1. Hukuk Dairesi 2018/2171 E. , 2020/4016 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 1593 parsel sayılı taşınmazın 09.03.2010 tarihinde bilgisi dışında davalı ...’ya satışının yapıldığını, resmi akitteki imzanın kendisine ait olmadığını, adı geçen davalının da taşınmazı 18.03.2010 tarihinde diğer davalı ...’ye satış yoluyla devrettiğini, davalı ...’nin yasada aranılan şekilde iyiniyetli davranmadığını ileri sürerek çekişme konusu 1593 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, imza incelemesi yapılmayarak yine davacıya ait iken davalı ..."ye satılan bir başka taşınmaz nedeniyle ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/317 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan Adli Tıp incelemesi yeterli görülerek davanın kabulüne dair verilen karar Dairece, “ ...Hal böyle olunca; resmi akitteki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken noksan tahkikatla yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre resmi akitteki imzanın davacıya ait olduğunun saptandığı, yolsuz tescil oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1593 parsel sayılı taşınmazın tamamı davacı adına kayıtlı iken 09.03.2010 tarihinde davacı tarafından davalı ...’na, ondan da 18.03.2010 tarihinde davalı ... ...’ye satış yoluyla temlik edildiği, davacının resmi akitteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek sahtelik iddiasında bulunduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 22.05.2017 tarihli raporda, çekişme konusu taşınmazın davacı tarafından davalı ...’ya devrine ilişkin 09.03.2010 tarihli resmi senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğunun bildirildiği, eksiğin giderilmesi suretiyle getirtilen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/317 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde ise davacıya ait iken 15.02.2010 tarihinde satış yoluyla yine davalı ... ...’ye temlik edilen 292 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak davacının resmi senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, anılan dosyada Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 17.10.2011 tarihli raporda, resmi senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının saptanması üzerine davanın kabulüne karar verildiği ve kararın derecattan geçerek 04.10.2013 tarihinde kesinleştiği, anılan dosyada sahteliği ileri sürülen 15.02.2010 tarihli satış akti ile eldeki davada sahteliği ileri sürülen 09.03.2010 tarihli satış aktinin birbirine yakın tarihli olduğu, ancak her iki dosyada alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporlarının birbirinden farklı sonuçlar içerdiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 15.07.2018 tarih ve 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 16/2. maddesi gereğince; Fizik İhtisas Dairesi ve Trafik İhtisas Dairesi’nin raporları Adlî Tıp Üst Kurullarında incelemeye alınamaz. Bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporlar, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.
Hal böyle olunca, eldeki davada alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporu ile ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/317 Esas sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Belge İnceleme Şubesinden en az 7 uzmanın katılımı ile genişletilmiş uzmanlar kurulu raporu aldırılması ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken sözü edilen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.