Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkiline ait olan ve davalı .... Sigorta"ya kasko poliçesi ile sigortalı aracın meydana gelen tek taraflı kazada hasarlandığını, sigortaya başvuru yapılması üzerine ödeme yapılmadığını belirterek ıslahla artırılmış haliyle 31.000 TL.nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı .....Sigorta vekili, hasar nedeniyle davacıya teklif edilen bedelin davacı tarafından kabul edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre, 31.000,00 TL hasar bedelinin ihbar tarihi olan 28/09/2009 tarihinden itibaren TC Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek avans faizinin işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan araç hasar bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. 6762 sayılı TTK.nun 1268. maddesi, genel kural olarak, sigorta sözleşmelerinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hükmünü getirmiştir. İşbu iki yılın başlangıç tarihi ise, Borçlar Kanunu"nun, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu tarihten başlayacağını belirten 128/1. maddesindeki genel hüküm karşısında ve TTK.nun 1299 ve 1292. maddeleri gözönüne alındığında, rizikonun gerçekleştiğinin sigortalı tarafından haber alınmasından itibaren, ihbar yapılması gereken beşinci günün sonudur. Dosyadaki belgelere göre kaza, 14.09.2009 tarihinde meydana gelmiş olup zamanaşımı süresinin 20.09.2009 tarihinde başladığı dikkate alındığında ıslah tarihi olan 14.12.2011 tarihi itibariyle ıslah edilen kısım için iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekir. Bu halde ıslahla artırılan bölüm yönünden süresindeki zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken mülga 1086 Sayılı HUMK"nın yürürlükte olduğu dönemde açılan davada, davanın HMK 107 maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesi suretiyle zamanaşımı definin reddi ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 29.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.