3. Hukuk Dairesi 2020/5630 E. , 2020/7073 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 666 parselde kayıtlı taşınmazda 11/384 hisse sahibi olduğunu; davalıya verdiği gayrimenkul satış ve intikal yetkisini haiz vekalet ile 04/02/2015 tarihinde ... Konut Yapı Kooperatifi"ne 109.250,00 TL bedelle sattığını ancak kendisine hiçbir bedel ödemediğini; Türk Borçlar Kanunu"nun 508.maddesi uyarınca vekilin sorumlu olduğunu belirterek 109.250,00 TL"nin satış tarihi olan 04/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının, 1995 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazdaki hissesini dava dışı ... satmayı vaad ettiğini; parasını da alıp, zilyetliğini teslim ettiğini; ancak iştirak halinde mülkiyet olduğundan tapuda devrin gerçekleşemediğini; müşterek mülkiyete dönüldüğünde, kendisinin almış olduğu vekalete dayanarak, ..."ın rızası ile taşınmazı üçüncü şahsa sattığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2016/6674 E.- 2019/2178 K. sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle satış bedelinin davacıya ödenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, “... Noterliğinin 05/10/1995 tarih 11735 yevmiye sayılı satış vaadi sözleşmesi ile davacının taşınmazdaki payını vekili aracılığıyla dava dışı ..."a devrettiği ve bedelini peşin olarak aldığı; davacının taşınmazdaki haklarını dava konusu işlemden önce devretmiş ve bedelini almış olması
nedeniyle davalıya karşı ileri sürebileceği bir hakkı bulunmadığı, aksi durumun dürüstlük kuralına da aykırı olacağı...” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 508. maddesinde “Vekil, vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekil olan davalı, davacıya karşı taşınmaz hissesinin satış bedelinden sorumludur. Somut olayda, her ne kadar, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacının gayrimenkuldeki hak ve hisselerinin tamamı ..."a satılmış ve davacı satış bedelinin tamamını nakden ve peşinen almışsa da; davacı ile dava dışı ... arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ancak sözleşme taraflarını bağlar; davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine göre, akidi ...’a karşı sorumluluğu devam eder, ancak bu durum vekalet sözleşmesindeki akidi davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ayrıca, dosya kapsamından, dava dışı ...’ın davacıya karşı açmış olduğu derdest davasının olduğu; davalının, vekil edeni olan davacının talimatı olmaksızın taşınmaz hissesi ve bedeli ile ilgili tasarrufta bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durum açıkça vekilin özen borcuna aykırıdır. O halde, mahkemece bu husus değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.