1. Hukuk Dairesi 2018/122 E. , 2020/3998 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan kardeşi Timugan’ın maliki olduğu 1216 ada 94 parsel sayılı taşınmazdaki 5 numaralı bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini bağış suretiyle davalıya temlik ettiğini, yapılan işlemin saklı payını ihlal kastıyla gerçekleştirildiğini ileri sürerek, tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, murisin saklı payı aşma kastı bulunup bulunmadığının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen kararın Dairece; “... davacı ...yargılama sırasında 29.6.2007 tarihinde ölmüş ise de, mirasçılarına tebligat yapılmadan mahkemece hüküm kurulduğu görülmektedir. O halde; yargılama sırasında ölen davacı..."un mirasçılarının davada yer almalarının sağlanması, yargılamaya mirasçıların huzuru ile devam edilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili tamamlanmadan hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem tesis edilip davacı...’un mirasçılarının davada yer almaları sağlanarak yapılan yargılama sonucunda bilirkişi raporuna atfen dava kısmen kabul edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan Timugan’ın 02.05.2005 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davacı kardeşi ...ve dava dışı kardeşi ...’ın kaldıkları, ...’un da yargılama sırasında 29.6.2007 tarihinde ölümüyle geride mirasçıları eşi Nuriye ile kızları Ebru, Sumru, Kadriye Ahu’yu bıraktığı, muris Timugan’ın maliki bulunduğu 1216 ada 94 parsel sayılı taşınmazdaki 5 numaralı bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini 14.04.1993 tarihinde bağış suretiyle davalı ...’ne temlik ettiği, bilahare, taşınmaz üzerindeki apartman yıkılarak yerine yeni bina inşa edildiği ve çekişmeli 7 numaralı bağımsız bölümün çıplak mülkiyetinin davalı adına tescilinin gerçekleştirildiği, intifa hakkı sahibi dava dışı Özcan’ın ise bu hakkından 14.11.2002 tarihinde davalı lehine feragat ettiği, davalının da yargılama aşamasında 11.07.2008 tarihli resmi akitle anılan taşınmazı üçüncü kişi Osman’a satış yoluyla devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere;4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 17. maddesinde; mirasçılık ve mirasın geçişinin, mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği öngörülmüştür. Mirasbırakan, 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
Eldeki davada, mirasbırakan Timugan 02.05.2005 tarihinde öldüğüne göre ; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun uygulanacağı açıktır.
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK"nın 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nın 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihine en yakın tarihteki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 565. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde; mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ile ölümünden önceki bir yıl içinde adet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamaların mutlak tenkise tabi olacağı hükme bağlanmış olup, bu bent dışında kalan bağışlar yönünden ise tenkise hükmedilebilmesi için aynı maddenin 4. bendi uyarınca temlikin, saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığının aşikar bulunması gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince, bağış tarihi ile murisin ölümü arasında bir seneden fazla süre geçtiği sabit olup; bu durumda, temlikin, mutlak tenkise tabi bir tasarruf niteliğinde bulunmadığı ve ancak; TMK"nın 565. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendi gereğince mirasbırakanın saklı pay kurallarını ihlal kastı ile hareket ettiğinin ispatlanması halinde tenkise tabi tutulacağı açıktır.
Ne var ki, mahkemece, muris Timugan’ın bağış suretiyle yaptığı temlikte saklı pay kurallarını bertaraf etme kastının bulunup bulunmadığının belirlenmesi yönünden hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, mirasbırakanın temlikinde saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla hareket edip etmediğinin yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda yöntemince araştırılarak saptanması, bu konuda taraflarca gösterilen tanıkların dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasa"nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.