme gelince;
Sanık H.."ın 2009 yılı Ocak ayında gerçekleştirdiği ilk eylemde katılandan olan alacağını almış olmasına ve aralarındaki hukuki ilişki sona ermiş olmasına rağmen diğer sanıklar D.. ve M.. ile birlikte ikinci kez 25.03.2010 tarihinde katılandan tehditle para almaya çalışması, daha da önemlisi eylemin başlangıcında alacağının çok üzerinde olan 250.000 Lirayı vermesi için katılanı tehdit etmiş olması karşısında, sanık H.."ın sanıklar D.. ve M.. ile birlikte katılana karşı gerçekleştirmeye teşebbüs ettikleri ikinci eylemde 5237 sayılı TCK"nun 150/1. maddesinde düzenlenmiş olan hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili şartlarının bulunduğunun kabulü mümkün değildir.
Bu nedenle, yerel mahkemece, sanık Hasan"ın katılana karşı gerçekleştirmiş olduğu 25.03.2010 tarihli eylemde 5237 sayılı TCK"nun 150/1. maddesinde düzenlenmiş olan hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili şartları bulunmadığı gözetilmeden, sanık H..ın yağma suçuna teşebbüs yerine, tehdit suçundan cezalandırılması ve sanıklar D.. ve M.."ın da sanık H..ile birlikte yağma suçuna teşebbüsten cezalandırılması yerine beraatlarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının 25.03.2010 tarihinde gerçekleştirilen eylem yönünden kabulüne, Özel Daire onama kararının 25.03.2010 günlü eylemle ilgili olarak sanık H.. yönüyle kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün 25.03.2010 günlü eylemle ilgili olarak sanık H.. yönünden, sanığın teşebbüs aşamasında kalmış olan yağma suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK"nun 150/1. maddesi yollamasıyla tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizliğinden de bozulmasına ve bu hususun bozma nedeni olarak karara eklenmesine, ayrıca 25.03.2010 günlü eylemle ilgili olarak Özel Daire bozma kararının sanıklar D.. ve M.. hakkındaki (b) bendinin çıkartılarak, yerine "sanıklar D..ve M.."ın da sanık H.. ile birlikte yağma suçuna teşebbüsten cezalandırılması yerine beraatlarına karar verilmesi" ibaresinin eklenmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının,
A) 2009 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen eyleme ilişkin olarak REDDİNE,
B) 25.03.2010 tarihinde gerçekleştirilen eyleme ilişkin olarak ise KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 27.03.2013 gün ve 612-2566 sayılı onama kararının 25.03.2010 günlü eylemle ilgili olarak sanık Hasan yönünden KALDIRILMASINA,
3- Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.06.2011 gün ve 160-174 sayılı hükmünün 25.03.2010 günlü eylemle ilgili olarak sanık Hasan yönüyle, sanığın teşebbüs aşamasında kalmış olan yağma suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK"nun 150/1. maddesi yollamasıyla tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizliğinden de BOZULMASINA ve Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 27.03.2013 gün ve 612-2566 sayılı bozma kararına 3. BOZMA NEDENİ OLARAK EKLENMESİNE,
4- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 27.03.2013 gün ve 612-2566 sayılı bozma kararının 25.03.2010 günlü eylemle ilgili olarak sanıklar D.. ve M.. hakkındaki, "Sanıklar D.. ve M.."ın 25.03.2010 tarihli olayda alacaklı olduğu inancı ile tehdit ile mağdurdan para isteyen sanık H.. ile "H.."ın mağdurdan alacaklı olduğu inancı ile" fikir ve irade birliği içerisinde eylem üzerinde hakimiyet kurarak suçu birlikte işlemeleri nedeniyle, 5237 sayılı TCK"nun 37/1, 150/1 maddeleri yollamasıyla 106/2-a-c maddeleri gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin beraatlerine karar verilmesi" şeklindek (b) bendinin ÇIKARTILARAK, yerine, "Sanıklar D.. ve M.."ın da sanık H..ile birlikte yağma suçuna teşebbüsten cezalandırılması yerine beraatlarına karar verilmesi" ibaresinin EKLENMESİNE,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.12.2013 günü yapılan birinci müzakerede 25.03.2010 günlü eylemle ilgili uyuşmazlık yönüyle oybirliğiyle, 2009 yılı Ocak ayındaki eylemle ilgili olarak sanık H.. yönünden oyçokluğuyla, 2009 yılı Ocak ayındaki eylemle ilgili olarak sanık Y.. yönünden ise 10.12.2013 günü yapılan birinci müzakerede gerekli çoğunluk sağlanamadığından, 17.12.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.