4. Hukuk Dairesi 2016/3988 E. , 2018/1033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/09/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/10/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, müvekkilinin Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nde Daire Başkanı olarak görev yaptığını, aynı müdürlükten emekli bir memur olan davalının, emekli olduğu tarihten bu yana çeşitli kurum ve kuruluşlara müvekkili hakkında pek çok şikayette bulunduğunu, müvekkili ve diğer birtakım çalışan hakkında ...Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/164357 numaralı soruşturma dosyasındaki “Genel Müdürlük ve taşra birimlerinde eski mafya bozuntusu ... ve ekibinin adamları ile işbirliğinde olup, personel atamaları yaptığı, hatta yetkilendirdiği, sene içinde kafasına göre iki tayin hatta on gün arayla tayin yapıp, Devletten hiçbir eşya bile taşımadan, harcırah ve yolluk almalarının sağlandığı, böylece kurumun zarara uğratıldığı, ayrıca bazı personelin kimisi 8 ay kimisi 1 yıldan fazla hastalığı olmadığı halde raporlu olup insan kaynakları daire başkanlığınca idare edilip, kollanıp kayrılmakta olduğu, hatta teşvik edip ödüllendirildikleri, hiçbiri hakkında incelemede bulunulmadığı, konunun araştırılmadığı, sahte belgelerle ilgili banka şubesinden para çekildiği” şeklindeki iddiaları nedeniyle soruşturma yapılmak üzere Genel Müdürlükten "izin" istenildiğini, ancak verilmediğini, davalının soruşturma izni verilmemesi kararına yönelik itirazının da reddedildiğini, davalının aynı iddialarla Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, ... Vergi Dairesi Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığa da başvurduğunu, davalının asılsız ithamları ve iftiraları nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının zarar gördüğünü ileri sürerek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, Kurumda yapılmış ve yapılmaya devam eden hukuksuz işlemlere ilişkin olarak ... Vergi Dairesi Başkanlığı ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına şikayette bulunarak elindeki bütün bilgi ve belgeleri paylaştığını, Vergi Denetim Kurulunun şikayetini dikkate alarak konunun değerlendirilmesi için Sağlık Bakanlığı ve BDDK’ya şikayetin birer örneğini gönderdiğini, Vergi Denetim Kurulu ve Sağlık Bakanlığının müfettiş ve denetçi görevlendirdiğini, bu soruşturma ve incelemelerin sonucunun beklenmesi gerektiğini, Devletin vergi ve gelir kayıplarına karşı çıktığı ve ayrıca işin organize bir iş olduğunu düşündüğü için istemeyerek üslupta sert bir söylem kullanmış olabileceğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, dosyanın kalınlığı ve iş yoğunluğu gerekçeleriyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davalının şikayetleri üzerine davacı hakkında soruşturmalar yapıldığı, raporlar düzenlendiği, ancak davalının şikayet hakkını kullanırken baştan davacıyı suçlayıcı ve
mahkum edici nitelikte ifadeler kullanarak şikayet hakkını kötüye kullandığı ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu, ancak şikayette kullanılan kelime ve ifadeler, tarafların görevi, disiplin soruşturma raporunda ortaya çıkan davacının usulsüz ve kanunsuz hareketleri ile hak ve adalet ilkesinin de dikkate alındığı gerekçesiyle, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş
ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalının ihbarıyla Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının inceleme başlattığı, konunun değerlendirilmesi için bu başvuruyu Sağlık Bakanlığına ve BDDK’ya da bildirdiği, ilk aşamada ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/164357 sayılı soruşturma dosyasında görevi kötüye kullanma suçundan davacı ve dava dışı iki memur hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle 06/08/2013 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu arada Maliye Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin incelemelerinin devam ettiği, Maliye Bakanlığı Vergi Müfettişi ...’ün düzenlediği 27/08/2013 tarihli raporda; 2008-2013 yılları arasında davalının şikayetinde bildirdiği Ziraat Bankası ... Şubesi tarafından Türkiye Hudut ve Sahiler Sağlık Genel Müdürlüğüne sağlanan 9.319.189,11 TL"lik maaş dışı banka promosyonunun kurum bütçesine kaydedilmeden ve hiçbir mevzuata bağlı kalınmadan bütçe disiplini dışında harcanması neticesinde, şahsi, kamusal olmayan kullanımlara meydan verildiği, hatta toplama, sahte fatura ve fişlerle ve üçüncü şahısların harcamalarının kurum harcaması gösterilmesi gibi yöntemlerle kamu görevlilerince çıkar birliği içindeki kişilere maledildiğinin tespit edildiği, raporun bir örneğinin Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesi yönünde rapor tanzim edildiği, davalının bu soruşturmanın ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/122860 sayılı dosyada devam ettiğini ve dosyanın celbi gerektiğini dosyaya beyan ettiği, ancak Mahkemece bu soruşturma dosyasının incelenmek üzere dosyaya getirtilmediği, yine Sağlık Bakanlığı Sağlık Denetçileri tarafından düzenlenen raporda ise, İnsan Kaynakları Daire Başkanı olan davacının, kurum paralarının nemalandırılması karşılığında elde edilen maaş dışı promosyonu usulsüz harcadığı, harcanmasına sebebiyet verdiği ve kurum zararına neden olduğu, ihalede görevdeki yetkisini kötüye kullandığı, Genel Müdürlüğe ait araçları (eski İdari ve Mali İşler Daire Başkanı ile birlikte) usulsüz olarak kullanmak suretiyle kamu zararına sebebiyet verdiği, görev yeri ve ikametgahı değişmediği halde yersiz olarak sürekli görev yolluğu düzenleyerek usulsüz harcırah aldığı, davacının personel hastalık izin ve raporlarını dikkatli takip etmeyerek, personelin fazladan izin kullanmasına sebebiyet verdiği, davacının bu fiilleri nedeniyle halihazırda mevcut daire başkanlığı görevinden alınarak, çalıştığı genel müdürlük dışında kadro ve derecesine uygun başka bir göreve atanmasında kamusal fayda görüldüğü, davacının usulsüz harcamaları nedeniyle görevi ile ilgili olarak çıkar sağladığı anlaşılmakla, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasının uygun görüldüğü, tazmin yönünden kamu zararının diğer sorumlularla birlikte davacıdan tahsiline karar verildiği, Sağlık Bakanlığının bu konularda davacı hakkında soruşturma izni verdiği anlaşılmaktadır.Dosya kapsamından, yukarıda özetlenen davacının usulsüz işlemlerini tespit eden raporların davalının şikayetleri üzerine düzenlendiği, bir başka deyişle dava konusu şikayet dilekçesinde yer alan iddiaların idari makamlarca soruşturulduğu ve mesnetsiz olmadığının tespit edildiği, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca vergi müfettiş raporunun bir örneğinin gerekli soruşturmanın yapılması için ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine de karar verildiği ve 2013/122860 soruşturma numarasını aldığı, böylece şikayet için yeterli emarenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.6100 sayılı HMK"nın 266. maddesi uyarınca; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” Somut olay, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilir niteliktedir. O nedenle, bilirkişi düşüncesine başvurulması maddeye açık aykırılık oluşturmaktadır. Ancak şikayette emare olduğu esasen mahkemenin de kabulündedir.Şu halde, davanın tümden reddi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.