Esas No: 2021/4322
Karar No: 2021/6736
Karar Tarihi: 25.05.2021
Danıştay 6. Daire 2021/4322 Esas 2021/6736 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/4322
Karar No : 2021/6736
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN ÖZETİ : ... İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın, görev yönünden reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın uygulama imar planında günübirlik tesis alanı ve tahliye kanalı (arıtma tesisi alanı) olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 3.106.000,00-TL'nin faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, Danıştay Altıncı Dairesinin 06/01/2020 tarihli, E:2015/4615, K:2020/25 sayılı bozma kararına uyularak, dava konusu taşınmazın kuzeyinden fiili olarak bir tahliye kanalı geçirildiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmaması ve parselin bu kısmına fiilen kamulaştırmasız olarak el atıldığının anlaşılması karşısında uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine yönelik açılan bu davanın bu kısmının özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı kolunun görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, günübirlik tesis alanı bakımından ise; davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 1/1000 ölçekli imar planında ''arıtma tesisi alanı'' kullanımına ayrıldığı sabit olan taşınmazın davanın çözüm ve görümü aşamasında gerçekleştirilen imar planı değişikliği ile ''Günübirlik Tesis Alanı ve Tahliye Kanalı'' olarak yeniden planlandığı, anılan taşınmaza günübirlik tesis alanı olarak ayrılan kısmı için imar planındaki bu kullanım kararına göre özel mülkiyete konu tesislerin yapılabileceği anlaşıldığından gerçekleştirilen imar planı değişikliği nedeniyle tazminatı gerektirir mağduriyetin ve mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanması durumunun ortadan kalktığı sonucuna varıldığından davanın konusu kalmayan bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, anılan kararın davanın görev yönünden reddine ilişkin kısmı davalı idareler tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu'nun ''İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı'' başlıklı 2. maddesinin değişik 1. numaralı bendinde; ''a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.'' idari dava türleri olarak sayılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14.maddesinin 3.fıkrasının 3.bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet, 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; aynı Kanunun 15. maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde ise; adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünde reddine karar verileceği belirtilmiştir.
Uyuşmazlıkta öncelikle dava konusu taşınmaz üzerindeki el atmanın niteliğinin tespiti gerekmektedir. Taşınmaza fiili ya da hukuki olarak el atılması durumunda gerek yargı yolu gerekse yargı yolunda yapılacak değerlendirmeler farklılık arzetmektedir.
Taşınmaza idare tarafından fiili olarak el atılmış olması halinde görevli yargı yolunun belirlenmesine ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 06.04.2015 tarihli, E:2015/223, K:2015/238 sayılı kararında"Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır.
Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” gerekçesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlığa konu taşınmazın ilk 1/1000 ölçekli uygulama imar planında arıtma tesisi alanı olarak belirlendiği, dava açıldıktan sonra 2016 yılında yapılan imar planı değişikliği ile nihai fonksiyonunun günübirlik tesis alanı ve tahliye kanalı olduğu görülmektedir.
İdare Mahkemesince tahliye kanalı olan kısım bakımından fiili el atma olduğu gerekçesiyle karar verilmiş ise de bu konuya ilişkin bilgi ve belgelere dava dosyasında rastlanmadığındığından öncelikle bu durumun ve dolayısıyla sorumlu idarenin belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla dava konusu taşınmazın bir kısmı üzerinde fiili el atma söz konusu olup olmadığı netleştirilip, buna göre kısmen de olsa fiili el atma var ise Uyuşmazlık Mahkemesinin anılan kararı doğrultusunda görevli yargı kolu adli yargı olup İdare Mahkemesince, eksik incelemeye dayalı olarak verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın temyiz edilen kısmının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 25/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.