4. Hukuk Dairesi 2016/4872 E. , 2018/1040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 11/05/2010 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılardan ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine, davalılardan ... ve .... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine, davalılardan ... ve .... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, ... Gazetesi’nde 24/04/2010 tarihinde yayınlanan “Ya Adam Gibi İzle, Yada Maça Gelme” başlıklı haber ile müvekkilinin kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek, müvekkilinin uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.Davalılar vekili, dava konusu haberin gerçek olgulara dayandığını, hukuka uygunluk sınırları içerisinde kaleme alındığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dinlenen tanık beyanı doğrultusunda davacının maç sırasında hiçbir taşkın hareketi olmadığı, normal şekilde maçı seyrettiği, ayrıca ... Kulübü başkanının da davacıyı azarladığı şeklindeki haberin doğru olmadığı, haberin davacıyı küçük düşürücü ve kişilik haklarını ihlal eder şekilde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalılardan ..."nun yönetim kurulu başkanı olup, husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda,basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Dava konusu haberdeki başlık, o tarihteki ... – ... futbol karşılaşması sırasında, ... spor klübü yöneticisi olarak bilinen davacının, maç seyri sırasındaki söz ve davranışlarına karşı başka bir yöneticinin uyarı mahiyetindeki bir beyanına dayandırılmış olup, kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Haber başlığının, sporda fair-playi teşvik eden bir başlık olarak algılanması gerekir. Bu itibarla davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.