17. Hukuk Dairesi 2013/7879 E. , 2014/8734 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tefenni Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2012
NUMARASI : 2012/81-2012/137
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ve davacı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı, davalıya ait araç ile kendisinin içinde (yolcu olarak) bulunduğu aracın karıştığı trafik kazasında yaralanarak %76 oranında maluliyete uğradığını ileri sürerek, geçici ve sürekli iş göremezlik zararları yönünden 10.000,00 TL. maddi tazminat ile 20.000,00 TL. manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi ile ilgili sigorta şirketine ihbarını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, maddi tazminat talebinin 4.757,13 TL. yönünden kısmen kabulüne, ihbar edilen sigorta şirketinde davadan önce davacıya ödenen 11.000,00 TL. nın mahsubuna, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5/8 kusura isabet eden 10.000,00 TL maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda davalı tarafın 2/8, davacı tarafın ise 6/8 oranında kusurlu bulunduğu, aktüerya raporunda davacının yaralanmadan dolayı geçici ve sürekli maluliyet tazminatının toplam 18.228,56 TL olup %25 kusur oranına isabet eden miktar ise 4.557,13 TL hesaplanarak mahkemece bu miktara karar verilmiştir. Ancak davalı tarafın sigortacısı olan dava dışı A.. Ş.. dava açılmadan önce 9.7.2008 tarihinde davacıya 11.000,00 TL maddi tazminat ödemiş olup, bu ödemeyi davacı tarafta kabul etmektedir.
Bu durumda mahkemece dava dışı sigorta dava açılmadan önce hükmedilecek tazminattan fazla ödeme yaptığına göre maddi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma nedenine göre davacı ve davalı vekillerinin maddi tazminata ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
3-Davacının manevi tazminata yönelit temyiz itirazlarına gelince;
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu kazada davacının ağır derecede yaralandığı, vücudunda kemik kırıkları oluştuğu, sinir doku sisteminin zarar gördüğü ve yüksek oranda maluliyete uğradığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, yukarıdaki bentte açıklandığı gibi davacı davalıya ait aracın çarpıştığı araç içinde yolcu konumunda olmasına karşın hükmün gerekçesinde davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün kusuru davacının kusuru gibi değerlendirilerek manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesinin de isabetli olmadığı açıktır.
O halde, davacının olayda üzülüp acı ve elem duyması kaçınılmaz olduğundan, manevi tazminat talebi yönünden olayın oluş şekli ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte değerlendirilerek olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşecek şekilde hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davacı lehine uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken talebinin reddine karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin maddi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle ve bozma şekline göre taraf vekillerinin maddi tazminata ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 2.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.