Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5561
Karar No: 2020/2022

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/5561 Esas 2020/2022 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2019/5561 E.  ,  2020/2022 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ... köyü, Dibektepe mevkii 190 ada 39 parsel sayılı 4497,99 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle önceden dava dışı 190 ada 30 ila 41 sayılı parsellerin bir bütün olarak ...’in ceddinden geldiği, intikal ve taksim ile ...’a geçtiği ancak Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2001/1149 Esasına kayıtlı dava dosyasında tescil davasına konu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
    ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/1149 Esasına kayıtlı dosyada, davacı ... tarafından davalı sıfatıyla Hazine ve ... Köyü Tüzelkişiliği aleyhine açılan tescil davasıyla, ... Efendi mirasçıları ... arkadaşları tarafından davalı Hazine, Orman Yönetimi ve köy tüzelkişiliği ile ... taraf gösterilerek, tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından, tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle açtıkları ve ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.05.2002 gün ve 2002/207-456 sayılı kararıyla, mahkemenin 2001/1149 Esasına kayıtlı dava ile birleştirilen davalar, kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
    Davacılar ... ve arkadaşları vekili Avukat... davadan feragat etmişler, mahkemece, diğer davaların reddiyle, çekişmeli ... köyü 190 ada 39 sayılı parselin tesbitteki niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2010/11843-13314 sayılı kararıyla “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastrosu ile eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu, hiç tarım alanı olarak kullanılmadığı belirlenip, Devlet ormanları kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği gibi, Devlet ormanlarını izinsiz açmak yada kullanmanın suç teşkil ettiği, 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince, her hangi bir nedenle orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmış ormanların sınırlandırılmasına olanak verildiği gözetilerek, gerçek kişinin davasının reddi yolunda hüküm kurulmasında isabetsizlik yoktur. Ancak, orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılan taşınmazın tarla olarak Hazine adına tesciline karar verilmesi doğru değil ve Orman Yönetiminin temyizi bu nedenle yerindeyse de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.” gereğine değinilerek hüküm fıkrasında yer alan “çekişmeli ... köyü 190 ada 39 sayılı parselin tespitteki niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline” cümlesinin hükümden çıkartılarak bunun yerine “çekişmeli ... köyü 190 ada 39 sayılı parselin tesbiteki niteliğinin iptal edilerek orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    Dairemiz kararına karşı davalı Hazine ve davacı ... daire kararının düzeltilmesini istemiş, Dairemizin 2012/8163-10604 sayılı kararıyla “1) Mahkemenin, davacı gerçek kişinin davasının reddine ve parselin Hazine adına tapuya tesciline ilişkin kararının, temyiz eden davacı ve davalı Hazine aleyhine sonuç doğuracak biçimde düzeltilerek onanması doğru olmayıp, davacı gerçek kişi ile davalı Hazinenin karar düzeltme istemi bu nedenle doğrudur.
    2) Diğer taraftan, çekişmeli parselin kadastro tesbiti, parselin dava dışı 190 ada 30 ilâ 41 sayılı parsellerin bir bütün olarak ..."in atalarından intikalen zilyetliğindeyken intikal ve taksim ile ..."a geçtiği ve halen onun zilyetliğinde olduğu, ancak tescil davasına konu edildiğinden, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
    Mahkemece toplanan deliller, özellikle keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin üzerinde büyük çam ağaçları bulunduğu ve bu ağaçların taşınmazı gölgelediği, sadece sahiplenmek suretiyle sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun bir zilyetlik şekli olmadığı, davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine ve parselin tesbitteki niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de;
    Kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritası ile en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları ile 1996 yılında düzenlenen memleket haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen orman uzmanı bilirkişi raporuyla çekişmeli parsellerin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, uygulanan eski tarihli harita ve fotoğraflarda orman olarak nitelendirilmediği, bir bütün olarak tarım alanı niteliğiyle kullanıldığı gibi, aynı adadaki diğer bir kısım parsellerin gerçek kişiler adına tesbitinin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Keşif ve bilirkişi raporları ile belirlenen toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi özellikle komşu parselerin bir kısmının kesinleşen hukukî durumlarına göre, çekişmeli parsellerin orman içi açıklığı olduğu ya da eylemli orman alanı olduğu, parsel üzerinde bulunduğu söylenen 10 adet çam ağacının çekişmeli parselin tamamını gölgelediği ve parselin tamamının niteliğini belirleyecek yoğunlukta olduğu söylenemez.
    Gerek 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu gerekse bu kanun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, keşif ve bilirkişi delili takdiri delil olarak düzenlenmiştir. Hâkim, genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hâkim, sunulan bilirkişi raporları ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takdir ederek karar verecektir. Hâkim tarafından keşif ve bilirkişi raporlarının yeterli olmadığı belirlendiği taktirde, yapılacak iş: tarafların istemi halinde, bilirkişilerden ek raporlar almak ya da yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
    O halde, mahkemece; en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita - kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu parsel ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip parselin niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemiş ise, dava konusu parselin 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli parselin konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket
    haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, çekişmeli parselin doğusundaki çam ağaçlarının bulunduğu yerler krokide gösterilmeli; kapalılık oluşturup oluşturmadığı, bu bölümler üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı araştırılmalı; çekişmeli parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmış ise hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu, komşu parsel kayıtları ve kesinleşen mahkeme kararları ile yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli; somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca; parselin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında parselin çeşitli yönlerinden hâli hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının davacı ve davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden araştırılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu parselin sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin dosya kapsamı ile bağdaşmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gibi, bu kararın düzeltilerek onanmasına ilişkin daire kararı da doğru değildir.” gereğine değinilerek Dairenin 28.10.2010 gün ve 2010/11843-13314 sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkemenin 12.04.2010 gün ve 2009/1482-2010/307 sayılı kararının belirtilen nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, Adviye Onay ve arkadaşlarının davasının reddine dair verilen hüküm kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ..."ın davasının kabulü ile 190 ada 39 sayılı parselin davacı adına tapuya tesciline, 1. derece doğal sit alanında kaldığının tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve ... tarafından temyiz edilmiş, dairemizin 2015/12090 – 11637 sayılı kararıyla “Mahkemece bozma kararına uyularak hüküm kurulmuş ise de; bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
    Şöyle ki; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporlarına göre; 1959 ve 1996 tarihli memleket haritalarında ve 1992 tarihli hava fotoğrafında, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacı ... yararına gerçekleştiği gerekçesiyle karar verilmiş ise de; dairenin 14/05/2015 günlü geri çevirme kararı üzerine hazırlattırılan ek rapora eklenen hava fotoğraflarının incelenmesinden; başlangıçta sadece taşınmazın doğu sınırında bulunan çam ağaçlarının gittikçe yayılarak 1939, 1972, 1987, 1992 ve 2009 tarihli hava fotoğraflarında sıra ile izlenen hale göre en son çekişmeli 39 sayılı parselin yarısını kaplar hale geldiği görülmektedir.
    3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek, hayvan otlatmak, ağaç kesmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten, tespit tarihine kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ve gerçeğin modeli olan memleket haritaları ve dava
    tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğraflarının, steroskop aletiyle üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi zorunludur.
    O halde, 1992 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın neredeyse yarısı ağaçlık halde göründüğüne göre, 16/05/2014 tarihli keşif sonrasında düzenlenen müşterek imzalı bilirkişi raporunda; taşınmazda 7 adet kızılçam ağacı bulunduğu yönündeki açıklamanın doğru olduğunun ve mahkemenin, dava tarihi olan 2001 yılına kadar zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesinin kabulü mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, ağaçlık olan kısmın yüzölçümü fen bilirkişiye hesaplattırılmalı ve bu bölüm hakkındaki davanın reddine, hali hazır niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı ..."ın davasının kısmen kabul kısmen reddine, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, Dibektepe mevkiinde bulunan davaya konu 190 ada 39 parsel sayılı taşınmazın 10/05/2016 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2659,65 m2 yüzölçümündeki bölümün aynı ada ve parsel numarası ve kadastro tespit tutanağındaki tespit gibi davacı ... adına tespit ve tapuya tesciline, taşınmazın 1. derece doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, Dibektepe mevkiinde bulunan davaya konu 190 ada 39 parsel sayılı taşınmazın 10/05/2016 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 1838,34 m2 yüzölçümündeki bölümün aynı adada başka parsel numarası verilerek kadastro tespit tutanağındaki vasıf ile Hazine adına tespit ve tesciline, taşınmazın 1. derece doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 1988 ila 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 ve 3302 sayılı Kanunlar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
    1- Davalı ... Yönetiminin temyiz itirazları yönünden:
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritası ile kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
    2- Davalı Hazinenin taşınmazın davacı adına tesciline karar verilen (A) harfli bölümüne yönelik temyiz itirazları yönünden:
    Mahkemece çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünin davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, bu taşınmaz bölümün en eski tarihli memleket haritası ile hava fotoğraflarında durumu incelenmemiş, hava fotoğraflarında çekişmeli taşınmaz üzerinde kullanım bulunup bulunmadığı denetlemeye elverişli şekilde bilirkişi raporunda gösterilip açıklanmamış ve bu bölümde davacı yararına zilyetlikle kazanma koşulları oluşup oluşmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
    O halde mahkemece eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile sonraki tarihlere ait tüm hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları,
    Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve
    7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği dehava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: 1- Yukarıda 1 numaralı bendde açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının REDDİNE,
    2- 2 numaralı bendde açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi