14. Hukuk Dairesi 2016/9811 E. , 2019/3444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 01.09.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 29.12.2012 tarihinde vefat eden ...’in terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın üç aylık yasal süre içerisinde açılmadığını, dava şartlarının oluşup oluşmadığının mahkemece araştırılmasını, aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Dava, TMK"nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu"nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Davacı ... kendi adına asaleten, 28.07.2000 doğumlu ... ve 02.10.2009 doğumlu ... ’e velayeten mirasın reddi için bu davayı açmıştır. Annenin hukuki yararı ile çocukların hukuki yararı çatışmaktadır. Mahkemece Medeni Kanunun 426/2. maddesi uyarınca 02.10.2009 doğumlu ... için kayyım tayin ettirilmesi, davanın kayyım tarafından devam ettirilmesi ve gösterdiği takdirde delilleri toplanması, yargılama aşamasında ... reşit olduğundan ... davaya ve yapılan işlemlere muvafakati sağlanması gerekir.
Ayrıca yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Mahkemece murisin tapu ve araç kaydının araştırılmasıyla ilgili yazdığı yazıda ölüm tarihinin esas alınmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrımenkul ve araç bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu ve emniyet müdürlüğüne yazı yazılmalıdır. Dosya içerisindeki belgelerden 78 BH 532, 78 EB 859, 78 SA 139, 78 EA 127 ve14 BA 794 plakalı araçların muris adına kayıtlı olduğu, üzerlerinde haciz bulunduğu görülmektedir. Bu araçların (ilgili emniyet müdürlüğünden murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı başka araçların da varlığının bildirilmesi halinde bu araçların da) ölüm tarihi itibariyle değerlerinin tespiti açısından keşif yapılmalı, keşif yapılamadığı halde dosya üzerinden alınacak bilirkişi raporuyla tespit edilmelidir. Araçların üzerinde haciz şerhi bulunan dosyalardaki alacağın ölüm tarihi itibariyle devam edip etmediği ve miktarı ilgili birimlerden sorulmalı, murisin davalıya ölüm tarihi itibariyle borçlu olduğu miktar tespit edilmelidir.
Kabule göre de, veraset ve intikal beyannamesi verilmesi terekeyi sahiplenme anlamına gelmemektedir. Davacıların terekeyi sahiplenme şeklindeki davranışlarda bulunduğuna dair somut kanıtlar bulunmadığından bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.