Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/11-331
Karar No: 2013/584

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/11-331 Esas 2013/584 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/11-331 E.  ,  2013/584 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :2010/96918
    Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : İZMİR 4. Asliye Ceza
    Günü : 02.07.2007
    Sayısı : 303-388

    Sanık Y. A..’in resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nun 204/1 ve 43/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis; başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan aynı kanunun 268/1. maddesi delaletiyle 267/1, 269/1,53 ve 58 maddeleri uyarınca 2 ay 12 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02.07.2007 gün ve 303-388 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 28.11.2012 gün ve 7396-20472 sayı ile; resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün düzeltilerek onanmasına, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükmün ise;
    “Sanığın; şüphe üzerine durdurulduğunda üzerinden başka soruşturmaya konu olan silah çıkması üzerine hakkında yapılan adli soruşturma sırasında kendini ‘M.M..’ olarak tanıtıp bu kimlik bilgileri ile tutanak düzenlettiğinin iddia ve kabul olunması karşısında; beyan ettiği kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olması halinde eyleminin TCK"nun 268/1. maddesi delaletiyle aynı yasanın 267. maddesi kapsamında düzenlenen iftira; bildirdiği kimlik bilgilerinin gerçekte var olmayan bir kişiye ait olduğunun anlaşılması halinde ise, anılan yasanın 206/1. maddesi kapsamında ‘resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan’ suçunun oluşacağı gözetilerek, kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olup olmadığına dair bir araştırma yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 19.01.2013 gün ve 96918 sayı ile;
    “…M. M..in kimlik bilgilerinin kullanılması nedeniyle suçun mağduru konumunda olup, doğrudan zarar gördüğü ve hükmü temyize hak ve yetkisi bulunduğu sabit olmakla, gerekçeli kararın kendisine tebliği gerekmektedir. Bu itibarla, öncelikle yerel mahkeme hükmünün temyiz yasa yolunun süresi ve şeklini de kapsayan meşruatla birlikte mağdur M.M.."e tebliğinin sağlanması için dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdii sağlanmalı ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Dairesince 13.03.2013 gün ve 2467-4127 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İtirazın kapsamına göre inceleme, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunda kimlik bilgileri kullanılan ve katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören kişinin davadan haberdar edilmemesi ve yokluğunda hüküm kurulması halinde gerekçeli kararın tebliği sağlanmadan temyiz incelemesi yapılmasının mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kendisiyle ilgili soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla sahte Murat Mert kimliğini ve sürücü belgesini kullandığı iddiasıyla sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kamu davası açıldığı, yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda bu suçtan mahkûmiyetine karar verildiği, hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, yerel mahkemece kimlik bilgileri kullanılan M. M..in davadan haberdar edilmediği gibi, yokluğundan verilen hükmün de kendisine tebliğ edilmediği, Özel Dairece de gerekçeli kararın tebliği sağlanmadan temyiz incelemesinin yapıldığı, dosyada mevcut kimlik bilgileri esas alınarak UYAP sisteminden çıkartılan nüfus kayıt örneğine göre; M. M..’in suç tarihinde ve halen sağ olduğu, “.. Mahallesi, .. sokak, No:..Torbalı/İzmir” adresinde ikamet ettiği anlaşılmaktadır.
    Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu 5237 sayılı TCK’nun 268. maddesinde; “İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddenin gerekçesinde iftira suçunun özel bir işleniş biçimi olduğu belirtilen bu suçla korunan hukuki yarar karma bir nitelik taşımakta olup, hem adliye, hem de bireyler korunmaktadır. Ancak kanun koyucu suçun adliyeye yönelik özelliğini daha ziyade ön planda tutarak bu suçu adliyeye karşı suçlar arasında düzenlemiştir.
    Suçun geniş anlamda mağduru toplumu oluşturan herkes, dar anlamda mağduru ise kimlik veya kimlik bilgileri kullanılan ve suç tarihi itibariyle yaşayan gerçek kişidir.
    Diğer taraftan, temyiz mahkemesince temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMK’nun “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur” hükmü yer almaktadır.
    Mağdur, şikâyetçi ve suçtan zarar görenin yargılama aşamasında öncelikle duruşmadan haberdar edilmesi gerekmektedir. CMK"nun 234. maddesinde düzenlenen bu hakkın kullandırılmaması kanuna aykırıdır. Kanun koyucu 234. maddeye aykırı davranılması durumunda anılan hukuka aykırılığın telafisine imkân sağlayacak şekilde bir düzenlemeye yer vermiş ve "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olanlara" kanun yoluna başvurma hakkı tanımıştır. Bu hakkın kullanılabilmesi için de yargılama sonucunda verilen kararın aynı kanunun 35. maddesi uyarınca mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar görene tebliği gerekmektedir. Gerekçeli kararın tebliğ edilmesiyle suçtan zarar gören geç de olsa davadan haberdar olarak kararı temyiz etme imkânı bulmuş olacaktır. Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren mağdur, şikayetçi veya suçtan zarar görenin hükmü temyiz edip etmemesine göre de temyizin kapsamı belirlenecektir.
    Duruşmadan haberdar olmayan mağdura, şikâyetçiye veya suçtan zarar görene gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra, hükmün temyiz edilmesi durumunda CMK"nun 260. maddesi uyarınca "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören" sıfatı ile temyizi incelenecektir. Tebliğe rağmen hükmün temyiz edilmemesi durumunda ise Özel Dairece diğer temyiz talepleri kapsamında dosya incelenecek, ancak CMK"nun 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilemeyecektir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunda, kimlik bilgileri kullanılan M.M..in mağdur olarak davadan haberdar edilmesi gerektiği konusunda tereddüt bulunmamakta olup, dolayısıyla CMK"nun 260. maddesi uyarınca kanun yollarına başvurma hakkı bulunan ve katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören olarak kendisine gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerekmektedir. Direr taraftan hükmü temyiz etmesi durumunda Yargıtay C.Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesi ve tebliğnamenin tebliği zorunluluğu da doğacaktır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, gerekçeli kararın katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören mağdur M. M..e tebliğinin sağlanıp, gerekli işlemlerin yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; Özel Daire bozma kararının isabetli olduğu ve itirazın reddi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 28.11.2012 gün ve 7396-20472 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.07.2007 gün ve 303-388 sayılı kararının katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören mağdur M. M..e tebliği sağlanarak, gerekli işlemlerin yapılması amacıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.12.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi