23. Hukuk Dairesi 2016/5196 E. , 2019/4148 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ..."ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasında 10.05.2013 tarihinde üç yıl süreli diş polikliniğini işletilmesi sözleşmesi düzenlendiğini, davalı şirket yetkilisinin bu sözleşmedeki süre dolmadan, hastanedeki diş ünitesinin boşaltmasını istediğini, müvekkilinin çalışanlarının hastaneye girişinin fiziki olarak engellendiğini, sözleşmeye aykırı bu davranışlar nedeniyle müvekkilinin maddi zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 261.000,00 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili, davacının ödemelerini düzenli yapmaması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, malzemelerin ve ilaçların davalı şirket yetkilisine teslim edildiğini, herhangi bir zarar oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmeye rağmen, davacının diş ünitesini kullanmasının ve hasta muayene etmesinin engellendiği, davalının fesih nedeninin haklı olmadığı, bu nedenle davacı tarafın zarara uğradığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 261.000,00 TL tutarındaki tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Dava, kar kaybı tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşme davalı tarafa ait hastanedeki diş polikliniği ünitesinin davacı tarafından kullanılması konusunda yapılmış olup, sözleşme konusu itibariyle kira sözleşmesi niteliğindedir.
Davacı taraf sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kar kaybı zararının giderilmesini istemiştir.
6098 sayılı TBK"nın 112. maddesinde alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerektiği düzenlenmiştir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır.
Kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir.
Elde edilecek fark miktara da net kâr denilir. Bu yönteme uygun kâr kaybı zararı hesaplanırken davacının davalıya ödemesi gereken kira paraları da elbette davacının yapması zorunlu giderler içindedir.
Somut olayda, sözleşme kiracının temürrüdü nedeniyle TBK"nın 315. maddesinde öngörülen usule uygun olarak feshedilmediğinden, davalı kiraya veren fesihte haksız olup, davacı kiracı bu nedenle kâr kaybı zararı adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebilir.
Davacı taraf, çalışanlarının 11.11.2013 tarihinde hastaneye alınmadığını ileri sürmüş ise de davalı taraf böyle bir durum söz konusu olmadığını, 26.12.2013 tarihine kadar polikliniğinin kullanıldığını, tahliyeye ilişkin aynı tarihli tutanak düzenlendiğini savunmuştur. Davacının hangi tarihten itibaren kiralananı kullanmasınının engellendiği kesin olarak saptanmamıştır. Mahkemece, belirtilen husus taraflardan sorulup, bu konudaki delilleri incelenerek tahliye tarihinin saptanması, bundan sonra davalının tazminat sorumluluğunun, davacı kiracının aynı şart ve koşullarda faaliyetini yürütebileceği başka bir yeri yeniden kiralayabileceği süre ile sınırlı olduğu gözetilerek inceleme yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; öncelikle davacının aynı nitelikte ve aynı şartlarla başka bir yeri kiralaması için gereken makul sürenin tespit edilmesi, aynı özelliklere sahip benzer işletmelerin gelir–gider durumlarının vergi dairesi, diş hekimleri odası ve benzeri resmi kurumlardan araştırılarak sözleşme ifa ile bitse idi zarar görenin elde etmesi muhtemel bütün gelirlerin ayrıntılı ve denetime elverişli bir şekilde belirlenmesi, belirlenen davacı gelirlerinden davacının işyerini kullansa idi yapması gereken bilcümle zorunlu harcama kalemleri ile sözleşme süresinden evvel feshedildiğinden süresinden evvel fesih nedeniyle sağladığı yani tasarruf ettiği haklar ve yine bu süre içerisinde başka işten sağlayacağı veya kasten sağlamaktan kaçındığı kazanç miktarları ve davacının davalıya ödemesi gereken kira paraları toplamının mahsubunun gerektiği gözetilip bu konuda ayrıntılı ve denetime elverişli bir şekilde bilirkişi kurulundan rapor alınarak, davacının benzer işyerini yeniden kiralaması için geçecek makul süre kadar kâr kaybının hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sözleşme süresinin sona ereceği tarihe kadar toplam 29 aylık dönem için kar kaybı tazminatına hükmedilmesi isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 2037,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.