15. Hukuk Dairesi 2017/1215 E. , 2017/3188 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, gizli ayıpların giderim bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında 18.07.2002 tarihinde imzalanan sözleşme ile davalı yüklenicinin ... ili 12. Bölge Mevkinde 512 Adet Kalıcı Afet Konutunun ikmâl inşaatının yapımını üstlendiği, 18.05.2004 tarihinde işin kesin kabulünün yapıldığı, kesin kabulden sonra dava konusu F-1, F-4 ve F-5 nolu Blokların zemin katında bulunan beş adet dairede yeterli düzeyde yalıtımın yapılmaması nedeniyle dairelerin su aldığı, yükleniciye ayıpların giderilmesi için 15.12.2006 tarihinde ihbarda bulunulduğu, ancak ihbara rağmen ayıpların giderilmemesi nedeniyle 13.10.2008 tarihinde dava dışı ... İnş. San. ve Tic. Cemal Çarıkçı ile sözleşme akdedildiği, bu yükleniciye ayıpların giderilme bedeli olarak 54.956,13 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin tahsilinin talep edildiği, mahkemece yapılan ilk yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı yüklenici tarafından temyiz edilmesi sonucunda Dairemizin 2014/4040 Esas 2015/2242 Karar ve 29.04.2015 tarihli kararı ile bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozma kararına uyulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. Bozma kararından sonra mahkemece yapılan araştırma sonunda 15.12.2006 tarihli ihbarın 25.12.2006 tarihinde davalı yükleniciye tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Ancak bozma kararında belirtildiği gibi söz konusu ihbar içeriği incelendiğinde, sadece F-4 Blok 3 nolu dairede ortaya çıkan ayıpların bildirildiği, dava konusu olan diğer F-1 ve F-5 nolu bloklarda bulunan dairelerdeki ayıpların bildirilmediği, bu dairelerle ilgili ayıpların
bildirildiğine dair başka bir ihtarın yükleniciye tebliğ edilmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Mahkeme kararının gerekçe bölümünde, davalının ihbar edilen taşınmazdaki ayıbı gidermeye yönelik ifasının bulunmaması nedeniyle diğer taşınmazlar için de ihbar yapılsa dahi ayıbın giderilmeyeceği kanaati ile bu taşınmazlar için de ayıbın giderilme bedeline hükmedilmiş ise de; sözleşme ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 362. maddesi uyarınca, yapılan şeydeki kusur sonradan ortaya çıkarsa iş sahibinin bu durumu öğrenir öğrenmez yükleniciye haber vermek zorunda olduğu, aksi takdirde eseri mevcut haliyle kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Somut olayımızda da, davacı idare F-1 ve F-5 nolu bloklarda bulunan dairelerdeki gizli ayıpları öğrenmesine rağmen davalı yükleniciye bildirmediğinden eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır ve ayıptan doğan haklarını kullanma hakkını kaybeder. Mahkemenin bu nedenle bu bloklarda bulunan dairelere ilişkin ayıbın giderilme bedeline dair talebin reddine karar vermesi gerekirken kabulüne karar vermesi doğru olmamıştır.
Bozma kararında ayrıca belirtildiği üzere, mülga 818 sayılı BK’nın 98. maddesi delaletiyle BK’nın 43-44. maddeleri gözetildiğinde ayıbın davacı idare tarafından ne zaman öğrenildiği, makul süre içinde ihaleye çıkılıp çıkılmadığı, çıkılmadığı takdirde zararın artmasına idare neden olacağından ihbar tarihinden itibaren makul süre içinde ayıpların giderilmesi için ihale yapılmış olsaydı ihale bedelinin ne olacağı konusunda da mahkeme tarafından yeterli araştırma yapılmadığı gibi teknik uzmanlık gerektiren bir konuda da takdiri indirim uygulayarak sonuca gidilmesi de doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş; davacı idare tarafından sadece F-4 Blok 3 nolu daire için 15.12.2006 tarihinde ayıp ihbarında bulunulduğu anlaşıldığından bu daire için yapılan ayıbın giderilme bedelini araştırarak ayıpların bildirilmesinden itibaren makul süre içerisinde giderimi için ihaleye çıkılmaması ya da dava açılmaması halinde gecikme sonucu zararın artmasına iş sahibi neden olacağından ihbar tarihinden itibaren makul süre içinde ayıpların giderilmesi için ihale yapılmış olsaydı bu daire için ihale bedelinin ne olacağı konusunda bilirkişi kurulundan yeniden ek rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, 1.480,00"er TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.