(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/2497 E. , 2012/3591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.04.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davalılardan bir kısmı davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan ... temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması
konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Mahkemece, davacı taşınmazı lehine, fen bilirkişinin 28.11.2011 tarihli raporuna ekli krokide 3.güzergah olarak gösterilen yerden 35, 36, 38, 39 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde geçit tesisine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut kadastro paftası incelendiğinde, aleyhine geçit kurulan 35, 36, 38, 39 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünün, 48, 47, 46 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünden daha küçük olduğu görülmektedir. Bu durumda 35, 36, 38, 39 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit kurulması fedakarlığın denkleştirilmesi prensibine uygun değildir. Davacının maliki olduğu 43 parsel sayılı taşınmaz yararına, 48, 47, 46 parsel sayılı taşınmazların batısından, mümkün olmadığı takdirde 35, 36, 38, 39 parsel sayılı taşınmazlar ile 48, 47, 46 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından geçit kurulup kurulmayacağı araştırılmalıdır.
Mahkemece açıklanan bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.