Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/9509
Karar No: 2020/7092
Karar Tarihi: 25.11.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/9509 Esas 2020/7092 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/9509 E.  ,  2020/7092 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenilmiş ise de; HUMK"nun 435/7 ve 438/1. maddesi gereğince temyiz edenin süresinde verdiği dilekçede bu yönde bir istemde bulunmamış olduğu anlaşılmakla, sonradan verilen ek dilekçede bildirilen duruşma isteğinin reddi ile temyiz incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalı ... Yöneticiliği ile aralarında apartmanın çatısına GSM baz istasyonu kurulmasına yönelik 13.03.2000 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını, 12.03.2010 tarihinde apartman yöneticisi tarafından baz istasyonunun elektriğinin kesilmesi nedeniyle devre dışı kaldığını, bunun üzerine sisteme müdahale ve bakım onarım için giden teknik ekip elemanlarının sisteme giden elektriği bizzat kestiğini beyan eden yönetici ... tarafından içeri alınmadığını, davalı kiraya verenin iş bu tutumuyla müvekkili şirket ile imzalamış olduğu sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, baz istasyonunun davalının eylemi nedeniyle 17 gün süreyle çalışamadığını belirterek davalı tarafından yapılan haksız müdahalenin önlenmesine ve şimdilik 5.000 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; davacı ile yapılan sözleşmenin süreli olduğunu ve bir çok kez davacı firma ile sözleşmenin yenilenmeyeceği konusunda telefonla görüşüldüğünü ve bununla ilgili davalı apartman yönetiminin kararının hem telefon hem de fax yoluyla davacı firmanın Adana"daki yetkilisine bildirildiğini, dolayısı ile kira sözleşmesinin sözleşmeye uygun şekilde feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; davacı taşınmazdan tahliye olduğundan müdahalenin önlenmesi talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davalının kira sözleşmesinin uzama tarihinden 1 ay önce sözleşmede kararlaştırıldığı gibi baz istasyonunun kaldırılmasını talep ederek sözleşmeyi feshettiği, fesih nedeniyle davacının, davalı apartmanda fuzuli işgalci olduğu gerekçesi ile tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından
    temyizi üzerine Dairemizin 15/05/2018 tarihli ve 2018/26 E., 2018/5185 K. sayılı ilamı ile; "Sözleşme henüz ayakta iken tarafların ortak iradesi ya da mahkeme kararı ile ortadan kaldırılmadan davalı kiraya verenin baz istasyonunun elektriğini tek taraflı bir işlemle kesmesi haksız olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanun"unun 249. maddesinde düzenlenen (TBK. 301) kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmak yükümlülüğünü kiraya verenin yerine getirmediği anlaşılmıştır. Bu durumda davacı, kusursuz olduğunu kanıtlayamayan davalıdan kâr kaybı zararı adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebilecektir. Davacının tazminat talebi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken hukuki olmayan gerekçe ve yetersiz bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; iletişim trafiğinin değerlendirilmesi suretiyle zararın hesaplanamayacağı, oluşabilecek zarar kaleminin istasyonun düşmesi ile iletişimin aynı kaliteye getirilmesine yönelik çalışmaların zarar niteliğinde sayılabileceği, bu zararın hesaplanabilmesi için operatörün uyguladığı çözüm yönünde masraflarını ispatlar nitelikte bilgi ve belge vermesi gerektiği, davacı tarafından dosyaya bildirilen deliller kapsamında herhangi bir zararının olmadığı kanaati hasıl olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Türk Borçlar Kanununun (TBK) 112.maddesine (BK m. 96) göre borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yüküm olduğu gibi TBK 114. maddesine (BK m.98) görede borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.
    TBK"nın 114. Maddesi (BK m. 98) delaletiyle TBK"nın 51. maddesi (BK m. 43) gereğince hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
    Kira sözleşmesinin iki taraflı sözleşmelerden olduğu hususunda kuşku yoktur. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlıdır. Kiralananın kullanıma elverişsiz hale gelmesi veya kullanımının önemli ölçüde azalması davacının kasıtlı olmayan bir eylemi ile meydana gelmiş olsa dahi, davalı kiralayan TBK"nın 301. maddesi gereğince kiralananın kullanıma elverişli halde bulundurulması yükümlüğünden kurtulamaz.
    Tüm bu açıklamalara göre, davalının kasıtlı olarak kiralanan alandaki elektriği kesme eylemi nedeniyle davacının abonelerine belirli bir süre kaliteli iletişim hizmeti veremediğinin ve bu hali ile zarar görmüş olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Zarar kapsamının net olarak belirlenememesi hallerinde mahkemece, TBK"nın 51. Maddesine (BK m. 43) göre durumun gereği ve kusurun ağırlığı göz önünde bulundurularak davacı lehine uygun bir tazminat belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi