Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/9-1478
Karar No: 2013/605

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/9-1478 Esas 2013/605 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/9-1478 E.  ,  2013/605 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :2012/93104
    Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : GÖMEÇ Asliye Ceza
    Günü : 12.06.2008
    Sayısı : 85-91

    Mala zarar verme suçundan sanıklar G. M..ve E. D.."in 5237 sayılı TCK’nun 152/1-a, 62, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 6.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Gömeç Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.06.2008 gün ve 85-91 sayılı hükmün sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 11.10.2011 gün ve 17912-27855 sayı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.04.2012 gün ve 93104 sayı ile;
    "...Kamu malına zarar veren sanıkların soruşturma aşamasında; üzerlerine atılı suçu kabul etmemekle birlikte, uzlaşmak istediklerini beyan ettikleri, kovuşturma aşamasında  ise, sanık E. D.."in meydana gelen zararı karşılamak istediğini beyan ettiği, sanık G. M.."nun uzlaşma istemini tekrar ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece mağdur kurumun zararının ne olduğu belirlenmeden ve sanıklardan, belirlenen bu zararı giderip gidermeyecekleri sorulmadan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.06.2001 tarih ve 2011/7-135 esas 2011/140 sayılı kararı ile uyumluluk gösteren Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarında da; ‘sanıktan zararı karşılayıp karşılamayacağının, sorulmadan sadece zararın karşılanmamış olduğu gerekçesiyle CMK"nun 231. maddesinin tatbik edilmemesinin hukuka aykırı olduğu’ hususu benimsenmiştir (3. CD. 13.05.2010/5130-8602, 22.09.2010/9251-13755, 6. CD. 04.11.2010 653-17507, 11. CD. 19.02.2010/10622–1506 sayılı kararları).
    Belirtilen kararlarda açıklandığı üzere, yakınanın zararının ne olduğu belirtilmeden, kabul edilen zararı giderip gidermeyeceği sorularak zararı giderme olanağı tanınmadan, CMK"nun 231. maddesindeki şartlar değerlendirilmeden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu yönünden bir karar verilmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin düzenlenmesi amacına ve hukuka aykırı olacaktır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
     CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 06.11.2012 gün ve 8292-12091 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya kapsamı itibarıyla da bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanıkların olay günü akşam saatlerinde, sanık G. M..’na ait araçla eğlenmek için Balıkesir ili, Gömeç ilçesi, Karaağaç mevkiinde bulunan Artur Tatil Sitesine geldikleri, Artur Tatil Sitesiyle Karaağaç beldesi arasındaki yolda yapım çalışması olması nedeniyle Karaağaç Belediyesine ait ...plakalı çöp kamyonunun yolun Artur Tatil Sitesi yönünden girişi engelleyecek şekilde park edildiği, sanıkların tatil sitesinde bulunan eğlence mekanlarında saat 04.00’e kadar eğlendikten sonra Altınoluk beldesine gitmek üzere siteden ayrıldıkları, sanık G.."ın kullandığı araçla yol yapımı nedeniyle trafiğe kapalı olan yola doğru ilerledikleri, yolun ortasında park halinde duran Karaağaç Belediyesine ait çöp kamyonunu görünce yanından geçmek suretiyle yolun sağındaki zeytinlik araziye girdikleri, arazinin yapısı nedeniyle aracın toprağa saplandığı, sanıkların kendi çabalarıyla aracı tekrar yola çıkardıkları, daha sonra yaşadıkları sıkıntının sebebi olarak gördükleri Karaağaç Belediyesine ait çöp kamyonunun yanına gelerek yerden aldıkları taşları çöp kamyonunun sol yan camına atmak suretiyle camın kırılmasına neden oldukları, olayı gören site güvenlik görevlisinin ihbarı üzerine  kolluk görevlilerince  yakalandıkları,
    Sanıkların soruşturma aşamasında suçlamayı kabul etmemekle birlikte uzlaşma teklifini kabul ettikleri,
    Karaağaç Belediyesinde yazı işleri müdürü olarak görev yapan şikayetçi R. Ç..’ın soruşturma aşamasında sanıkların belediyenin zararını karşılamaları halinde sanıklarla uzlaşmayı kabul ettiğini ifade ettiği,
    Sanıkların eylemlerinin uzlaşma kapsamında olmadığı,
    Yargılama aşamasında sanık E.D.."in talimatla alınan savunmasında, suçlamayı kabul etmediğini ancak idarenin zararını karşılamak istediğini ifade ettiği,
    Sanık G. M.."nun talimatla alınan savunmasında, suçlamayı kabul etmemekle birlikte uzlaşmak istediğini tekrarladığı,
    Sanıkların temyiz aşaması da dahil olmak üzere kamu malında meydana gelen zararı giderdiklerine ilişkin bilgi ve belgenin dosya içerisinde bulunmadığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    a) Suça ilişkin olarak;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    b) Sanığa ilişkin olarak;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Ceza Genel Kurulunun 08.05.2012 gün ve 347-185 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için CMK"nun 231. maddesinin 5. fıkrasında kast edilen adli para cezası, seçenek yaptırım olarak hükmedilen adli para cezası olmayıp, TCK"nun 52. maddesinde öngörülen ve hapis cezası ile birlikte veya yalnız hükmedilen adli para cezasıdır.
    Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılma- sına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif şartlarından birisi de, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada uğranılan zarardan kast edilen maddi zarar olup, manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir.
    Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de mümkündür. Ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli olmayan suçlar yönünden bu şart aranmayacaktır.
    Zararın belirlenmesinde hâkim, ceza muhakemesinde şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de göz önünde bulundurmak şartıyla kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hâkimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla tespite çalışmamalıdır. Zira 5271 sayılı Kanunun 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararının kalan kısmına da hükmedilmesini isteme yönünden bir engel oluşturmamaktadır.
    Zararın herhangi bir araştırma yapılmaksızın herkes tarafından kolaylıkla belirlenebile- ceği durumlarda sanığın, zarar görenin talebi veya mahkemenin ihtarı olmaksızın kendiliğinden zararı gidermesi gerekmektedir. Bunun yanında, bazı olaylarda, zararın tespiti teknik bilgi gerektirdiğinden, ancak konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla belirlenebilmektedir. Bu gibi durumlarda zararın miktarı hâkim tarafından belirlenemiyorsa, bilirkişi incelemesi yaptırılmalı ve zararın karşılanması konusunda iradesini gösteren sanıktan belirlenen bu miktar zararı giderip gidermeyeceği açıkça sorulduktan sonra, sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı tartışılmalıdır.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 10.04.2012 gün ve 479-145 ile 25.12.2012 gün ve 1315-1371 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
    Diğer taraftan, CMK’nun 231. maddenin 9. fıkrasındaki, “altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen giderilmesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir” şeklindeki düzenleme uyarınca, zararın denetim süresi içinde taksitler halinde ödenmesine karar vermek suretiyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verme imkânı bulunmaktadır. Ancak bu ihtimal, Ceza Genel Kurulunun 29.09.2009 gün ve 91-212 sayılı kararında da açıklandığı üzere, sanığın zararın tamamını giderme yönündeki samimi iradesine karşın, zarar miktarının derhal ödemeyi imkânsız kılacak şekilde büyük olması ve failin ekonomik durumu gibi nedenlerle zararın bir defada karşılanamaması hallerinde söz konusu olabilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanıkların belediyeye ait çöp kamyonunun camını kırmak suretiyle mala zarar verme suçunu işlediklerinin sabit olduğu olayda; eylem sonucu ortaya çıkan ve herhangi bir araştırma yapılmaksızın herkes tarafından kolaylıkla belirlenebilecek nitelikte olan zararın aşamalarda sanıklarca giderilmediği gibi, sanıkların zararı giderme yönünde bir çaba da göstermedikleri anlaşıldığından, olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif şartlarından birisi olan mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi şartı yerine getirilmemiştir.
    Bu itibarla, sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartları bulunmadığından, yerel mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetli olup, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; "itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.12.2013 günü yapılan ilk müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 10.12.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla, karar verildi


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi