17. Hukuk Dairesi 2014/9784 E. , 2014/8808 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2013
NUMARASI : 2012/166-2013/279
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkilinin maliki, davalıya kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın dava dışı üçüncü. kişinin kullanımı sırasında gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucu hasarlandığını belirtip, hasar bedelinin davalı sigorta şirketinden tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, kaza geçiren sigortalı araçtaki araç sürücüsü olduğu iddia edilen kişi dışındaki dört kişinin alkollü olduğunu, ifadelerin çelişkili bulunduğunu, aracı kullanan şahıs olarak ileri sürülen kişinin kaza sırasında araçta bulunmadığını, daha sonra olay yerine gelmekle sürücü olduğunun beyan edildiğini bildirip, hasarın sürücü belgesiz ve alkollü sürücü kullanımında gerçekleştiğini bildirerek davanın görevden ve esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre aracı kullandığını söyleyen kişi ile kaza anında araçta olduğu söylenen kişinin kaza anını kapsayan dönemde telefonla konuştuklarının tespit edildiği, aynı kişilerin kaza anına ilişkin ceza soruşturması sırasındaki beyanları arasında çelişki bulunduğu belirtilip, rizikonun kasko sigorta poliçesi teminat kapsamında kaldığının davacı tarafından ispat edilemediği bildirilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda açıklanan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK.nun 1292/3 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Uyuşmazlık, olayda sürücü değişikliği yapılıp yapılmadığı, doğru ihbar mükellefiyetine uyulup, uyulmadığı, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, ve dolayısıyla hasarın teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya bakıldığında; resmi görevlilerce tutulan tutanağa göre, hasar ihbarı üzerine kazanın olduğu yere gidildiğinde, aracın Münir Anlağan sevk ve idaresinde iken aracın sol ön yan kısımlarıyla orta refüj bariyerlerine çarparak gidişe göre yolun sağından yoldan çıkarak tarlaya düşmesi sonucu hasarlandığı tespit edilmiştir. Kaza sırasında aracı kullandığı iddia edilen kişi karakol ifadesinde olay sırasında aracı kendisinin kullandığını, arkadan gelen bir Tır aracının kendi aracını sıkıştırması sonucu bariyerlere çarptığını sonra direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak uçtuklarını bildirmiştir. Kaza sırasında araçta bulunan diğer kişiler de karakol ifadelerinde aracı Münir Anlağan’ın kullandığını beyan etmişlerdir.
Davalı vekili araç içinde bulunan şahısların alkollü olduğunu, kolluk kuvvetlerine verdikleri ifadeler ile hasar araştırması sırasında alınan ifadelerinin çelişki arzettiğini, kaza sırasında araç sürücüsü olduğu ileri sürülen kişinin araçta olmadığını, araç sürücüsünün alkollü ve ehliyetsiz kişi olduğunu, araç sürücüsü olduğu ileri sürülen kişinin araç kullandığı sırada araçta bulunan İbrahim İneç’le 30 saniye telefon görüşmesi yapmasına anlam verilmediğini bildirmiştir. Davalı sigortacı ve mahkemece araç sürücüsü olduğu iddia edilen kişi ile araç içinde olan kişinin telefon görüşmesi yapması ve araç içindeki kişilerin savcılık beyanlarının çelişkili olması nedenleriyle ispat külfetinin yer değiştirdiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmişse de, davalı tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır.
Buna göre, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, sigortalı araçta bir hasarın oluştuğu sabit olup, rizikonun gerçekleşme şeklinin kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak bildirildiği, olayda sürücü değişikliği yapıldığı, sürücünün alkollü (veya ehliyetsiz) olduğu, yönündeki iddianın ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden davalı sigortacıdadır. Dosya kapsamı itibariyle, davalı sigortacının iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı ve dava konusu hasarın kasko teminat kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.
O halde, dava konusu hasarın kasko sigortası teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek, sigortalı araçta oluşan gerçek zarar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.