Esas No: 2021/2542
Karar No: 2021/2580
Karar Tarihi: 25.05.2021
Danıştay 10. Daire 2021/2542 Esas 2021/2580 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/2542
Karar No : 2021/2580
DAVACI : …
DAVALI : … Bakanlığı / …
DAVANIN_ÖZETİ : Davacı tarafından, hükümlü ve tutukluların kendilerine gelen veya kurum dışına göndermek istedikleri mektup ve faksların UYAP sistemine kaydedilmesine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün ... tarih ve ... sayılı işleminin uygulanmasının durdurulması istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesine uygun olmayan dava dilekçesinin reddedilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ile idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar idari dava olarak belirlenmiş; 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı; dilekçelerde; tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin gösterileceği; ayrıca dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örneklerinin dava dilekçesine ekleneceği, dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı hususları düzenlenmiştir.
Anılan Kanun'un 14/3. maddesinde ise, dilekçelerin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve aynı Kanun'un 3 ve 5. maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği belirtilmiş; 15/1-d maddesinde de, dilekçelerin, 3 ve 5. maddelere uygun olmadıklarının tespiti halinde, otuz gün içinde 3 ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenerek dava açılmak üzere reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 14. maddesinde, kısıtlıların fiil ehliyetinin bulunmadığı; 16. maddesinde, kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri; 407. maddesinde, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her erginin kısıtlanacağı, cezayı yerine getirmekle görevli makamın, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü olduğu; 413. maddesinde, vesayet makamının, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atayacağı; 462/8. maddesinde de, vasinin dava açabilmesi için vesayet makamının izni gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen kanuni düzenlemelere göre, bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezasına mahkum olanların, cezalarını çekmeye başlamaları üzerine, hükmü icra ile görevli idarenin durumu sulh hukuk mahkemesine ihbar ederek vasi atanmasını sağlamakla yükümlü olduğu, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili olan davalar hariç hükümlülerin açmak istedikleri davaları vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin izni ile vasileri aracılığıyla açabileceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü olan davacı tarafından, mektup ve faksların UYAP sistemine kaydedilmesine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün ... tarih ve ... sayılı işleminin uygulanmasının durdurulması istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, hükümlü olan davacıya bir yıldan uzun süreli mahkumiyeti nedeniyle vasi atanması ve bakılan davanın da sulh hukuk mahkemesinden izin alınarak vasi tarafından veya davacının vasisinin tayin edeceği vekil tarafından açılması gerektiği halde, bizzat kısıtlı davacı tarafından açıldığı, dilekçesinde davanın konusunun "uygulamanın durdurulması talebi" şeklinde belirtildiği, işlemin iptali ve yürütülmesinin durdurulmasının istenip istenmediğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde anlaşılır olarak ortaya konulmadığı, ayrıca, dava konusu işlemin öğrenme tarihine yönelik bir bilgi ve belgeye yer verilmediği, bu nedenle, süresi içerisinde dava açılıp açılmadığının tespit edilemediği, bu haliyle dava dilekçesinin, 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine uygun bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, davaya devam edilebilmesi için öncelikle, davacının vasisi tarafından sulh hukuk mahkemesinden izin alınması ve davaya vasi tarafından devam edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın, yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesi ve 4721 sayılı Kanun'da vasi tayinine ilişkin olarak öngörülen prosedürün yerine getirilmesi suretiyle 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine uygun olarak yenilenen, Danıştay Başkanlığı'na hitaben yazılmış açık ve anlaşılabilir, karşı taraf sayısından bir fazla olacak şekilde düzenlenen ıslak veya elektronik imzalı dilekçeyle açılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-d maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde 3. maddeye uygun şekilde yeniden düzenlenecek imzalı iki örnek dilekçe ile belirtilen eksiklikler giderilmek suretiyle adli yardım istemi kabul edildiğinden dolayı harç yatırılmaksızın dava açmakta serbest olmak üzere dava DİLEKÇESİNİN REDDİNE, aynı Kanun'un 15. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre yeniden verilen dilekçede de aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin davacıya duyurulmasına, yenilenen dava dilekçesiyle dava açılmaması halinde, davacının adli yardım talebinin kabul edilmesi nedeniyle dava açıldığı esnada tahsil edilmeyen yargılama giderinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına, dilekçenin ve eklerinin bir örneğinin davacıya iadesine, 25/05/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.