18. Ceza Dairesi 2019/8104 E. , 2020/4096 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1- TCK’nın 30/2. maddesinde, kişinin, suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususundaki hatasından yararlanması öngörülmüştür. Suçun nitelikli hallerinde hatada, failin işlediği fiilin suç oluşturduğu konusunda herhangi bir yanılgısı söz konusu olmayıp, yanılgı fiile ilişkindir. Eğer fail, daha ağır bir netice öngören nitelikli hali kastetmeden hareket etmiş, ancak yanılgı sonucu nitelikli hal gerçekleşmiş ise, istemediği ağır neticeden sorumlu tutulamayacaktır.
Yargılamaya konu somut olayda; sanık hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/40358 sayılı evrakı üzerinden yürütülen soruşturma kapsamında, sanığa ulaşılamaması üzerine UYAP SMS üzerinden kullanmakta olduğu 0543 242 28 21 nolu cep telefonuna ifadesine başvurulmak üzere Adana Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmesi, Adana ili dışındaysa Cumhuriyet Savcısına belirtilen cep telefonu hattına adresi konusunda mesajla bilgi vermesi, aksi halde hakkında yakalama ya da zorla getirme emri talep edileceğinin ihtar edilmesi üzerine, sanık tarafından katılana cep telefonunu arayarak ve mesaj atarak, hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada, sanığın, bu mesajı adliye personeline gösterdiğini, kendisine böyle bir sistem olmadığını söylediklerini, mesaj gönderen kişinin dolandırıcı olduğunu düşündüğünü, daha sonra telefon görüşmeleri sırasında kendisinin TC numarasını yanlış bildirdiği halde kendisine ekrandan görüyorum dediğini, bu nedenle şahsın kendisini kandırdığını düşündüğünü, özür dilediği ve suç işleme kastının bulunmadığı” şeklindeki savunması karşısında, failin kamu görevlisi olduğunu bilmediği şahsa karşı gerçekleştirmiş olduğu hakaret eyleminde kastın suçun temel şekline yönelik olduğu gözetilmeden, suçun nitelikli halini düzenleyen TCK’nın 125/3-a maddesinden hüküm kurulması,
2- Kabule göre de,
a) TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde somut olay açıkça irdelenerek, temel cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, dosya içeriğiyle uyumlu olmayan "suçun işleniş biçimi, sanığın kasta dayalı kusurunun yoğunluğu, eylemden sonraki davranışları dikkate alınarak" gibi maddedeki bazı ibarelerin tekrarlanması suretiyle, hakkaniyet ölçülerine uyulmayarak en üst seviyeden ceza tayini,
b) Sanığın kendisine mesaj atan kişilerin dolandırıcı olduğunu düşündüğü şeklindeki savunması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre TCK"nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
c) TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesi"nin, 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararıyla, iptal edilmiş olması nedeniyle, uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ...’nin temyiz nedenleri bu nedenle yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.