Sanık A. G."in kasten yaralama suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK"nun 86/2, 86/3, 35 ve 62. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis, hakaret suçundan da aynı kanunun 125/1-4, 62, 53 ve 58. maddeleri gereği 2 ay 27 gün hapis cezası ile mahkumiyetine, hak yoksunluğuna, hapis cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve infazından sonra denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin, Ereğli Sulh Ceza Mahkemesince verilen 18.02.2008 gün ve 547-62 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 19.12.2011 gün ve 5164-41935 sayı ile;
"Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanığın sabıka kaydında yer alan ve suç tarihinden önce kesinleşen ilamların adli para cezasına ilişkin olması nedeniyle, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan sanık hakkında tayin olunan cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken TCK"nın 51/1. maddesinin (b) bendinde belirtildiği gibi, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir kanaat oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekirken, "kişiliğine, sabıkalı oluşuna ve suç işleme konusundaki eğilimlerine göre cezanın ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda kanaat oluşmadığından" biçiminde yasal olmayan ve yasada öngörülme- yen gerekçe ile cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi" isabetsiziğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.03.2012 gün ve 136946 sayı ile;
"Sanığın adli sicil belgesinde birden çok eski mahkûmiyetinin bulunduğu, taraflar arasında uzlaşma sağlanmadığı, "sabıkalı oluşu ve kişilik özellikleri dikkate alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaate varılamadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına" karar verilmiştir. Buradaki "kişilik özellikleri"ni ertelememe kararındaki gerekçeyle bir bütün olarak ele almak gerekir.
TCK"nun 51/b bendine göre; "suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması" gerekir. Bu hususta değerlendirmeler yapılırken sanığın suçu işledikten sonra ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışları dikkate alınacaktır. Bu tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak mahkemede kişinin tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir kanaatin oluşması gerekir. Bu değerlendirme yapılırken sanığın kişiliği gözönünde bulundurulacaktır. Sanığın suçunu kabul etmediği, yargılama sırasında işlediği suçtan dolayı bir pişmanlık duyduğunu da ifade etmediği, kararın gerekçe bölümünde kişiliğinden bahsedildiği, hükmü parça parça değil bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Bu açıklama çerçevesinde, yerel mahkemece kararında sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaate ulaşılmadığından, TCK"nun 51. maddesi uygulanmamıştır" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK"nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 31.10.2012 gün ve 23510-44575 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe- lerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın kasten yaralamaya teşebbüs ve hakaret suçlarından cezalandırılmasına karar verilen ve suçun sübutu ile eylemin vasıflandırılmasında anlaşmazlık ve bu kabulde de dosya kapsamı itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sabıka kaydında adli para cezasına ilişkin mahkûmiyetleri bulunan sanık hakkında, kasten yaralama suçuna teşebbüs ve hakaret suçundan hükmolunan hapis cezalarının ertelenmemesine yönelik olarak yerel mahkemece gösterilen gerekçenin yasal, yeterli ve dosya içeriği ile uyumlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay günü karşılaşan sanık ile mağdur arasında alacak meselesi yüzünden tartışma yaşandığı, tartışma esnasında sanığın mağdura küfür ettiği, ardından bıçakla üzerine yürüdüğü, ancak tanıkların araya girmesi üzerine eylemlerini tamamlayamadan olay yerinden uzaklaştığı,
Yerel mahkemece her iki suçtan hükmolunan hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmemesine ilişkin olarak; "sanığın kişiliğine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre seçenek yaptırımların uygulanmasına yer olmadığına", ertelememeye yönelik ise; "kişiliğine, sabıkalı oluşu ve suç işleme konusundaki eğilimine göre cezasının ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda kanaat oluşmadığından ertelenmesine yer olmadığına," hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken; "sabıkalı oluşu ve kişilik özellikleri dikkate alınarak tekrar suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmadığı" şeklinde gerekçe gösterildiği,
Sanığın hırsızlık, tehdit, kasten yaralama ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa aykırılık suçlarından adli para cezasına ilişkin sabıkalarının bulunduğu, 2863 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sabıka kaydında bulunan ilamın yerel mahkemece tekerrüre esas alındığı,
Anlaşılmaktadır.
Türk Ceza Kanununun "Hapis Cezasının Ertelenmesi" başlıklı 51. maddesi uyarınca; "İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir, bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır, ancak erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir. ..."
Maddede iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezalarının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını ikmal etmiş olanlar bakımından bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi;
1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
Şartlarına bağlanmıştır.
Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine yasal engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek bulunmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hallerde ise, cezasının ertelenebilmesi için, kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Kanun maddesi gereği yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup, hapis cezasından çevrilen veya doğrudan hükmolunan adli para cezalarının ertelenmesine imkan bulunmamaktadır.
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07.06.1976 gün ve 4-3 sayılı kararı ile Ceza Genel Kurulunun bu kararla uyumlu yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere; erteleme cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir kişiselleştirme müessesesidir. Cezanın ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe, dosyadaki bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir şekilde yasal, yeterli ve dosya içeriği ile uyumlu bulunmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşımaktadır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece sanığın hapis cezalarının ertelenmemesine yönelik olarak sabıkalı oluşuna da dayanılması, önceki mahkumiyetlerine konu ilamların ertelemeye engel olmaması nedeniyle isabetli değil ise de, yargılama sürecinde pişmanlığını gösteren herhangi bir ifade ya da davranışı dosyaya yansımayan, kanuni olarak ertelemeye engel olmamakla birlikte, adli sicil kaydında birisi tekerrüre esas alınan mahkûmiyetleri bulunan sanık hakkında, cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak sabıkalı oluşu dışında; "kişiliği, suç işleme konusundaki eğilimlerine göre, cezanın ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda kanaat oluşmadığından cezasının ertelenmesine yer olmadığına" şeklinde gösterilen gerekçenin dosya muhtevasına uygun, denetime elverişli, yasal ve yeterli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; "itirazın reddi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 19.12.2011 gün ve 5164-41935 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Usul ve kanuna uygun bulunan Ereğli Sulh Ceza Mahkemesinin 18.02.2008 gün ve 547-62 sayılı hükmünün ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.12.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.